Mesajı Okuyun
Old 09-12-2007, 23:04   #21
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Ahmet Turan
...“Yargıç olmak böyle bir zorluğu tahammül kudreti icap ettirmektedir” demek kolaycı bir yaklaşımdır. Sırf yürek yetmiyor. Yürekle zaten sorunlar çözülmez. Sorunlar sistemle çözülür. Kişilerin omuzlarına yüklenmekle olmaz....


Katılıyorum. Ayrıca bir yüreklinin varlığının, başka yüreği yetmeyenlerin -ama için için dürüstlüğünü muhafaza acısı çekenlerin- varlığını düşününce, genele şamil olmasının beklenemeyeceğini ve fayda bazında -Fayda: Adaletin ayrımsız ve eşitlikçi biçimde tecellisi- da yarar sağlamayacağını düşününce, idealizmin kısır ağlarına takılıp, büyük resmi görme körlüğünü yaşayan, geçmişteki "Hakim donkişot olmalıdır" sözümden de cayıyorum.

Alıntı:
Peki bu noktada ne yapılabilir? Öncelikle Anayasamızda yer alan ancak kuru bir sözden ibaret kalmış bulunan hakimlik teminatının hayata geçirilmesi gerekir. Sonra yargıç ve savcılara örgütlenme hakkı verilmesinin önüne geçilmemelidir. Yargı bağımsızlığı yargıçlar için gerekli değildir özde. Yargılananlar için elzemdir


Başka söze ihtiyaç var mı?



Alıntı:
.. Öte yandan hakim sürgün tayin korkusuyla yaşamamalıdır


Evet... Sürgün ne demektir? (Ki adı da sürgün olmaz genellikle. "Terfien" olur...) (Sözgelimi güzide bir şehrin asliye ceza hakimi, daha önce ayak basmadığı bir ilde ağır ceza reisi olarak bulur kendini...? Kapı komşusu ise hakkındaki tüm şayialara rağmen güzide şehirde mesleği icraya fazla fazla yıllarla devam etmektedir, mesela...)

Sürgüne göndermek yerine, sağlam kanıtları var ise, meslekten ihraç gündeme gelmelidir. Görevinin gereğini suistimal eden (ya da kasten unutan), sonuçlarına katlanmalı, mesleğe geri dönememelidir. (Coğrafyaya göre adaletin tesis ve tecellisi, öneminden kazanmakta ya da kaybemekte midir?). Ha eğer haksız biçimde sürgün edilmiş ise, o hakim/savcı, işte o zaman, yeri göğü inletebilmelidir. (Hani adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun sözü kabilinden)

Hakim dediğiniz zaman, sözünden, hikmetinden sual olunmamalıdır. Suali olan, sağlam kanıtlarıyla karşısına geldiğinde, diyecek sözü yoksa, o vakit hakimin hakimliğinden şüphe duyulmalıdır.

Ben avukatım. Suçluyu da savunurum, ama hakimliğinden kuşku duymadığım hakim, mahkumiyet hükmü tesis ettiğinde, yalnız ben değil, müvekkilim de adaletin tecelli ettiğinden kuşku duymaz/duymamalıdır-duymaz da zaten. Hakim, hakim olmalıdır. Soru işareti bırakmamalı, eğer donkişot değilse bile, "acaba şöyle olsa..." türünden sorulara kapı aralamamalıdır. Böylesi sorular kamu vicdanında yer almamalı, yeri geldiğinde kuyumcu terazisi işlevinde bulunmayan halihazırdaki denetimler, yargının sair ayaklarını da "beceriksizlikle" itham edememelidir. Bunun için sağlam teminatlar altında, kuyumda usta ve objektif denetimlerce izlenen, yanı sıra güvenliği soru işareti bırakmayacak biçimde (kültür düzeyi gelişmemiş ülkelerde) sağlanmış, emeğinin karşılığını da alabilen olmalı, bunlara rağmen soru işareti bırakan, meslek içinde barındırılmamalıdır.

Kovuşturma, sorşturma ve yargılamaya ve nihayet, yargılamanın en önemli ögesi olan "hükme" duyulan inancın sağlam olduğu bir ülkede yaşayan bireyler ancak huzurlu olur.

Saygılarımla...