Mesajı Okuyun
Old 12-07-2007, 12:19   #26
av.semire nergiz

 
Varsayılan

5271 sayılı CMK'nın 231.maddesinin 4.fıkrası ''hüküm fıkrası herkes tarafından ayakta dinlenir'' demektedir.Burada sadece hüküm fıkrasının ayakta dinleneceği hususunda tereddüt olmadığı açıktır.Eğer bu açık hükme rağmen ayağa kaldırmaya davet veya icbar varsa burada bir keyfi muameleden başka bir şeyden bahsetmek mümkün değildir.

Bence burada asıl tartışılması gereken husus kanunun 'herkes' dediği kişilerden kimi kastetdiği hususudur.Herkesin bildiği üzere hakim ve savcılar hüküm fıkrası dahil hiç bir aşamada ayağa kalkmıyorlar.Herkes kapsamına onların da dahil olması gerekir diye düşünüyorum.Kalkmak gerekliyse hep beraber kalkacağız yok eğer gerekli değilse hep beraber oturacağız.

Geçen sene ,tarafı olmadığım bir davanın duruşması yapılırken ben de duruşma salonunda oturuyordum.Bir ara tüm salondaki gözlerin bana çevrildiğini farkettim başımı kaldırdım mahkeme hakimi bana 'gereği düşünüldü dedik avukat hanım dedi' meğer ben dalgın vaziyette iken iki kez bu ikazı bana doğru söylerek kalkmam gerektiğini kendince ihtar etmiş.Ben tabi ki daldığım için ancak ikinci ihtarda bunun farkına vardım.Ben de kendisine 'deyin hakim bey' dedim ve oturmaya devam ettim.Ama avukat hanım kalkmanız gerekir dediğinde ben de yasa düzenlemesini izah ettim ve kendi mahkemeleri dışında adliyede böyle bir uygulamayla ilkkez karşılaştığımı eğer ısrar ediyorsa hepimizin beraber kalkmamız gerektiğini bu herkes kavramına savcının da dahil olduğunu kaldı ki tarafı ya da taraf vekili olmadığım bir davada başka bir deyişle hükümde hiçbir etkim olmadığı halde kalkmamın doğru olmadığını hükümde katkısı olan hakim-savcı-sanık ve mağdurun hükmün sorumluluğunu paylaşmak adına ayağa kalkmalarının ise yasa gereği olduğunu ve bunun bu şekliyle mantıklı olduğunu izah etmeye çalıştım.
Tartışmaya savcı bey de katıldı ve kanunun gerekçe metninde herkesten kastın hakim savcı dışında salonda bulunan herkesin kastedildiğini ve kendisinin bu manada kalkmasının gerekmediğini söyledi.Ben de buna karşılık aklımın bir köşesinde kalmış ve ne kadar da doğru olduğunu bilmediğim bir bilgiyi aktardım.'Ama sayın hakim ve savcı bey hepimizin bu konuda bildiği üzere kanunun gerekçe metni kanun metninden sayılmaz dedim.Bu yönde yüksek yargı kararları vardır.' dedim.

Tartışmanın Sonucu ne mi oldu diye soracaksanız.Davanın asıl tarafları neler olduğunu bilmediği için şaşkın,hüküm bir türlü verilemiyor,avukat ayağa kalkmıyor ,hakim ve savcının ise ayağa kalkmaya hiç niyeti yok.Son noktayı hakim bey koydu 'avukat hanım mahkememde ben öyle istiyorum'.
dedi.Sanırım herşey son sözde gizli nasıl istiyorlarsa öyle yaptırıyorlar.Ben de konu daha fazla uzamasın diye 'kanuna uygun olmayan yanlış bir uygulamadır, ancak peki bu seferlik kalkıyorum dedim ve bir daha duruşmamın tam saati gelmeden ve ben çağrılmadan asla o duruşma salonuna girmiyorum.

Bu arada eski türk filmlerinde mahkeme GD. dediğinde salondaki herkesle beraber mahkeme heyeti ile savcının da ayağa kalktığını görüyoruz.Acaba o zaman mevzuat farklı mıydı ve bu günkü yersiz taleplerin psikolojik dayanağı o döneme mi dayanıyor??

Herkese kolaylıklar dilerim.