Mesajı Okuyun
Old 11-02-2014, 14:03   #13
av. caner abacıoğlu

 
Varsayılan Aşağidaki Kararlara Göre Gerekir Diye Düşünüyorum !!!!!!

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu E:1957/4 K:1957/16 Sorun bildir
Esas no: 1957/4
Karar no: 1957/16
Tarih: 29.05.1957

DAVA :
Hukuk mahkemelerinde rüyet edilen davalarda hasım tarafa tahmili icap eden vekalet ücretinin ayrı bir dava ile talep edilip edilemeyeceği hususunda Temyiz Mahkemesi Hukuk Umumi Heyetinin 30.11.1949 gün ve 3/42-265 ve 95 karar sayılı ve 1.2.1956 gün ve 3/5 esas ve 5 karar sayılı ve 24.10.1956 gün ve 3/29 esas ve 29 sayılı ve Temyiz Mahkemesi Dördüncü Hukuk Dairesi`nin 30.4.1956 gün ve 2591/2283 sayılı ve Temyiz Mahkemesi Üçüncü Hukuk Dairesi`nin 14.11.1955 gün ve 8322/5919 sayılı ilamları arasında hasıl olan içtihat ihtilafının halli ilgililerce talep edilmiş ve asliye mahkemelerinde görülen ve yazılı muhakeme usulüne tabi bulunan dava ve karşı davaların vekil ile takiplerinde vekalet ücretinin usulü dairesinde arzuhal ile istenmesi lüzumuna mütedair 7.2.1945 gün ve 19 esas ve 4 karar sayılı içtihadı birleştirme kararının hadise ile yakından irtibatı bulunması hasebiyle hasıl olacak duruma göre kaldırılıp kaldırılmaması hususunun da birlikte tetkik ve müzakaresine karar verilmiş olduğundan keyfiyet İçtihadı Birleştirme Büyük Umumi Heyetinde müzakere olundu:
KARAR :
Vekalet ücreti, Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu`nun 423 üncü maddesinin 6 ncı bendinde açıkça belirtildiği veçhile muhakeme masraflarından maduttur. Muhakeme masrafları ve bu meyanda hasma tahmili gereken vekalet ücreti, müstakil bir varlığı olmayacak derecede ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı bir surette bağlı olan feri haklarındandır. Feri hakların akibeti asıl hakkın akibetine tabidir. Tabi olan şeye ayrıca hüküm verilemez.
Gerek tatkibat ve gerekse kanun bakımından bu düşünüşün isabeti aşikardır. Çünkü bir davada muhakeme masrafları cümlesinden olan ve hasma tahmili gereken vekalet ücretine hükmedilmemesine rağmen bu hükmü temyiz etmeyen tarafa vekalet ücreti hakkında yeniden ve müstakil bir dava hakkı tanımak işlerin ve davaların yeniden ve müstakil bir dava hakkı tanımak işlerin ve davaların lüzumsuz ve fuzuli olarak çoğalmasına ve bir nizadan diğer yeni bir ihtilafın doğmasına sebep olur, kaldı ki; hasma tahmil edilecek vekalet ücreti miktarının tayin ve takdirinde avukatlık ücret tarifesinin ve Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu`nun derpiş ettiği esasların göz önünde tutulması icap eder. Bu hal ise evvelce halledilmiş ve hükme bağlanmış bir davanın ve o davadaki vakıaların tekrar gözden geçirilmesini ve münakaşa edilmesini istilzam eder ki, bu da muhkem kaziyye esaslarına uygun düşmez.
Diğer taraftan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun 416 ve 417 nci maddelerinde muhakeme masraflarının bu meyanda hasma tahmili lazım gelen vekalet ücretinin hüküm altına alınması için ayrıca bir talebe lüzum ve ihtiyaç olmadığı açık ve kesin olarak ifadesini bulmaktadır. Kezalik aynı kanunun 425 inci maddesinde iki taraftan birinin vefatı, davanın terki gibi bir sebeple hükme bağlanmayan davalara müteallik muhakeme masraflarının dahi tahkikat hakimi tarafından takdir olunacağı belirtilmiştir. Bütün bu hükümler, muhakeme masraflarının ve bu meyanda hasma yükletilecek vekalet ücretinin ait olduğu hakka pek sıkı bir surette bağlı ve müstakil bir varlığı olmayan feri bir hak mahiyetinde olduğunu bariz bir şekilde irae etmektedir.
Her ne kadar 7.2.1945 gün ve 19 sayılı içtihadı birleştirme kararında asliye mahkemelerinde görülen ve yazılı muhakeme usulüne tabi bulunan dava ve karşı davaların vekil ile takiplerinde vekalet ücretinin usulü dairesinde arzuhal ile isteneceği belirtilmiş ve bu hususta mucip sebep olarak hasma tahmili gereken vekalet ücretinin Hukuk Muhakmeleri Usulü Kanunun 423 üncü maddesinde gösterilen ilam harçları ve pul paraları ve saire gibi mutlak surette alınması hususi kanunların emir ve icabı olan masraflar mahiyetinde olmadığı ve bu kabil ücretleri alıp almamak ilgililerin arzu ve ihtiyarlarına bağlı bulunduğu ve vekil ücretinin muhakeme masrafları arasında sayılmış olması yukarıda yazılı sebeplerle bunun açıkça istenmesi lüzum ve icabından hak saihibini kurtaramayacağı zikredilmiş ise de; evvelce de işaret edildiği veçhile hasma tahmil edilerek vekalet ücretinin muhakeme masraflarından madut olduğu Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu`nun 423 üncü maddesinin 6 ncı bendinde açıkça kaydedilmiş olması muvacehesinde vekalet ücretini diğer muhakeme masraflarından ayırmaya kanunen imkan yoktur. Kaldı ki; avukatlık hizmetinin bir ücret mukabilinde görülmesi asıldır. Nitekim Avukatlık Kanunu`nun 130 uncu maddesinin son fıkrasında ücretsiz dava deruhte edilmesi halinde keyfiyetin baro idare meclisine bildirileceği yolundaki hüküm de bu mülahazayı müeyyit bulunmaktadır. Bundan başka bir avukatın müvekkiline bir cemile olmak üzere ücretsiz iş deruhte etmiş olması istinai mahiyette bir vakıadır ki itibar nadire değil, galip ve şayia olmak icap eder. Bununla beraber vekil tarafından müvekkile karşı ihtiyar edilen işbu cemilekar hareketten hasmın istifade ettirilmesi de caiz değildir. Kezalik vekalet ücreti talep eden tarafın vekiline ücret ödeyip ödemediği araştırılmadan gerekli vekalet ücretine hükmedilegelmekte olduğu göz önünde tutulacak olursa sözü geçen içtihadı birleştirme kararında dayanılan mülahazaların varit olmadığı kendiliğinden tezahür eder.
SONUÇ :
Yukarıda yazılı sebeplere binaen 7.2.1945 gün ve 19 sayılı içtihadı birleştirme kararının kaldırılmasına ve hukuk davalarında hasma tahmili gereken ve muhakeme masraflarından madut bulunan vekalet ücretine diğer muhakeme masrafları gibi mutlak surette talep olunmaksızın re`sen hükmedilmesi icap ettiğine ve bu gibi hasma yükletilmesi iktiza eden vekalet ücreti taleplerinin ayrı bir dava konusu yapılmasına cevaz bulunmadığına ve Temyiz Mahkemesi Hukuk Umumi Heyeti ile Temyiz Mahkemesi Üçüncü Hukuk Dairesi içtihatlarının isabetli olduğuna ilk toplantıda üçte iki çoğunlukla 29.5.1957 tarihinde karar verildi.

(1086 S. K. m. 416, 417, 438) (1136 S. K. m. 164) (YİBK 29.05.1957 T. 1957/4 E. 1957/16 K.)

Dava: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatı tarafından duruşmalı davacı avukatınca da duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili avukat Mustafa Çuhadar gelmiş diğer taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Karar: Davacı, davalı ile imzalanan sözleşme gereği doğalgaz abonesi olduklarını, 2000 yılı Mayıs-Eylül aylarına ait faturaların bedellerinin yüksek miktarda gelmesi nedeni ile itiraz ettiklerini, sayaçta arıza tespit edilerek söküldüğünü, sayaç takıldıktan sonra ileriye dönük olarak tüketimin esas alınarak tahakkuk yaptırıldığını, bir önceki yıl tüketimi ile aynı aylar esas alındığında fahiş miktarda fark olduğunu ve yaz aylarında talep edilen miktarda tüketim yapılmasının mümkün olmadığını belirterek 2000 yılı Mayıs-Eylül aylarındaki tüketim değerlerinin geçmiş yıllardaki aynı aylara ait tüketim değerleri ile karşılaştırılarak tesbit edilip sözleşme gereği fazla ödemelerin gelecek dönem tüketim değerlerinden mahsubuna karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davacının itirazı ile sayaç kontrol edildiğini hiçbir değer göstermediği anlaşıldığından 21.8.2000 tarihinde sayacın söküldüğünü ve 26.9.2000 tarihinde yeni sayaç takıldığını, yüksek miktarda gaz çekimi nedeniyle sayacın arızalandığını, sebebinin bulunamadığını, yeni sayaç takılınca geriye ve ileriye dönük değerler esas alınarak faturaların revize edildiğini, sözleşmeye göre yapılan işlemde hata olmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece davanın kabulüne Mayıs-Eylül 2000 dönemi sarfiyat bedelinin 32.779.310.900 TL. olarak kabulüne ve sözleşme gereği davacının yaptığı fazla ödemelerin sonra oluşacak borçlarından mahsubuna, davacı tarafça yargılama gideri ve vekalet ücreti talep edilmediğinden masrafların davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.

1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm itirazlarının reddi gerekir.

2) Mahkemece davacının talebi gibi davanın kabulüne karar verildiği halde dava dilekçesinde ayrıca talep edilmediği gerekçesi ile yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmış ve kendisini vekille temsil ettiren davacı vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir. 29.5.1957 tarih ve 1957/4-16 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre; mahkeme davada haksız çıkan tarafı kendiliğinden yargılama harç ve giderlerini ödemeye mahkum eder; bunun için haklı çıkan tarafın bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Avukatlık ücreti de bir yargılama gideridir ve mahkemece resen hüküm altına alınır. Mahkemece bu yön göz ardı edilerek yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması, davacı vekili lehine vekalet ücretine hükmetmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK.438/7 maddesi gereğidir.

Sonuç: Yukarıda 1. bentte belirtilen nedenlerle davalının tüm temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte belirtilen nedenlerle, temyiz olunan kararın hüküm fıkrasının 3. bendinin hükümden tamamen çıkarılarak yerine, <Davacı tarafından sarf edilen posta masrafı ve bilirkişi ücreti toplamı 235.500.000TL. yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine> ve hüküm fıkrasına 5. bent olarak <karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın kabul edilen miktarı üzerinden ve takdiren 573.600.000TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı vekiline verilmesine> sözlerinin ilave edilerek hükmün düzeltilmiş bu hali ile ONANMASINA, peşin harcın onama harcından çıkartılmasıyla arta kalan 1.327.089.000 liranın temyiz edenlerden davalıdan alınmasına, 28.01.2003 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)