Sn.Kanat,

Olayla ilgili olarak, bağlantıda değil de, iletinizdeki metinde yer alan yorumların neresine katılmadığınızı merak etmekten kendimi alamadım; lütfederseniz, öğrenmek isterdim.

Kadın-erkek eşitsizliğini saptamadaki en önemli ölçütüm 'başlık parası' ve 'yüz görümlüğü' gibi masum görünen adetlerin varlığı olmuştur. Çünkü bunlar, var oldukları toplulukta kadınla erkeğin eşit olmadıklarının açık kanıtlarıdırlar. Buradan kadınların alınıp satılabileceği, dolayısıyla da erkeğin atı, silahı, masası, sandalyesi gibi 'malı' oldukları sonucuna varmamak mümkün değildir. Yeni yuva kuranlara yardım amaçlı sosyal yardımlaşma, gelenek, görenek, adet; ne derseniz deyin; sonuçta bir erkek (baba) kızını bir başka erkeğe (damat) vermekte (satmakta) beis görmemektedir. Kadın ve erkek yuva kurmamakta, baba kızını evermektedir.

Bu olayda da konu malın zarar görmesidir. Yargımızı üzmek, meşgul etmek istemeyen iyi niyetli vatandaşlarımız (!) da, benzer zararı karşı tarafa vererek konuyu çözme yoluna gitmişlerdir. Muhtemelen mağdurun olayı hiçbir zaman açığa çıkarmayacağını düşünerek en uygun yolun bu olduğuna karar vermişlerdir. Elbette, onların malı daha değerli olduğundan, bir yerine beş kere tecavüzü uygun bulmuşlardır.

Bu eylemleri ile, kadının toplumumuzdaki değerini gösteriyor olmasınlar (?) Bir kadına beş erkek, epey iyi bir oran. Bazıları da kadına değer verilmiyor diye hala şikayet ediyor (!)

Saygılarımla,