Mesajı Okuyun
Old 26-11-2006, 23:45   #3
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
peki yaşamak ve ölmek sebep sonuç ilişkisinde ise,

Doğduğumuz için bir gün öleceğiz, yaşamın ölümle bağlantısı sadece bu.

Alıntı:
ve ölüm yaşantımızın haklı bir sonucuysa

Haklılık veya haklılık kavramlara, değer yargısına burada yer yok (varsa da bilemeyiz,bilene rastlamadım), yalnızca "doğallık" var, doğal bir nedensellik, o kadar.

Alıntı:
çok ta sevmedigimiz bir hayata

Hayat bizi fazla umursamaz, bizim onu umursayıp umursamamız da önemli değil, önemli olan onu boşlukta geçen yararsız bir zaman olarak görmemek, öyleyse işe önce, "kendimizi sevmekle" başlayabiliriz.

Alıntı:
kedinin fare ile oynadıgı gibi oynar ne büyük ironidir bu

Böyle bir oyun yok, varsa daha eğlenceli olurdu ayrıca


Alıntı:
söylesenize kim cift doguyor anne karnından ya da kim mezara iki kisi gömülüyor?kendimizi kandırıyoruz sanki -mış gibi yapıyoruz

Mesela ikizler çift doğuyor anne karnından, ama bu da yalnız yaşayıp yalnız öldükleri gerçeğini ortadan kaldırmıyor. İnsanlığın en büyük dramı bu korkunç yalnızlığı, (yalnızlıktan kasıt yaşadığı müddetçe "tek" oluşu, hiç birimizin bir başka örneği yok) , tekliği farkedişiyle başlar ve bu algılama zamanla öğretici olur, farkındalık önemlidir zira. Bu algılamaya rağmen -mış gibi yapılıyor olunamaz artık. Hiç olmazsa anlama ve itiraf başlamış oluyor.


Alıntı:
iliskilerimiz oluyor bir yerden sonra hayatımız

Ve bu ilişkiler yan komşunuza verdiğiniz merhabadan, size para üstü uzatan büfedeki adama kadar uzanıyor.


***

Zaman zaman karamsarlık kaçınılmaz. Büyük sorularla yaşıyoruz, hiç bir bilge ya da filozof da hayatın anlamını çözebilmiş değil bugüne kadar.

Felsefe hayatın her alanında. Sorduğunuz sorular anlamsız değil, ama salt olumsuz baktığınız sürece yararsız. Oysa sormakla başlar her şey. Ve yanıtları aramaya çalışmakla devam eder yaşam. Yaşadığımız sürece kendimizden başlamak üzere dokunduğumuz, iletişim halinde olduğumuz herşeyden ve her varlıktan sorumluyuz. Sorular ilk gençlikte daha çok ve daha çetin, acı kaynaklarıysa genellikle daha küçük ama yankıları daha büyüktür.

Yaşamda her olgu karşıtıyla birlikte var (en azından biz öyle sanmaktayız). Canınız yandıkça gülümsemenin mutluluğunu daha somutça farkedersiniz. Bazen aydınlık bir sabaha uyanmanın bile (sadece aydınlık ve telaşsız bir sabaha) büyük bir mucize olduğunu düşünebilirsiniz. Yaşam yaşandıkça, deneyimledikçe sizi hafifletir, dahası, dayanıklı kılar.

Değer verdiğim bir yazar söylemişti: Bize gereken , gerçekleri kaldırabilmek için gereken "iç gücü".

İç gücünüz, eksik olmasın.

Selamlar...