Mesajı Okuyun
Old 16-09-2005, 23:03   #1
Gemici

 
Varsayılan Hukuk Ve Nazi Diktatörlüğü

15 Eylül, National Sozialistische Arbeiterpartei Deutschland" ın -NSDAP- (Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi) 7.ci Kurultayında kabul edilen ve "Nürnberg Yasaları" olarak bilinen "Irk Yasaları" nın 70.inci yıldönümü idi. Bu yasaların ve daha sonra Yahudileri toplum hayatından silip atmak için çıkarılan 1500 yasa ve yönetmenliğin ideolojik temelini Hitler’in Türkçeye Kavgam olarak çevrilen Mein Kampf adlı iki ciltlik kitabı oluşturur. Kitap 1943 senesine kadar 10,24 Milyonluk bir tiraja ulaşmıştır. Kitabın bu kadar büyük bir tiraja ulaşması, Türkçe Baskısını piyasaya süren bir yayınevinin iddia ettiği gibi, Hitlerin büyük yazarlığı değildir. Asıl sebep, kitabın NSDAP üyeleri tarafından alınması ve kullanılmış nüshaların satışının yasaklanmış olması idi, parti üyeleri kullanılmamış bir kitap almak zorunda idi.

Kitabın Telif hakkını elinde tutan Bavyera Eyaleti, kitabın Almanyada basılmasını yasaklamış. Bu yasak aslında kağıt üzerinde kalan bir yasak, çünkü kitaba sahip olmak yasak değil. İsteyen İnternet üzerinden"de kitaba ulaşabiliyor. Kavgam"ın bu senenin başlarında Türkiyede ve Polonyada en çok satılan kitaplar listesine girmesi Alman Kamuoyunu bir hayli meşgul etmişti.

Hukuk ve Nazi Diktatörlüğü:
Irk Yasalarına yol açan ve onlara bilimsel bir kılıf hazırlıyan asıl büyük meslek gurubu "Doktorlardı" . İkinci büyük gurubu Hitlerin kendilerine pek fazla güvenmediği hukukçular oluşturuyordu. Hukukçular Hitlerin politik amaçlarını gerçekleştirmek için kendilerinden faydalandığı bir alet’ti.
Bir genellemeyi önlemek gayesiyle Hitler Rejiminin aleti olmamak için Almanyayı terk eden binlerce bilim adamını, bu arada Türk Hukukunun gelişmesine büyük katkısı olan Ernst Hirsch, Fritz Neumark, Andreas Schwarz gibi büyük hukukçuları, bu türden hukukçuların dışında gördüğümü belirtiyor ve saygı ile anıyorum.

NSDAP İdeolojisine göre aşağı ırktan olan Yahudilerin yüksek ırktan olan Alman Irkını ( Ari Irkını) bozmaması için yahudilerin toplum hayatından uzaklaştırılması gerekiyordu,; Bunu gerçekleştrimek için 1993 ile 1935 seneleri arasında 50 tane Yasa ve Yönetmelik çıkarılmıştı.

Nürnberg Irk Yasaları üç yasadan oluşuyordu:
- Gesetz zum Schutze des deutschen Blutes und der deutschen Ehre(Blutschutzgesetz)
- (Alman Kanının ve Onuru’nun Korunması Yasası)(Kan Koruma Yasası)
- Das Reichsbürgergesetz(İmparatorluk/Reich Vatandaşlığı Yasası) ve
- Reichsflaggengesetz(İmparatorluk/Reich/Rayş Bayrak Yasası)

Alman Kanı’nın korunması yasasının amacı Alman Kanı’nın saflığını korumaktı. Yasa yahudilerle yahudi olmayanlar arasındaki evlilikleri ve evlilik dışı cinsi temasları yasaklıyordu. Irk Yasalarının bir şerhinde saf/arı kan şöyle tarif ediliyor: Irkına mugayir/ters düşen kan, alman kanından olmayan ve alman kanına akraba olmayan her türlü kandır. Irka mugayir kan avrupada kaide olarak Jahudi ve Çingene kanıdır.’ İşgüzar hukukçular zamanla jahudilerle olan her türlü cinsi kontağı, bu arada elele tutuşmayı veya göz göze gelmeyi bile yasanın kapsamına aldılar. Cinsi teması önlemek için jahudilere, 45 yaşından genç alman kadınları evlerinde çalıştırma yasağı getirilmişti. Bu yasaklara uymayanlar hapis cezası ile cezalandırılıyordu. 1938 yılında yapılan bir kanun değişikliği ile Almanya dışında işlenen suçlarda kan koruma yasasına göre cezalandırılıyoredu.

Das Reichsbürgergesetz:
Yasaya göre iki türlü vatandaşlık vardı.
Vatandaş(Staatsangehörige): kısıtlanmış haklara sahip kimseler. En başta yahudiler.
Reich Vatandaşı(Reichsbüger): tüm politik haklara sahip vatandaş.
Bu ayırıma göre yahudiler Alman İmparatorluğunun vatandaşı olarak kalıyordu, vatandaşlıkları ellerinden alınmıyordu, ama politik hakları kısıtlanıyordu. Yasayı uygulamak için çıkarılan yönetmelik din ve soy kıstaslarına dayanarak kimin tam, kimin yarı yahudi ve kimin melez olduğunu belirliyordu. Bunlara dayanarak yahudilerin hangi işleri yapabilecekleri belirleniyordu. Zamanla yahudilerin ellerinden, doktorluk yapma, avukatlık yapma hakları alındı.

İnsanları ve insanlığı aşağılıyan bu yasalar, savaştan sonra 1945 ve 1946 yıllarında yürürlükten kaldırıldı.

Yahudilerin haklarının ellerinden alınmasında, insanlık dışı maumelelere maruz bırakılmasında, binlercesinin insanlık dışı şartlar altında çalıştırılmalarında ve gaz odalarında zehirlenerek oldürülmelerinde hukukçuların büyük suçu var, çünkü yapılan her haksızlık bir hukuk normuna göre yapılıyordu.

Tarihin çarklarını geriye çevirmek, yapılanları ortadan kaldırmak imkansız. Hiç olmazsa olanlardan ve yaşananlardan ders alalım ve olanların bir daha olmaması ve yaşananların bir daha yaşanmaması için biraz çaba sarfedelim.

Saygılarımla