Mesajı Okuyun
Old 06-11-2009, 11:54   #4
av.araf

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet_Ali
Merhaba,
Danıştay Sekizinci Dairenin 1994/2851 Esas No’lu ve 1995/365 karar No’lu kararları

T.C.

DANIŞTAY

8. DAİRE

E.1994/2851

K. 1995/365

T. 7.2.1995

• ARAŞTIRMA GÖREVLİSİ ( Atamasının Yapıldığının Belirlenmesi )

• GÖREV SÜRESİNİN UZATILMAMASI ( Araştırma Görevlisinin Yasadaki Süresinin Bitmesi Gerekçesine Dayanma )

2547/m.33,50


ÖZET : 2547 sayılı yasanın 33. Maddesi uyarınca ataması yapıldığı belirlenen araştırma görevlisinin yasadaki sürenin bitmesi gerekçesine dayanılarak görev süresinin uzatılmaması mevzuata aykırıdır. İstemin Özeti: ... Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalında araştırma görevlisi olarak çalışan davacının görevinin 27.7.1992 günü sona ereceği yolundaki 8.6.1992 gün ve 409 sayılı Dekanlık işlemine yapılan itirazın reddine ilişkin 10.8.1992 gün ve 30-5/5 sayılı rektörlük işleminin iptali istemiyle açılan davada; davacının öğretim yardımcılığı kadrosuna 2547 sayılı Yasanın 33. madesi uyarınca değil, 50/d maddesi uyarınca atandığının, henüz en son atama süresi dolmadan yeniden atamasının yapılıp yapılmayacağının araştırılması sırasında, ilgili bölüm başkanı, yönetim kurulu ve dekan tarafından olumsuz görüş bildirildiğinin dava dosyasından anlaşıldığı, bu durumda oluşturulan işlemde 2547 sayılı Yasa ile bu Yasa uyarınca çıkarılan Lisansüstü Öğretim Görenlerden Öğretim Yardımcılığı Kadrolarına Atanacakların Hak ve Yükümlülüklerine ilişkin Yönetmeliğe aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddeden Ankara 2. İdare Mahkemesinin 24.9.1993 gün ve E: 1992/1382, K: 1993/1112 sayılı kararının; araştırma görevlisi olarak atanması, görev süresinin uzatılması ve görevine son verilmesi işlemlerinin tümünün 2547 sayılı Yasanın 33. maddesine göre yapıldığı, doktora eğitimi bittikten sonra da, görev süresinin iki kez uzatıldığı, yerel mahkemece yanlış yasa maddesine dayanılarak karar verildiği, bölüm başkanının hakkındaki görüşlerinin hiçbir somut olaya dayanmadığı, bilimsel yeterliliğini doçentlik ünvanını alarak kanıtladığı öne sürülerek 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti: Mahkeme kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Y.K.`nın Düşüncesi: Temyiz isteminin kabulü ve mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Y.I.`nın Düşüncesi: Dava; ... Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinde araştırma görevlisi olarak çalışan davacının, görev süresi uzatılmayarak ilişiğinin kesilmesine ilişkin işlemin iptali isteğiyle açılmıştır.
İdare mahkemesince; olayda 2547 sayılı Yasanın 33 ve 50/d maddesine aykırılık bulunmadığı ve görev süresinin uzatılmaması için yeterli nedenlerin mevcut olduğu sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir. 2547 sayılı Yasanın 33. maddesinde, araştırma görevlilerinin yükseköğretim kurumlarında yapılan araştırma inceleme ve deneylerde yardımcı olan ve diğer işleri yapan öğretim yardımcısı olduğu, en çok üç yıl süre ile atanacakları, süre sonunda görevlerinin kendiliğinden sona ereceği, bunların daha sonra aynı usulle yeniden atanabilecekleri belirtilmiştir.
Aynı yasanın 50/d maddesinde ise, lisansüstü öğretim yapan öğrencilerin, burslardan yararlanabileceği gibi her defasında bir yıl için olmak üzere öğretim yardımcılığı kadrolarından birine de atanabilecekleri hükme bağlanmıştır.
Her iki maddeye göre araştırma görevliliğine yapılan atamanın amacı, süresi, atanma yöntemi ve sonuçlari çok farklıdır.
33. maddeye göre yapılan atamalar hizmetin yürütülmesi amacını taşıdığı halde, 50/d maddesine göre yapılan atama ile, burs verilemeyen doktora öğrencilerinin mali yönden desteklenmesi amaçlanmıştır.
Davacının atanması, 33. maddeye göre yapılmış ise, kamu hizmetinin sürekliliği nedeniyle görev süresinin uzatılmaması, ciddi, inandırıcı ve hizmetle ilgili nedenlere dayanmalıdır. 50. maddeye göre yapılan atamalarda ise doktoranın bitimi ile amaç gerçekleşmiş olmaktadır.
Bu bakımdan davacının atama usulü büyük önem taşımaktadır. Tarafların bu konudaki iddiaları tamamıyla çelişkilidir. İdare atamanın davacıyı doktora öğreniminde desteklemek için yapıldığı, atama ve uzatmalarda 33. maddenin onaya yazılıp 50. maddeden söz edilmemesinin esası etkilemediği, üç yıllık süre ile atanmasının ise, kadroların o zaman uygun olması nedeniyle davacı lehine olduğu öne sürülmüştür.
Davacı ise, ilan üzerine, sınavları kazanıp normal usulle 33. maddeye göre atandığını ve her defasında aynı yöntemle uzatıldığını ısrarla belirtmektedir.
Mahkemece ilk atama belgeleri ve özlük dosyası incelenip bu konunun açıklığa kavuşturulması, atamanın hangi maddeye göre tahsis edilen kadroya yapıldığının tesbiti gerekirken, idarenin savunmasına dayanılarak eksik inceleme ile hüküm kurulmuştur.
Gerçekten atama 33. maddeye göre yapılmış ise, ileri sürülen ve hiçbir somut kanıt ve belgeye dayanmayan nedenler işlem tesisi için yeterli değildir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Türk milleti adına hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü: Uyuşmazlık, araştırma görevlisi olan davacının görevine son verilmesine ilişkin işlemden doğmuştur.
2547 sayılı Yükseköğretim Yasasının 33. maddesinde, araştırma görevlilerinin ilgili anabilim veya anasanat dalı başkanlarının önerisi, bölüm başkanı, dekan, enstitü, yüksekokul veya konservatuvar müdürünün olumlu görüşü üzerine rektörün onayı ile araştırma görevlisi kadrolarına en çok üç yıl süre ile atanacakları, atanma süresi sonunda görevlerinin kendiliğinden sona ereceği belirtilmiş, 50. maddesinin ( d ) bendinde de, lisansüstü öğretim yapan öğrencilerin, kendilerine tahsis edilebilecek burslardan yararlanabilecekleri gibi, her defasında bir yıl için olmak üzere öğretim yardımcılığı kadrolarından birine atanabilecekleri kuralına yer verilmiştir.
Yasanın iki maddesinde, araştırma görevliliği kadrosuna atanma süreleri farklı belirlenmiştir.
Öte yandan, Yasanın 80. maddesinin ( d ) bendine göre yapılan atamalarla, lisansüstü eğitim yapan öğrencilerin, bu eğitimleri süresince maddi olarak desteklenmeleri amaçlanmakta, ancak, 33. maddede, bu yoruma olanak veren bir kural yer almamaktadır.
Dosya içeriğinden, davacının 24.6.1985 günü davalı idarede araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladığı, 30.1.1989 günü bilim doktora ünvanı aldığı, doçentlik sınavına hazırlandığı sırada dava konusu işlemle araştırma görevliliğinin 27.7.1992 günü sona erdiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
Görüldüğü üzere, davacı doktora öğrenimi süresince ve doktora derecesini aldıktan sonra da araştırma görevlisi kadrosunda görev yapmıştır.
Nitekim davacı tarafından, 1985 yılında, Yasanın 33. maddesine göre 3 yıl süre ile atandığı, üç yılın bitiminden sonra birer yıl süre ile sözleşmelerinin yenilendiği, doktora eğitimini tamamladıktan sonra da, iki kez görev süresinin uzatıldığı öne sürülmektedir,
Esasen davacının atama onaylarında 2547 sayılı Yasanın 33. maddesi uyarınca atandığının belirtildiği, davalı idarece de kabul edilmekte, ancak bu atamaların dayanağının Yasanın 50/d maddesi olduğu savunulmaktadır.
Bu durumda, davacının araştırma görevlisi kadrosuna 2547 sayılı Yasanın 33. maddesi uyarınca atanması, doktora eğitimini tamamladıktan sonra görevine son verilmemesi ve görev süresinin her defasında, yine aynı madde uyarınca uzatılmış olması karşısında, idare mahkemesince davacının doktora eğitimine devam etmesi nedeniyle atamasının yenilendiği ve atamanın 2547 sayılı Yasanın 50/d maddesi uyarınca yapıldığı gerekçesiyle davanın reddedilmesinde mevzuata ve hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle Ankara 2. İdare Mahkemesi kararının BOZULMASINA ve dosyanın anılanmahkemeye gönderilmesine 7.2.1995 gününde oyçokluğu ile karar verildi. AZLIK OYU
Araştırma görevliliği kadrolarına, lisansüstü eğitim yapan kişilerin bu eğitimleri süresince atanmaları gerekmektedir. Lisansüstü eğitimini tamamlayan öğrencilerin bu kadrolardaki görev sürelerinin uzatılması zorunluluğu yoktur. Eğitimini tamamlayanlara bu kadroların tekrar verilmesi ile daha sonra gelen ve aynı eğitimi yapmak isteyen öğrencilerin bu kadrolardan yararlanma olanakları ortadan kaldırılmaktadır. Oysa yasa ile bir kişinin uzun yıllar öğretim yardımcılığı kadrolarında kalması değil, çok sayıda öğrencinin, bu olanaktan yararlanarak yükseklisans eğitimini sürdürmesi amaçlanmaktadır.
Bu nedenle, doktora eğitimini tamamlamış olan davacının, araştırma görevliliğine son verilmesi yasa gereği olduğundan davanın reddine ilişkin mahkeme kararının onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.
kazancı