Mesajı Okuyun
Old 07-10-2010, 06:33   #6
seesaw

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Zamanakarsi
Saygıdeğer Meslektaşlarım!

Bir ceza davasında müdafii olduğum kişi hakkında elime bugün itibarı ile geçen gerekçeli kararda tek satırda bile ismimin geçmediğini, savunmalarıma yer verilmediği, bir bakıma benim taraf olarak yok sayılmış olduğumu gördüm. Sanık müdafii olarak tek değinildiğim yer kararın sonunda yer alan.... "müdafiin yüzüne karşı sanığın yokluğunda" diye yazılmış olan cümledeki yüzümden bahsedilen kısımdır.

Delillerin tartışılması veya müzakere edilmesi bir kenara dursun en başında müdafiin emeğine sonrasında konumuna yapılan bir hakaret olarak algılamaktayım bunu.

Dosya 10 yıla yakın bir süredir devam etmiş bir dosya ve karakol ifadesi üzerine 8 yıl kadar sonra talimat ile alınan müşteki ifadesi ve yakalama ile alınan sanık ifadesi dışında hiçbir şey eklenmemiş diyebilirim.

Bu dosyada 4 sayfalık esasa ilişkin yazılı savunma vermiş ve savcının değişmesi nedeni ile alınan ek mütalaaya karşıda 3 sayfalık ek savunma yazmıştım. Yani dosyadaki emeğim herkesinkinden fazla. Buna rağmen gerekçeli karar da varlığım belli değil.

Dosya ise tam bir trajedi ve toplumca zaten dışlanmış bir sanığın önceki suçları nedeni ile somut olaydan bağımsız olarak "vurun abalıya " şeklinde yargılandığı, Müştekinin 8 yıl sonra olayın tamamını değiştirerek verdiği ifade ile hüküm kurulan tam bir hukuksuzluk örneği. Örneğin müşteki 8 yıl önce müvekkilin dükkanına... tarihinde .. nin gelip bıçakla tehtid ettiğini söylerken 8 yıl sonra aynı olay için benim müvekkilin o kişi ile birlikte gelip silah çektiğini ve bir takım malları aldığını söylüyor ki inanılmaz bir şey.

Mahkemenin defalarca dikkati çekiliyor ve 2 kez yazılı savunma veriliyor. Ancak mahkeme burnunun ucunda vızıldayan sinek muamelesi yapıyormuş meğer. Ve savunmalarımı dinlemediği gibi yazılı savunmalarımda okunmamaış. Gerekçeli kararda adımız yok. Savunmamız yok. Müşteki olayın aslını istediği gibi değiştiriyor mahkeme " hay hay" diyor.

Şimdi size soruyorum . Bence artık hakaret haline gelen ve özellikle ceza mahkemelerinde rastladığım bu tutum hakkında ne düşünüyorsunuz. Ben diyorumki çoğunlukla müvekkillere güven verme ve hukukçuluğumuzu sergileme imkanımız ceza mahkemelerinde elimizden alınmakta keyfi uygulamalar olmakta ve prestijimiz tamamen haksız şekilde saldırıya uğramakta. Sizin görüşleriniz nelerdir.

Ricam bu konuda biraz dertleşmemizdir. Saygılarımla...


Mesajınızla ilgili birebir örneği bende yeni yaşadım. Hatta bir adım ileri giden mahkeme duruşma saatinden evvel duruşmayı açmaya yeltendi ve yapılan işlemler baronun hızlı çalışması ile duruşma satinde görüldü. Sistemde ki aksaklıkları birlikte üstesinden geleceğimize inanıyorum. Lakin temyiz dilekçemde bu hususu dillendirdim, sunulan onlarca sayfa anlatımlar ve deliller göz ardı edildi ve karara yansıltılmadı. Kolluk ifadeleri dışında yargılamada geçen sürede savunmalarımız dikkate alnımayarak hüküm kuruldu. Sözlü yargılamaya tabi olan Ceza Mahkemelerimiz işi yoğunluğu dolayısı ile bizlere savunmanızı yazılı verin diyerek usule aykırı davrandıklarını bilemeyen meslektaşlarımız ne yazıkki var. Bu şekliyle tartışmaya varan sonlarıda yaşadım. Usule uygun olarak sözlü vermek istediğim savunmalarımızın bir kısmını zaman darlığı yada farklı yorum yüzünden tutnağa farklı geçirildiğini gördüğümde sinirler gerildi ve bir saat savunma dahi duruşmada yapıldı. Bunlara rağmen yazılı olarak sunulan anlatımlarda artık dosyanın bir parçası mahkemede zman darlığından tutanaklara geçirilemeyen onlarca anlatımın ispatı niteliğinde.

Benim merakım, bu anlatımınızdan sonra başkaca bir işlem yaptınız m? ne gibi bir yol izlediniz? Ne gibi sonuç aldınız? Bu yolda bizlerde bu usulsüz tutumların önüne aynı şekilde geçebilirsek sistemde aksaklıkları ufak ufak düzeltmeye başlayabiliriz.