Konu: bakaya suçu
Mesajı Okuyun
Old 26-09-2008, 12:05   #3
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. Askeri Yargıtay
1.Dairesi

Esas: 2005/757
Karar: 2005/750
Karar Tarihi: 13.07.2005

ÖZET: Sanık hakkında, bakaya suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi gerekirken, ağır para cezasına çevrilip fazla ceza tayin edilmesi yasaya aykırıdır. GİS bakaya (bakaya iken sevk edildiği hâlde yoldan savuşmak) suçu yönünden ise; bu suç nedeniyle kurulan ilk hükmün taraflarca temyiz edilmemesi ve Daire kararında da irdelenmemiş olması sonucunda, bu suretle kesinleşen bu hüküm hakkında temyiz incelemesi yapılamaz.

(1632 S. K. m. 63)

Sanığın 9 Ekim 2003-10 Aralık 2003 tarihleri arasında bakaya ve 12 Aralık 2003-13 Aralık 2003 tarihleri arasında OİS bakaya (bakaya iken sevk edildiği halde yoldan savuşmak) suçlarım işlediği kabul edilerek;

1. Bakaya suçu nedeniyle ASCK' nın 63/1-A maddesinin üç ay içinde gelenler cümlesi, TCK' nın 59/2 ve 647 sayılı Kanunun 4'üncü maddeleri uyarınca, 866.775.000.-Lira ağır para cezası ile mahkûmiyetine;

2. GİS bakaya (bakaya iken sevk edildiği halde yoldan savuşmak) suçu nedeniyle ASCK' nin 63/1-B, TCK' nın 59/2 ve 647 sayılı Kanunun 4’üncü maddeleri uyarınca, 288.925.000.-Lira ağır para cezası ile mahkûmiyetine karar verildiği;

Bakaya suçu nedeniyle kurulan hükmün, askeri savcı tarafından sanık aleyhine temyiz edilmesi üzerine, Askeri Yargıtay 1'inci Dairesinin 15.12.2004 tarihli ve 2004/1383-1379 sayılı ilamı ile temadinin başlangıç tarihinin hatalı tespiti yönünden bozulduğu; bakaya iken sevk edildiği hâlde yoldan savuşmak suçu nedeniyle kurulan hükmün taraflarca temyiz edilmemiş olduğu ve Daire ilâmında da irdelenmediği görülmüştür.

Mahkemece bozma ilâmına uyulmak suretiyle yeniden yapılan yargılama sonunda, sanığın:

1. 28 Ağustos 2003-10 Aralık 2003 tarihleri arasında bakaya suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK' nın 63/1-A maddesinin üç aydan sonra gelenler cümlesi, TCK' nın 59/2 ve 647 sayılı Kanunun 4'üncü maddeleri uyarınca, 1.155.700.000 Lira ağır para cezalı ile mahkûmiyetine;


2. Yine 12 Aralık 2003-13 Aralık 2003 tarihleri arasında GİS bakaya suçunu işlediği kabul edilerek; ASCK' nın 63/1-B, TCK' nın 59/2 ve 647 sayılı Kanunun 4'üncü maddeleri uyarınca, 288.925.000 Lira ağır para cezası ile mahkûmiyetine karar verilmiştir.

Son hükümler sanık tarafından, savunmasında ileri sürdüğü nedenlerle ve süresinde temyiz edilmiştir.

Tebliğname de; bakaya suçu nedeniyle kurulan mahkûmiyet hükmünün usul yönünden bozulması, GİS bakaya (bakaya iken sevk edildiği hâlde yoldan savuşmak) suçu nedeniyle kurulan hükmün ise yok hükmünde olduğu görüş ve düşüncesi bildirilmiştir.

Dosya kapsamından; sanık adına çıkartılan sevk için çağrı pusulasının 21 Temmuz 2003 tarihinde kardeşi M.Ç.'ye tebliğ edildiği ve sevk evrakını almak üzere 27 Ağustos 2003 tarihinde askerlik şubesine çağrıldığı, emsallerinin birinci grupta 21-27 Ağustos 2003, ikinci grupta 6-8 Ekim 2003 tarihleri arasında askere yollandığı, çağrıldığı grupta sevk edilen emsali yükümlülerin son sevk tarihi olan 27 Ağustos 2003 tarihine kadar şubesine müracaatla sevk evrakını almayan sanığın, 10 Aralık 2003 tarihinde Suruç Askerlik Şubesine başvurduğu ve böylece 28 Ağustos 2003-10 Aralık 2003 tarihleri arasında bakaya suçunu işlediği anlaşılmaktadır.

Bozma ilâmına karşı diyecekleri ve sorgusu istinabe suretiyle saptanan sanığın, istinabe duruşma tutanağında yazılı kimlik bilgilerinin duruşma tutanağına geçirilmediği veya bu bilgilerin dosyaya uygunluğunun tespit edilmediği görülmüşse de; 353 sayılı Kanunun 83/3'üncü maddesinin, "Sanığın birinci sorgusunda, kim olduğu ve şahsi hâlleri hakkında bilgi alınır." hükmünü içerdiği gözetildiğinde, hükmün bozulmasından sonra yeniden kimlik tespiti yapılması veya eski kimliğin denetimi yoluna gidilmesi konusunda zorunluluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır (Yargıtay CGK. nun 8.10.1984 tarihli ve 3-122/299 sayılı, 28.4.1986 tarihli ve 67-282 sayılı kararları da bu doğrultuda bulunmaktadır). Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 3.10.1996 tarihli ve 1996/107-127 sayılı ve 31.10.1996 tarihli ve 1996/150-151 sayılı kararlarında da, bozmadan sonra yapılacak yargılamada oturum açılıp yoklama yapıldıktan sonra, ileride herhangi bir yanlışlığa meydan verilmemesi bakımından, sanıktan kimliği hakkında bilgi alındıktan sonra, ya önceden tespit olunan kimliğine gönderme yapılması, ya da kimliği tam olarak tespit edilmese bile ad ve soyadının duruşma tutanağına yazılması gerektiği kabul edilmiş bulunmaktadır.

Görülmekte olan davada, sanığın kimliğinin istinabe mahkemesinde tespit edildiği, Askeri Yargıtay bozma ilâmına uyulmasını istediği ve önceki savunmalarına benzer savunmada bulunduğu, yargılanan kişinin kendisi olmadığına ilişkin herhangi bir itirazı bulunmadığı gibi, hükümleri temyiz etmek suretiyle yargılanan kişinin kendisi olduğunu kabul ettiği ve bu konuda kuşku duyulmasını gerektirir bir nedenin de mevcut olmadığı gözetildiğinde, hüküm mahkemesinin duruşma tutanağına sadece adının ve soyadının yazılmış olması yeterli bulunmuş, keza Askeri Yargıtay bozma ilâmının duruşmada okunmuş olduğu anlaşıldığından, Tebliğname de yazılı bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

Sanığın para kazanmak için başka yere çalışmaya gittiğine ilişkin savunması ve temyiz sebebi, bakaya suçu yönünden geçerli bir özür olarak kabul edilmemiş, bu suç nedeniyle kurulan hükümde usul, sübut ve vasıf yönlerinden yasaya aykırı bir yön görülmemişse de; Hükümden sonra 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK' nın 45'inci maddesi ile 765 sayılı TCK' da mevcut ağır para cezası kaldırılmış ve yerine adli para cezası getirilmiş bulunmaktadır. Yine 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlükten kaldırılan 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkındaki Kanunun 4'üncü maddesi yerine, 5237 sayılı TCK' nın 50'nci maddesi ikame edilmiş, 1 Mayıs 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5335 sayılı Kanunun 22'nci maddesi ile de adli para cezasının hesaplanmasında ve ödenmesinde bir Yeni Türk Lirasının (1 YTL) altında kalan tutarın dikkate alınmayacağı belirtilmiş bulunmaktadır.

Bu düzenlemeler nedeniyle, sanık hakkında bakaya suçu nedeniyle hükmedilen üç ay on gün hapis cezasının, 2003 yılı için bir gün karşılığı 9.00 YTL üzerinden hesaplanması suretiyle, sonuç olarak 900.00 YTL adli para cezasına çevrilmesi gerekirken, 1.155.700.000.-Lira ağır para cezasına hükmedilmesi suretiyle fazla ceza tayini yasaya aykırı görülmüş ve bakaya suçu nedeniyle kurulan hüküm, sanığın temyizine atfen, uygulama yönünden bozulmuştur.

Bozma sebebi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 353 sayılı Kanunun 220/2-J maddesi uyarınca, hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

GİS bakaya (bakaya ikim sevk edildiği hâlde yoldan savuşmak) suçu nedeniyle kurulan ilk hükmün taraflarca temyiz edilmediği ve Daire ilâmında da irdelenmediği, bu suretle kesinleşmiş olduğu gözetilmeden, yeniden yapılan yargılama sonunda aynı konuda kurulan ikinci hükmün “yok hükmünde” olduğu ve kesinleşmiş bir hükmün yeniden temyiz edilmesi suretiyle Askeri Yargıtay’da incelenmesi olanağı bulunmadığından; bu hükme yönelik temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.
(¤¤)