Mesajı Okuyun
Old 30-03-2006, 12:37   #4
Gamze Dülger

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

18. HUKUK DAİRESİ

E. 1997/288

K. 1997/1496

T. 25.2.1997

• SOYADIN DEĞİŞTİRİLMESİ İSTEĞİ ( Yabancı Bayanla Evlenen Erkeğin Bayanın Soyadını Alması Nedeniyle )

• YABANCI KADININ SOYADINI ALMAK ( Cumhuriyet Savcısı ve Nüfus Temsilcisinin Katılımıyla Oluşan Mahkemede Görülmesi )

• TÜRK KAMU DÜZENİNE AYKIRILIK ( Erkeğin soyisminin Silinerek Yabancı Kadının Soy İsminin Alınması İstemi )

• KANUNLAR İHTİLAFI KURALININ UYGULANAMAMASI ( Türk Kamu Düzenini İlgilendiren Dava Olması Nedeniyle )

743/m.26, 153

1587/m.46

2675/m.5, 12


ÖZET : İsviçre'de evlenen Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı erkeğin, bu Ülke kanunlarının verdiği hakka dayanarak kendi soyadının silinmesi ve eşinin soyadını taşımasına izin verilmesi davası, Cumhuriyet Savcısı ve nüfus temsilcisinin katılımıyla oluşan mahkemede görüleceğinden, mahkemenin teşekkül biçimi ve uygulanması istenen kendi soy isminin silinmesi ve yabancı eşin soyadının yazılması şeklindeki hukuk kuralı, Türk kamu düzenine açıkça aykırı olduğundan, davanın reddedilmesi gerekir.
DAVA : Davacı Z. Muzaffer ile davalı Nüfus Müdürlüğü aralarındaki dava hakkında, ( İstanbul Onbirinci Asliye Hukuk Mahkemesi )'nce verilen 13.2.1996 günlü ve 1995/340-1996/69 sayılı kararın temyiz edilmemekle kesinleşmesi ve yürürlükteki kanuna aykırı olduğu iddiasıyla C. Başsavcılığı'nın 2.1.1997 gün ve Hukuk 120415 sayılı yazılarıyla kanun yararına temyiz edilerek bozulmasının istenmesi üzerine gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı; 14.7.1995 günlü dilekçesi ile, 24.3.1995'de Zürih'te İsviçre Vatandaşı Helene Brigitte ile evlendiğini, bu evlilikten önce 27.2.1995 tarihinde Zürih Nüfus İdaresi'ne eşi ile birlikte müracaat ederek, eşinin soyadını taşımasına izin verildiğini ve eşlerin aile soyadlarının, eşinin WWW olduğunu, İsviçre'de bu soyadını kullanmasına rağmen Türkiye'deki kayıtlarda soyadının Kırgız olarak kaldığını ileri sürerek, 2675 sayılı Kanunun 12 ve İsviçre Medeni Kanununun 30/2. maddelerini dayanak göstererek, nüfus kaydına Kırgız olan soyadının Vollenweider olarak düzeltilmesini talep etmiş , mahkemece de yabancı ile evli olup, İsviçre'nin Zürih Şehri'nde ikamet eden davacının ortaya koyduğu uyuşmazlığın yabancılık unsuruna sahip olduğu kabul edilerek davada, 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle davacının, ikamet hukuku olan İsviçre Medeni Kanununun 30/2. maddesi uyarınca, yabancı tabiiyetteki eşinin soyadını taşıyabileceği benimsenerek nüfus kaydında Kırgız olan soyadının Vollenweider olarak düzeltilmesine karar verilmiştir. Uyuşmazlığın, herşeyden önce yabancılık unsuru taşıyıp taşımadığı, dolayısiyle 2675 sayılı Kanunun Kanunlar ihtilafı kurallarının uygulanabilir olup olmadığı üzerinde durulması gerekir. Yabancılık unsurunun varlığı, uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların kimliklerine göre belirlenir. Davada uyuşmazlık konusu olan husus, soyadı değişikliğiliği; ileri sürülen hukuki dayanak da, davacının eşi ile birlikte oturduğu İsviçre'de erkeğin, evlendiği eşinin soyadını kullanabileceğine dair uygulamadır. Davacının eski soyadını kullanması konusunda eşi ile ya da ikametgahındaki makam ve kuruluşlarla herhangi bir ihtilafı yoktur. Böyle bir ihtilaf olsa ve bu ihtilaf Türk Mahkemeleri önüne gelse idi, davacının eşi ayrı bir tabiyette bulunduğu için her iki yönden yabancılık unsuru taşıyan ihtilafın Türk Devletler Hususi Hukuku kurallarına göre ve ihtilafa 2675 sayılı Kanunun 12. maddesinde belirtilen müşterek ikametgah olan İsviçre Hukuku uygulanarak çözümlenecekti. Ancak; davada, davacı Türkiye'de nüfus kaydında Türk Kanunlarına göre kazanılmış ve yazılmış olan soyadının silinerek yerine İsviçre Uyruklu eşinin soyadının yazılmak suretiyle düzeltilmesine karar verilmesini istemektedir. Böyle bir dava, Türkiye'de ancak 1587 sayılı Nüfus Kanununun 46. maddesine dayanılarak açılabilir. Nitekim, dava da böyle açılmış ve açılan davaya Cumhuriyet Savcısı ile Nüfus İdaresi temsilcisi kanuni taraf olarak katılarak hazır bulunmuşlardır. Açıkca görüldüğü üzere, uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşımadığı keyfiyetine ek olarak, uyuşmazlığın çözümlenmesi için açılan davada, kamu düzeninin yasaya yansıması sonucu davaya Cumhuriyet Savcısı ile Nüfus idaresi temsilcisinin kamu adına davaya birer mahkeme rüknü olarak katılmaları keyfiyeti de, bu davada Devletler Hususi Hukuk Hükümlerine ait kuralların uygulanmasına engeldir. Mahkemenin teşekkül biçimi ile yasaya yansıtılan kamu düzeni olgusu tartışılmayacak kadar açık olup, mahkemece uygulanan 2675 sayılı Kanunun, 5. maddesi dahi böyle bir davanın görülüp karara bağlanmasına engeldir.
Bu durumda ve uyuşmazlıkta yabancılık unsuru bulunmadığına göre, davaya uygulanacak yasa hükümleri Türk Medeni Kanununun 26 ve 153. maddeleridir. Dava, bir soyadı değişikliğii şeklinde açıldığına göre, yasal dayanak Medeni Kanunun 26. maddesidir. Ancak, aynı Kanunun 153. maddesinin amir hükümlerine göre de, evlilik birliğinde kocanın soyadının taşınması zorunlu olduğundan, 26. maddedeki haklı nedenin varlığının söz konusu olamayacağı açıktır.
Mahkemece, yukarıda açıklandığı şekilde davanın reddine karar verilmesi gerekirken, 2675 sayılı Kanunun 12. maddesine dayanılarak İsviçre Medeni Kanunun 30/2. maddesi uyarınca kabulü usul ve kanuna aykırıdır.
S O N U Ç : Bu itibarla, yukarıda açıklanan nedenlerle C. Başsavcılığı'nın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.nun 427. maddesi gereğince sonuca etkili olmamak kaydıyla kanun yararına ( BOZULMASINA ) ve gereği yapılmak üzere kararın bir örneği ile dosyanın C. Başsavcılığı'na gönderilmesine, 25.2.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.