Mesajı Okuyun
Old 20-12-2011, 00:02   #2
Mozkul

 
Varsayılan

Üstad öyle bir imkan olsaydı sanırım , dava açabilecek yüreğe sahip savcı bulmak pek kolay olmazdı.

Ancak siz davanın manevi tazminatı gerektirecek şekilde savcının kusurundan kaynaklandığı durumunu ispat edebilirseniz elbette bu mümkündür diye düşünüyorum.

CMK. da bu duruma ilişkin bazı düzenlemeler yapılmıştır.Ve bu düzenlemelerde hangi hallerde tazminat istenebileceği ve kimlerin isteyebileceğine ilişkin açıklamalar getirilmiştir.Yine bu durumlarla sınırlı olarak verilmiş bir yargıtay kararını da istifadelerinize sunuyorum.

Eğer söz konusu kişinin görevinden çıkarılmasına neden olan olay söz konusu durum ise karar kesinleştikten sonra idareye başvuru yoluyla idarenin istemi reddi halinde ise idare mahkemesine başvuru yoluyla adı geçen kişinin görevine dönebileceği inancını taşıyorum.

Şöyle ki; Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 231.maddenin 5.fıkrasının son cümlesi nedeniyle verilen HAGB kararının hukuki sonuçlarının olmadığına ilişkin ve Danıştay 12.Dairesinin verdiği bir kısım kararlarda zimmet, rüşvet gibi memurluk yapmaya engel suçları işlediği halde hakkında CMK. m.231 hükmü uyarınca HAGB müessesesinin uygulanmış olması halinde bu suçu işleyen kişilerin CMK.m231/5 son cümlesinden dolayı göreve geri dönebilmesinin mümkün olduğu belirtilmektedir. "Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder."

Bu durumda beraat eden kişi haliyle görevine geri dönme imkanına sahiptir.


-------------------------------------
Tazminat istemi
Madde 141 - (1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,
c) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan,
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,
e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,
f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,
g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,
h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,
i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,
j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,
Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.
(2) Birinci fıkranın (e) ve (f) bentlerinde belirtilen kararları veren merciler, ilgiliye tazminat hakları bulunduğunu bildirirler ve bu husus verilen karara geçirilir.

Tazminat isteminin koşulları
Madde 142 - (1) Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir.
(2) İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır.
(3) Tazminat isteminde bulunan kişinin dilekçesine, açık kimlik ve adresini, zarara uğradığı işlemin ve zararın nitelik ve niceliğini kaydetmesi ve bunların belgelerini eklemesi gereklidir.
(4) Dilekçesindeki bilgi ve belgelerin yetersizliği durumunda mahkeme, eksikliğin bir ay içinde giderilmesini, aksi hâlde istemin reddedileceğini ilgiliye duyurur. Süresinde eksiği tamamlanmayan dilekçe, mahkemece, itiraz yolu açık olmak üzere reddolunur.
(5) Mahkeme, dosyayı inceledikten sonra yeterliliğini belirlediği dilekçe ve eki belgelerin bir örneğini Devlet Hazinesinin kendi yargı çevresindeki temsilcisine tebliğ ederek, varsa beyan ve itirazlarını onbeş gün içinde yazılı olarak bildirmesini ister.
(6) İstemin ve ispat belgelerinin değerlendirilmesinde ve tazminat hukukunun genel prensiplerine göre verilecek tazminat miktarının saptanmasında mahkeme gerekli gördüğü her türlü araştırmayı yapmaya veya hâkimlerinden birine yaptırmaya yetkilidir.
(Değişik yedinci fıkra: 25/05/2005-5353/20 md.) (7) Mahkeme, kararını duruşmalı olarak verir. İstemde bulunan ile Hazine temsilcisi, açıklamalı çağrı kâğıdı tebliğine rağmen gelmezlerse, yokluklarında karar verilebilir.
(8) Karara karşı, istemde bulunan, Cumhuriyet savcısı veya Hazine temsilcisi, istinaf yoluna başvurabilir; inceleme öncelikle ve ivedilikle yapılır.

Tazminatın geri alınması
Madde 143 - (1) Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararı sonradan kaldırılarak, hakkında kamu davası açılan ve mahkûm edilenlerle, yargılamanın aleyhte yenilenmesiyle beraat kararı kaldırılıp mahkûm edilenlere ödenmiş tazminatların mahkûmiyet süresine ilişkin kısmı, Cumhuriyet savcısının yazılı istemi ile aynı mahkemeden alınacak kararla kamu alacaklarının tahsiline ilişkin mevzuat hükümleri uygulanarak geri alınır. Bu karara itiraz edilebilir.
(Değişik ikinci fıkra: 25/05/2005-5353/21 md.) Devlet, ödediği tazminattan dolayı, koruma tedbiriyle ilgili olarak görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan kamu görevlilerine rücu eder.
(3) İftira konusunu oluşturan suç veya yalan tanıklık nedeniyle gözaltına alınma ve tutuklama halinde; Devlet, iftira eden veya yalan tanıklıkta bulunan kişiye de rücu eder.

Tazminat isteyemeyecek kişiler
Madde 144 - (1) Kanuna uygun olarak yakalanan veya tutuklanan kişilerden aşağıda belirtilenler tazminat isteyemezler:
a) Gözaltı ve tutukluluk süresi başka bir hükümlülüğünden indirilenler.
b) Tazminata hak kazanmadığı hâlde, sonradan yürürlüğe giren ve lehte düzenlemeler getiren kanun gereği, durumları tazminat istemeye uygun hâle dönüşenler.
c) Genel veya özel af, şikâyetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici olarak durdurulan veya kamu davası ertelenen veya düşürülenler.
d) Kusur yeteneğinin bulunmaması nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilenler.
e) Adlî makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suç işlediğini veya suça katıldığını bildirerek gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olanlar.

CMK.m.231/ (3) Beraat eden sanığa, tazminat isteyebileceği bir hâl varsa bu da bildirilir.

232/(6) Hüküm fıkrasında, 223 üncü maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.





--------------

Esas No : 1986 / 1-117 Karar No : 1986 / 389
Merci : Yargıtay Ceza Genel Kurulu Tarih : 22/09/1986



Özü : DAVACININ KAÇTIĞINI GÖSTERİR BELGE YOKTUR. KENDİ HAKSIZ HAKERETİYLE TUTUKLANMASINA SEBEP OLDUĞU DA KANITLANAMADIĞINA GÖRE MADDİ TAZMİNATA KARAR VERİLMESİ YASAYA UYGUNDUR. DAVACI DAHA ÖNCE BERAATLE SONUÇLANAN DAVAYA İLİŞKİN ÖDEDİĞİ VEKALET ÜCRETİNİ İSTEMEDİĞİNE GÖRE, YEREL MAHKEMENİN KENDİLİĞİNDEN TAZMİNE KARAR VERMESİ DOĞRU DEĞİLDİR.



DAVA : Kasten adam öldürmek, bu suça iştirak etmek, 6136 sayılı Yasa 'ya aykırılık ve adam öldürmeye teşebbüs suçlarından sanık olarak Konya - Ereğli Ağır Ceza Mahkemesi 'nde yapılan yargılamaları sonunda beraatlerine karar verilen H.H.K. ile H.K.nin tutuklu kaldığı günlere ilişkin olarak 466 sayılı Yasaya göre vaki tazminat istemi üzerine lehlerine maddi ve manevi tazminat tayin ve takdirine dair, Karaman Ağır Ceza Mahkemesi 'nden verilen 14.5.1985 gün ve 159-54 sayılı hüküm, Hazine vekilinin temyizi üzerine Yargıtay Birinci Ceza Dairesi 'nce incelenerek 22.10.1985 gün ve 3156-3641 sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiştir. İlk hükümde direnmeye ilişkin aynı mahkemeden verilen 27.11.1985 gün ve 132-138 sayılı son hükmün Yargıtay 'ca incelenmesi, Hazine vekili tarafından süresinde verilen dilekçeyle istenilmiş olduğundan dosya C. Başsavcılığı 'nın hükmün bozulması istemini bildiren, 3.3.1986 gün ve 1-213 sayılı tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmesi üzerine; Ceza Genel Kurulu 'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 466 sayılı Kanuna göre tazminat isteminde bulunan davacıların, tutuklu kaldıkları sürede çiftçi olarak çalışabilecekleri günler gözönünde tutularak, ceza davasında ödedikleri 5000 'er lira maktu vekalet ücreti de dahil olduğu halde, H.H.K.nin uğradığı maddi zarar tutarı 112.104 lira ile, H.K. 'nin uğradığı maddi zarar tutarı 112.584 liranın Hazine 'den alınıp kendilerine verilmesine, keza manevi zarar karşılığı olarak takdir edilen 75.000 'er liradan 150.000 lira manevi tazminatın da Hazine 'den alınıp davacılara verilmesine ilişkin hükmü, Özel Daire: (A - Davacılardan H.H.K.nin, 11.11.1979 tarihinde vukubulan öldürme olayından sonra firar sebebiyle C. Savcılığı 'nın talebi üzerine Konya - Ereğli Sulh Ceza Mahkemesi 'nce, 19.11.1979 gün ve 1979/266 müt. sayı ile hakkında gıyabi tutuklama kararı verildiği ve bunun üzerine yakalandığı ve böylece tazminat isteğine esas olan tutuklama işlemlerine bu haksız davranışı ile sebebiyet verdiği gözetilerek davacı H.H.K.nin tazminat talebinin reddi yerine yazılı şekilde hüküm tesisi, B - 7.11.1983 tarihli dava dilekçesinde davacılar tarafından talep edilmediği halde, beraat dosyasında ödenen vekalet ücretinin Hazine 'den tahsiline karar verilmesi isabetsizliğinden bozmuş; Yerel mahkeme ise, oyçokluğu ile: (Davacılardan (H.H.K.)nin, sonra firar ettiğine dair dosyada herhangi bir delil bulunmamaktadır. Ayrıntıları CGK.nun 11.10.1971 gün, 301-330 ve 5. CD. nin 14.4.1972 gün, 1587-1814 sayılı kararında da açıklandığı gibi, davacıların yargılandıkları ceza davası dolayısıyle ödemiş oldukları avukatlık ücreti, uğradıkları zarar kavramına dahil olduğundan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir. Bu giderin müstakilen istenmesi zorunlu değildir. Davacının maddi zararını istemesi bu kavrama dahil olan ve esas davada ödenmiş bulunan maktu vekalet ücretinin ödenmesine de şamildir. Başka deyişle davacı maddi tazminat istemekle, esas davada ödediği vekalet ücretini de istemiş demektir. Ayrıca ve açıkça dilekçesinde bunu belirtmesine gerek yoktur gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir. A - C. adlı şahıs, 11.11.1979 günü öldürülmüştür. Bu olayın sanıklarından Mehmet, Hüseyin, H. ve H.K. tutuklanmışlardır. Halkapınar Bucak Takım Komutanı tarafından Ereğli C. Savcılığı 'na yazılan yazıda olayda sanıklarla birlikte olduğu iddia edilen, H. 'in babası H.H.K. ile, M. bilahare gönderileceklerdir denilmektedir. 19.11.1979 tarihinde, C. Savcısının talebi üzerine, Ereğli Sulh Ceza Mahkemesi sanıklardan H.H.K. ve M. 'in de gıyaben tutuklanmalarına karar vermiş, 3 gün sonra gıyabi tutuklama kararı vicahiye çevrilirken yapılan sorgusunda sanık H.H.K.; olay gecesi jandarmalar geldiler. Suç işlemişsin diyerek oğlum H.K. 'yi alıp götürdüler. 10 gün geçtikten sonra jandarmalar beni de çağırıp adliyeye sevk ettiler. Olayı görmedim. Olayla ilgim yoktur" demiştir. Davacı H.H.K. 'nin olaydan sonra firar ettiği hususunda dosyada herhangi bir belge bulunmadığı gibi; başka bir şekilde kendi haksız hareketiyle tutuklanmasına sebep olduğu hususunun da kanıtlanmadığını gözönünde tutarak adı geçen davacının tazminat istemini kabul eden Yerel Mahkemenin, Özel Daire bozma kararının "A" bendinde açıklanan bozma nedenine karşı direnme kararı vermesi usul ve yasaya uygun bulunduğundan, hükmün bu yöne ilişen bölümünün onanmasına karar verilmelidir. B - Ceza davalarında beraat eden sanıkların bu davalar dolayısıyla ödedikleri vekalet ücretini, 466 sayılı Yasa uyarınca açtıkları tazminat davalarında istemeye hakları varsa da; davacı H.H.K. vekili, dava dilekçesinde müvekkilinin ortaklaşa ektirdiği 200 dönümlük vergi kayıtlı tarlası ve 250 adet küçükbaş hayvanı olduğu, tutuklu kaldığı sürede çiftçilik ve hayvancılığını yürütemediği"nden bahisle tazminat isteminde bulunduğu, daha önce beraatle sonuçlanan davaya ilişkin olarak davacının ödediği vekalet ücretini talep etmediği halde, Yerel Mahkemece, re 'sen bu vekalet ücretinin de tazminine karar verilmesi yasaya aykırı olduğundan, Hazine avukatının temyiz itirazının bu nedenle kabulü ile, direnme kararının bu hususa ilişkin bölümünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, tebliğnamedeki isteme kısmen uygun şekilde, Yerel Mahkeme direnme hükmünde kararımızın "A" bendinde açıklanan ve sanığın kendi haksız hareketiyle tutuklanmasına sebep olmadığına değinen bölümün, üçte ikiyi geçen çoğunlukla ONANMASINA, Kararımızın "B" kendinde açıklanan ve beraatle sonuçlanan davada sanığın ödediği vekalet ücretinin, 466 sayılı Yasa uyarınca açılan davada, talep olmadığı halde re 'sen gözönünde tutulup hüküm altına alınmasının yasaya aykırı olması nedeniyle Yerel Mahkeme hükmünün BOZULMASINA 22.9.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.