Mesajı Okuyun
Old 12-09-2019, 11:03   #1
Av.Ayşe_Han

 
Varsayılan Yayım Sözleşmesi- Sipariş Üzerine Yayım Sözleşmesi

Merhabalar sayın meslektaşlarım, THS’nin yeni bir üyesiyim. Mesleğe daha yeni başladım ve daha önce uygulamada tecrübe etmediğim bir konuda dosya geldi. Uzunca bir araştırma yaptım fakat uygulama yönünden tecrübelerinize danışmak istedim.

Müvekkilim yayınevi evi sahibi, klasik eserlerden iki tane kitabın çevirisinin yapılması için birkaç kişi ile ile sözleşme yapıyor. Sözleşmede özet olarak ; yayına hazırlayanın herhangi bir telif alacağının bulunmadığı ancak kitabın ihlali ve içerik hatasından yayına hazırlayanın sorumlu olduğu belirtilmiş. Kitabın her türlü yayın hakkına yayıncının sahip olduğu, kitabı yayına hazırlayana ise ücretinin verildiği yazılmış, taraflarca da imzalanmıştır. Sözleşmeyi imzalayan kişilerce kitabın çevirisi yapılmış, kitaplar basılmış satışa sunulmuş ancak daha sonra yapılan çevirilerin başka bir çevirmenin çevirisinden alınmış olduğu, müvekkile çevirisi kullanılan çevirmen tarafından gelen arabuluculuk daveti üzerine anlaşılmıştır. Müvekkilin daha önceden bu konu ile ilgili bir bilgisi yoktur ve çeviri kontrol edilirken de bu durum farkedilmemiştir. Arabuluculuk görüşmesinde taraflar anlaşmış ve bir miktar ödeme yapılarak arabuluculuk süreci olumlu sonuçlanmış, dava yoluna gidilmemiştir.
Müvekkilim ise şimdi bu olay sebebi ile uğramış olduğu zararı sözleşme yaptığı bu kişilere rücu edip gidermek istediğini tarafıma beyan etmiştir.

Yayım sözleşmesi ilk önce 818 sayılı eski Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş ancak daha sonra özel Kanun olan FSEK’in çıkarılması ile genel düzenleme konumuna gelmiş. Yeni TBK’da da Yayım Sözleşmesi hükümleri muhafaza edilmiş( TBK.m. 487- m. 501) yalnızca arılaştırma yoluna gidildiği belirtilmiştir.

Yaptığım araştırmalarda çeviri eserlerin de FSEK kapsamında fikri bir eser olduğunu,esere ilişkin manevi ve mali hakların çevirmene ait olduğunu öğrendim. ilk kanı olarak olayın yayım sözleşmesine uyduğunu ve TBK.m.489 tefekkül borcu ile çözüme kavuşabileceğini düşünmüştüm. Ancak daha sonra okuduğum makaleler, kitaplar ve kanun maddeleri sonucunda Yayım sözleşmesinde eser sahibinin haklarının sözleşme süresi boyunca yayımcıya geçtiğini, ve sözleşme süresinin ve baskı adedinin belirtilmesinin zorunlu olduğunu öğrendiğim. Bu sebeple TBK.501 de düzenlenen sipariş üzerine yayım sözleşmesinin olaya daha uygun olacağı kanısına vardım. Ancak Sipariş üzerine yayım sözleşmesi ile ilgili ayrıntılı kaynaklara ulaşamadım.

Bu sebeple şu konularda fikrinizi almak isterim:
1- Somut olayda TBK.m.501 hükümlerinden yola çıkmak sizce doğru mudur? Ancak bu durumda TBK 489 hükmüne gidilemeyeceğini düşünüyorum. Bu sebeple m.501'den yola çıkılması durumunda zarar sözleşmeye aykırılık sebebi ile mi istenmelidir.
2- TBK. m. 501 hükmünden yola çıkmak doğru ise, TBB’nin Ticari davalarda dava şartı arabuluculuk el kitabında TBK 487- 501 maddeleri ile ilgili uyuşmazlıklar mutlak ticari davalardan sayıldığı için öncelikle arabuluculuğa da başvurmamız şart bu durumda sanırım.
3- TBK hükümlerinden yola çıkmış olsak bile bu hükümler fikir ve sanat eserlerine ilişkin genel hükümler olduğundan görevli mahkeme yine Fikri ve sinai haklar hukuk mahkemesi midir yoksa dava genel görevli asliye hukuk mahkemesinde mi açılmalıdır?

Yayım sözleşmesi, Sipariş üzerine yayım sözleşmesi ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin hükümlerde hep her birini birbirinden ayıran ince farklar ve şartlar var. Bu sebeple kafamı karıştıran bir konu oldu, Şimdiden çok teşekkür ederim..