Mesajı Okuyun
Old 07-04-2015, 14:53   #4
aykut

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Ahmet Güngör
Yanıtınız için çok teşekkür ederim.
Kötü niyet (hakkın kötüye kullanılması) bu olayın bam teli.
Ancak şöyle düşünemez miyiz? Bu işçi "kendi rızamla istifa ediyorum" demiş. Gerekçe göstermemiş. Zaten istifa ettiği zaman, bu haklı gerekçelerle istifa etmişti. Daha sonra işçilik alacaklarını talep edecekti.
6 yıllık bir çalışan olarak, kıdem tazminatını yakması, hayatın olağan akışına uygun düşmez. (Bu yönde Yargıtay kararları var).
Haklı sebeple hizmet sözleşmesini fesh etmesine rağmen, niye çalışmaya devam etti? Bu çelişki gibi görünebilir. Ama, işverenin istifa dilekçesinin altına yazdığı notta; "yerine bir personel bulunacak olması" sebebiyle ihbar süresinin sonunda hizmet sözleşmesinin biteceği kabul edilmiş.
Yeni personel bulunana kadar da, işçi çalışmaya devam etmiş. Şimdi yeni personel bulunduğu için artık işten ayrılmak ve işçilik alacaklarını (özellikle kıdem tazminatını) almak istiyor.


Anladım ancak sanki biraz zorlama gibi oluyor. Yani açıkçası arada bir durum. Kesin bir şey söylemek zor. Hangi mahkemeye düşeceği bile davanın geleceği açısından önem arz ediyor. Zira neredeyse tamamen yoruma dayalı bir konu.

Şöyle bir şey de düşünülebilir; Yukarıda bahsettiğiniz Yargıtay kararları doğrultusunda, ''her ne kadar istifa dilekçesinde belirtilmemişse de, 6 yıllık bir çalışan olduğu için, işçinin kıdem tazminatını alacağı uzlaşması ile istifa dilekçesi verdiği, bu sebeple de en baştan niyetinin kıdem tazminatını da kapsadığı, daha sonra Yeni İş Arama İzni verilmemesi ile beraber, işverenin kıdem tazminatını da ödemeyeceğini söylemesi üzerine işbu davanın açılması gerektiği'' şeklinde açıklanabilir.

Tabi maddi gerçeklikten uzaklaşmamanızı dilerim. Ancak işin içine ciddi şekilde yorum girdiği için, bir şekilde müvekkilinizin iyiniyetli olduğunu kanıtlamanız gerekmekte.