Mesajı Okuyun
Old 19-06-2013, 14:42   #275
Yada

 
Varsayılan

kararda şu şekilde

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2005/18-689
K. 2005/724
T. 14.12.2005
• AVUKATLIK KANUNU’NUN 168. MADDESİNDEKİ DEĞİŞİKLİK ( Yürürlük Tarihinden Sonra Karara Bağlanan Davalara da Uygulanacağı - Dava Tarihindeki Tarifenin Uygulanmayacağı )
• VEKALET ÜCRETİNİN KAMU DÜZENİNE İLİŞKİN BULUNMASI ( Avukatlık Kanununun 168. Maddesinde Yapılan Değişikliğin Önceden Açılıp Yürürlük Tarihinden Sonra Karara Bağlanan Davalara da Uygulanması Gereği )
• ÖNCEDEN AÇILIP YASAL DEĞİŞİKLİĞİN YÜRÜRLÜK TARİHİNDEN SONRA KARARA BAĞLANAN DAVALAR ( Dava Tarihindeki Değil Yürürlük Tarihinden Sonra Karara Bağlanan Davalara da Yasal Değişiklik Gereğince Vekalet Ücretine Hükmolunacağı )
• BOZMADAN SONRA YENİ BİLİRKİŞİ RAPORU ALINMASI ( Yeni Hükme Yönelik Temyiz İtirazlarının İncelenmesi İçin Dosyanın Özel Daireye Gönderilmesi Gereği )
1136/m.168
1086/m.423
29.05.1957 tarih 4/16 sayılı YİBK

17.11.1948 tarih 5/8 YİBK

ÖZET : Dava, kamulaştırma bedelinin artırılması istemine ilişkindir. Dava, 03.06.1999 tarihinde açılmış olup, davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, 4667 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra, 22.10.2003 tarihinde verilmiştir. Her ne kadar, davacı yararına dava tarihindeki tarife esas alınmak suretiyle vekalet ücretine hükmedilmiş ise de; 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 168. maddesinde 4667 sayılı Kanunun 81. maddesi ile yapılan değişikliğin, önceden açılıp yürürlük tarihinden sonra karara bağlanan davalara da uygulanması gereği, bir usul kuralı olan vekalet ücretinin kamu düzenine ilişkin bulunması nedeniyle mahkeme kararı bozma nedeni yapılmıştır.

Mahkemece uyulan kısım yönünden İlçe Tarım Müdürlüğü veri listesi getirtilip, yeni alınan bilirkişi ek raporu esas alınarak; 1., 3. ve 4 numaralı bozma gerekçeleri yönünde hüküm kurulduğundan, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki “kamulaştırma bedelinin artırılması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Osmaneli Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 22.10.2003 gün ve 1999/126-2003/160 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 18.Hukuk Dairesinin 6.4.2004 gün ve 2337-2717 sayılı ilamı ile,

( ... Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

1-Kamulaştırma Kanununun 11.maddesinin üçüncü fıkrasının ( f ) bendi uyarınca arazilerde değerlendirme, taşınmaz malın değerlendirme tarihindeki mevki ve şartlarına göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği yıllık net gelire göre yapılır. Net gelir çevrede ekilmesi mutad olan ürünlerin münavebesi uygulanarak ürünün döküm-hasat zamanı ortalama verimi ve toptan birim satış fiyatı üzerinden yapılacak hesaplama sonucu bulunan değerden üretim giderleri düşülmek suretiyle bulunur.

Birden çok ürün yetiştirilebilen yörelerde gerçek değere ulaşılabilmesi için tek ürünle yetinilmeyerek çevrede ekilmesi mutad olan ürünler dikkate alınır. Net gelirin hesaplanmasında münavebeye alınan ürünlerin dekar başına verimi ve üretim gideri ile satış fiyatlarının Tarım Müdürlüğü ve ürünün cinsine göre gerekiyorsa Hal Müdürlüğü, Tekel vs. gibi mercilerden getirtilecek listelerde yazılı verilere uygun olması gerekir.

Hal böyle iken mahkemece, dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede ekilmesi mutad olup münavebeye alınacak ürünlerin toptan satış fiyatı, üretim gideri ve dekar başına verim miktarı İlçe Tarım Müdürlüğünden sorulmadan yalnızca buğday ürününü dikkate alarak taşınmaza değer belirleyen birinci bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulması,

2-Avukatlık Yasasının 4667 Sayılı Yasa ile değişik 168.maddesinin son fıkrasında "Avukatlık ücretinin takdirinde hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır" hükmü öngörülmüş olup buna göre mahkemece davanın karara bağlandığı 22.10.2003 tarihinde geçerli Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken dava tarihindeki tarifenin esas alınması,

3-Keza davanın reddedilen bölümü için karar tarihindeki Avukatlık Ücret Tarifesine göre davalı yararına vekalet ücreti hesaplanması gerekirken bu konuda karar verilmemiş olması,

4-Anayasa’nın 4709 Sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinin son fıkrası hükmüne göre, ancak çekişmesiz ve kesinleşmiş kamulaştırma bedellerinin ödenmemesi halinde kamu alacakları için öngörülen en yüksek faizin uygulanmasına karar verilebilir. Mahkemece bu maddenin uygulanmasında yanılgıya düşülerek henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedeli için 17.10.2001 tarihinden itibaren kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanmasına karar verilmesi,

Mahkemece, İlçe Tarım Müdürlüğünden taşınmazın bulunduğu yörede ekilmesi mutad olan münavebe ürünlerinin neler olduğu ve bunların dekar başına ortalama üretim miktarı, üretim gideri ve toptan satış fiyatına ait resmi veriler getirtildikten sonra bilirkişi kurullarından iki yılda üç ürün alınması esasına göre bulunacak net gelire, uygun kapitalizasyon faiz oranı uygulanmak suretiyle değerlendirme yapan ek raporlar alınmalı, raporların uygunluğu da denetlendikten sonra hasıl olacak duruma göre diğer bozma nedenlerini de karşılar biçimde hüküm kurulmalıdır... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, kamulaştırma bedelinin artırılması istemine ilişkindir.

Davacı vekili, tapuda müvekkili adına kayıtlı bulunan taşınmazın davalı idarece kamulaştırılması sebebiyle, kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelin düşük olduğunu ileri sürerek, 45.406.830.000 TL. kamulaştırma bedel farkının faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili; kıymet takdir komisyonu raporunda tespit edilen bedelin yerinde olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece; “davanın kısmen kabulüne, dava tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.

Taraf vekillerince temyiz edilen karar, yukarıda açıklanan nedenlerle Özel Daire’ce bozulmuş; Mahkeme, İlçe Tarım Müdürlüğü’nden yörede ekilmesi mutad ürünlere ilişkin veri listesi getirtildikten sonra ek rapor alınması, davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi ve hükmedilen bedel farkına yasal faiz oranının uygulanması gereğine değinen bozma gerekçelerine uymuştur.

Ne var ki, mahkemece “1136 sayılı Avukatlık Kanununda değişiklik yapan 4667 sayılı Kanunun 10.05.2001 tarihinde yürürlüğe girdiği, bu değişik hükmün ancak 10.05.2001 tarihinden sonra açılan ve hüküm verilen davalarda uygulanacağı” gerekçesiyle, avukatlık ücreti yönündeki bozma gerekçesine uyulmayarak önceki kararda direnilmiştir.

1 )Kısmî direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 10.05.2001 tarihinde yayımlanan ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 168.maddesinde, 4667 sayılı Kanunun 81.maddesi ile yapılan değişikliğin; önceden açılıp, yürürlük tarihinden sonra karara bağlanan davalarda uygulanmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

1136 sayılı Avukatlık Kanununun 31.10.1980 gün ve 2329 sayılı Kanun ile değişik 168 nci maddesinin 4 ncü paragrafında yazılı “Avukatlık Ücretinin takdirinde hukuki yardımın başladığı veya davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan tarifeler esas alınır” hükmü, 02.05.2001 tarihinde kabul edilip 10.05.2001 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 4667 sayılı Kanunun 81 nci maddesi ile “Avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır” şeklinde değiştirilmiş, anılan Kanunun 97 nci maddesinde “Bu Kanunun 9 ncu maddesinin yayımı tarihinden bir yıl sonra, 22 nci maddesinin yayımı tarihinden altı ay sonra, diğer hükümlerinin ise yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği” belirtilmiştir.

Bu nedenle, 168.maddede değişiklik yapan 81.maddenin Kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe girdiği konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, bu değişiklik hükmünün önceden açılıp, yürürlük tarihinden sonra karar verilen davalara uygulanıp uygulanamayacağına ilişkindir.

Yargılama giderleri, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 423 nci maddesinde sayılmış, 6 numaralı bendinde vekalet ücretinin de yargılama gideri olduğu belirtilmiştir.

29.05.1957 tarih 4/16 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında karşı tarafa yüklenmesi gereken ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretine diğer yargılama giderlerinde olduğu gibi mahkemece kendiliğinden ( resen ) hükmedileceği belirtilmiştir.

Öte yandan, vekalet ücretinin usul hükümleri dairesinde yargılama giderleri arasında yer aldığı 17.11.1948 tarih 5/8 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bundan, yargılama gideri olan vekalet ücretinin bir usul kuralı olduğu anlaşılmaktadır. Usul kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan aksine bir hüküm bulunmadıkça yapılan değişiklik derhal uygulanır. Bu nedenle hakim bu ilkeyi gözeterek kendiliğinden değişikliği derdest davalara uygulamalıdır.

Hemen belirtilmelidir ki, kanun lafzına ve amacına göre yorumlanmalıdır. Amaçsal yorum hukukun evrensel ilkesidir. Amaç açık ise yoruma gidilemez. Anılan Kanunun amacı açık olarak “hükmün verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınması” olduğundan ve yürürlük tarihi konusunda ayrık bir hüküm bulunmadığından değişikliğin derdest davalara da uygulanması gerekirken aksine bir yorumla değişikliğin ancak kanunun yayımından sonra açılacak davalara uygulanacağının kabulü isabetsizdir.

Somut olayda; dava 03.06.1999 tarihinde açılmış olup, davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, 4667 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra, 22.10.2003 tarihinde verilmiştir. Her ne kadar, davacı yararına dava tarihindeki tarife esas alınmak suretiyle vekalet ücretine hükmedilmiş ise de; yukarıda açıklanan ilke doğrultusunda 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 168. maddesinde 4667 sayılı Kanunun 81. maddesi ile yapılan değişikliğin, önceden açılıp yürürlük tarihinden sonra karara bağlanan davalara da uygulanması gereği, bir usul kuralı olan vekalet ücretinin kamu düzenine ilişkin bulunması nedeniyle ilke olarak bozma nedeni yapılmış, ancak temyiz edenin sıfatı nedeniyle miktara ilişilmemiştir.

Hal böyle olunca, Yerel Mahkemece 1136 sayılı Avukatlık Kanununda 4667 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğin, 10.05.2001 tarihinden sonra açılan davalarda uygulanacağı yönünde yanılgılı gerekçeyle verilen direnme kararı usul ve yasaya aykırıdır.

2 )Ne var ki, mahkemece uyulan kısım yönünden İlçe Tarım Müdürlüğü veri listesi getirtilip, yeni alınan bilirkişi ek raporu esas alınarak; 1., 3. ve 4 numaralı bozma gerekçeleri yönünde hüküm kurulduğundan, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

SONUÇ : 1 )Yukarıda ( 1 ) numaralı bentde gösterilen nedenden dolayı Avukatlık ücretine ilişkin direnme kararının HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine oyçokluğuyla,

2 )Yukarıda ( 2 ) numaralı bentte gösterilen nedenden dolayı uyulan kısım yönünden yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 18.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, oybirliğiyle, 14.12.2005 gününde karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere karar verildi.