Mesajı Okuyun
Old 04-09-2008, 16:24   #3
Hümaniter

 
Varsayılan

Toplumumuz modernizm anlamında hala duygulara karşılık modernizmin korku süreçlerini kontrol edememektedir.Ancak bu tip modernizmi geç yaşayan toplumlarda belli saldırganlık güdüleri sözle ele alınabilmekte ve bunlarda çoğu zaman sadece bir söz olarak kalmaktadır oysaki Akdeniz İnsanının karakteristik özelliği eylemlerinde duygusallıkltır ve bununla beraber sosyal psikoloji açısından daha bilinçsel soyutlama metodunu tanımlayamamış toplumlarda hareketler hemen yapılır ve duygusal dışavurumlardır bunun dışında bu hal cahil laf münakaşalarında laf söyleme bir güç gösterisidir öteye gitmez buradan hareketle Emre Kongar'ın da tespitinden hareketle Türkiye büyük bir ailedir ve ilişkiler toplumsal yapı içinde örfi bir izin alanı yaratabilecektir.

Kusura bakmayın hızlı yanıt vermem gerekti birazda ilmi kültür yönünden yani Habermas'ın deyimi ile cevaplamak gerekir kültür ilmi öncelikle belli eylemleri toplumsal eylemlerin belli oranda ağırlığının varlığını kabullenebilmektedir nitekim Alman C.K. 240. madde de bakıldığında bu kapsamda belli suçlardan olan tehditin izin verilen risk alanında olduğunu savunmuştur .Bu noktadan hareketle Ceza Felsefesinin en büyük isimlerinde Bettiol baskı altındaki bireylerin eylemlerinin kontrol edilemediğini bu noktada şu ekleme aydınlatıcı olacaktır psikolojik açıdan kişilerin yaptıkları işlerde daha çok bir bu hal bir duygu boşalımıdır ve fakat bu tehlişke halinde somutlaşma şart olacaktır velevki yeni ceza hukuku felsefesi ceza alnında sosyal uygunluk alanını gösteririken bunun öncelikle bir toplumda izin verilen ve her eylemi cezalandırmak yerine varlığını somutlaştırarak ve maddileşerek kendini ortaya koyan fakat aynı misyoner faaliyetlere izin verilmesindeki gibi etkisiz eylem tarzı fiilleri cezalandırmamalıdır. Zira ceza kanununun da geliştirdiği felsefe budur ama Yargıtay bunu anlamamıştır.