Mesajı Okuyun
Old 12-06-2019, 13:01   #3
hukukçu306

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
1. Ceza Dairesi

Y A R G I T A Y İ L A M I (KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİ)

Esas No : 2012/1266
Karar No : 2012/3211
Tebliğname No : YE - 2012/34755

Kasten İnsan Öldürmek suçundan şüpheli Sertan Ünal hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 22/11/2011 tarihli ve 2009/62497 soruşturma, 2011/43916 esas, 2011/1998 sayılı iddianamenin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun’un 170. maddesine uygun bulunmadığından bahisle aynı Kanun’un 174. maddesi gereğince iadesine dair Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 01/12/2011 tarihli ve 2011/200 iddianame değerlendirme sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/12/2011 tarihli ve 2011/926 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, öldürüldüğü iddia edilen Alaattin Özdemir’in kaybolduğu, uzun süre kendisinden haber alınamadığı, ancak öldüğüne ilişkin somut sabit deliller ortaya konulmadığı gerekçesiyle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de, maktulün kaybolduğu 02/05/2009 tarihinden üç gün sonra bilgi sahibi olarak ifadesine başvurulan şüphelinin, maktulü 5 yıldır tanıdığını, mali müşavir olarak çalıştığını, zaman zaman maktulün iş yerine gelip gittiğini, 02/05/2009 tarihinde de saat 11.30 ile 12.00 arasında iş yerine geldiğini, aralarında hiçbir zaman para alışveriş olmadığını, kendisinin maktulün kredi kartından para çekmediğini beyan ettiği, ancak soruşturmanın genişletilmesi üzerine, bu kez şüpheli sıfatıyla verdiği 06/01/2010 tarihli ifadesinde, ekonomik kriz sebebiyle maktulün kendisine destek çıktığını, aralarında çek, senet alıp verdiklerini, maktulün kaybolmasından yaklaşık 1 ay önce kendisine kredi kartını verdiğini, bu kredi kartından 2.000,00 TL. çektiğini, 02/05/2009 tarihinde maktulün 10.30 civarında bürosuna geldiğini ve 14.30 gibi ayrıldığını, kendisinin de 15.00 civarında iş yerinden ayrıldığını ve 17.00 sıralarında Sincan'a kayınbabasının evine gittiğini ve geceyi orada geçirdiğini, şirket adına Doblo marka bir araçları olduğunu, olay günü başka bir araç kiralamadığını ve Ankara dışına, köy veya ilçelerine gitmediğini beyan ettiği, ancak savcılık tarafından şüphelinin kullanmakta olduğu cep telefonlarının olay günü hangi baz istasyonlarından


sinyal verdiğine ilişkin tespit yaptırılması üzerine elde edilen delillere göre, şüphelinin olayın olduğu 02/05/2009 tarihinde Aşıkoğlu Rent A Car isimli bir firmadan kapalı kasa bir kamyoneti kiraladığı, aracın üzerinde takılı bulunan GPRS cihazının sinyal bilgilerine göre, saat 17.17'den yaklaşık 19.00'a kadar Ankara içerisinde bazı adreslere uğradığı, bu saatten sonra da, Sincan İlçesi Çiçektepe mevkii üzerinden Yapracık mevkiine geldiği, bilahare saat: 20.28'de Yenipeçenek Köyü mevkiinde sinyal verdiği ve 21.50'den sonrada Sincan adresinden sinyal verdiği, bu deliller üzerine şüphelinin 24/05/2011 tarihinde gözaltına alındığı ve ifade alınmak üzere Avukat beklendiği sırada, görevli polis memurlarına maktulle olay günü tartıştıklarını, kendisine hakaret etmesi üzerine öldürdüğünü, cesedi kiraladığı bir araçla Sincan Çiçektepe mevkiinde bir tarlaya bıraktığını söylediği, ancak kollukta, savcılıkta ve sorgu esnasında müdafii huzurunda alınan ifadelerinde susma hakkını kullandığı için beyanının tespit edilemediği, şüphelinin bahsettiği bölgede yapılan aramalarda, bölgenin TOKİ konut alanı olduğu ve asfalt çalışmaları yapıldığı, cesede dair her hangi ize rastlanılmadığı nazara alındığında, mevcut delillerin kamu davası açılması için yeterli olduğu, mahkemesince iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında toplanacak diğer deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş olmakla, dosya Dairemize gönderilmekle okundu;
Gereği konuşulup düşünüldü.

TÜRK MİLLETİ ADINA

OLAY:
Şüpheli Sertan Ünal, resmiyette yengesi Seyhan adına kayıtlı ancak fiilen ağabeyi Sıtkı Ünal’a ait olan sigorta üzerine faaliyet gösteren iş yerinde çalışmaktadır.
Kayıp kişi olan Alaattin Özdemir ise önce bir büroda muhasebecilik yapmakta iken Sıtkı Ünal ile tanışmış, arkadaş olmuşlar, kendisi emekli olduktan sonra da bürosu olmadan muhasebecilik faaliyetlerine devam ettiği için sık sık Sıtkı’nın bürosuna gidip gelmektedir. Alaattin bu büroya gidip gelirken, şüpheli Sertan Ünal ile tanışmıştır. Sıtkı mali sıkıntıya düştüğünde, Alaattin Özdemir’in kredi kartından para çekip, daha sonra ödemektedir. Sıtkı’nın beyanına göre, bu gibi durumlarda Sıtkı, ona teminat senedi de vermiştir. Aralarında hiçbir anlaşmazlık yoktur.
.../...

En son 02/05/2009 Cumartesi günü, kayıp kişi Alaattin Özdemir adı geçen büroya gelmiştir. Büroda şüpheli Sertan Ünal vardır. Onunla birkaç saat konuşmuşlar, Sertan’ın beyanına göre, önce Alaattin Özdemir bürodan ayrılmış, daha sonra da şüpheli Sertan büroyu kapatmıştır.
Olay tarihinde (en son görüldüğü tarih), Alaattin’in eşi Vesile Malatya’da dır. Evde kızı Figen bulunmaktadır. O gece Alaattin eve gelmeyince kızı Figen, gidebileceği adreslerden babası Alaattin’i sormuş, bize gelmedi yanıtını alınca 03/05/2009’da polise başvurmuş, “çalıştığı iş yerinden (şüphelinin çalıştığı yer) de sordum, saat: 14.00 sularında işten çıkmış, bir daha gören olmamış. Babamın hayatından endişe duymaktayım” demiştir.
Derhal Ankara’ya dönen eşi Vesile Özdemir polise verdiği 04/05/2009 günlü ifadede; “03/05/2009’da kızım Figen babası Alaattin Özdemir’in kaybolduğunu bildirmişti. Daha önce 26/04/2009 günü eşim Alaattin Özdemir bana arkadaşı Sıtkı’ya (şüpheli Sertan’ın ağabeyi) 20.000.TL kredi çekerek verdiğini, karşılığında bu şahıstan senet aldığını, başına bir şey gelirse bilgimin olmasını söylemişti. Eşim kaybolduktan sonra Sıtkı’ya telefon ettim, eşimin nerede olduğunu bilip bilmediğini sordum, kaçamak cevaplar verdi, daha önce arayan kızım Figen’e de kaçamak cevaplar vermiş. Alaattin’in hayatından endişe duymaktayım. Söz konusu senet ve borçtan dolayı Sıtkı tarafından alıkonulduğunu ya da kaçırıldığını düşünmekteyim. Ayrıca ismini bilmediğim Sıtkı’nın kardeşinden (şüpheli Sertan) de konu hakkında bilgisine başvurulmasını istiyorum” demiştir.
Polis tarafından bilgi sahibi sıfatıyla ifadelerine başvurulan (şüpheli) Sertan Ünal 05/05/2009’da “Alaattin Özdemir’i beş yıldır tanımaktayım. Mali Müşavir olarak çalışır, zaman zaman işyerime gelir gider, işlerinin bir kısmını büromda hallederdi. Abim Sıtkı Ünal ile araları iyi idi. Karşılıklı borç alıp vermeleri oldu. Alaattin Özdemir 02/05/2009 günü saat: 11.30-12.00 arası işyerime geldi. Her zamanki gibi çay kahve içtik, internette birkaç saat oyalandı. Saat:14.30’da haftaya görüşürüz diyerek gitti. Çıkarken de Kenan Beyin (Kenan Kaplan) yanına gideceğini söyledi. Kenan da, Alaattin’in arkadaşıdır. Bir daha kendisini hiç görmedim. Benim bu şahısla aramda para alış verişi olmadı. Kredi kartından para çekilmesi olayını ilk kez burada sizden öğrenmekteyim..” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Kenan KAPLAN, 06/05/2009’da ifade sahibi sıfatıyla poliste; “mali müşavirlik yapıyorum. Alaattin Özdemir’i 16 yıldan buyana tanımaktayım. O da mali müşavirdir. Kendisi en son 02/05/2009 günü saat: 14.30’da iş yerime geldi. Birlikte çay içtik, fazla oturmadı. Ayrıldı. Aynı günün gecesi Sıtkı Ünal
.../...

beni arayarak Alaattin Özdemir’in yanımda olup olmadığını sorunca, öğleden sonra yanıma geldiğini, bir daha görmediğimi söyledim. Bu konuşmadan sonra, durmadan Alaattin’i telefonla aradı isem de ulaşamadım” demiştir.
Enver Özdemir’in eski ortağı ve arkadaşı olan mali müşavir Ali Karaoğlu’nun da yanına sık sık gitmekte olduğundan 05/05/2009 günü saat:19.25’de polise verdiği ifade de; 02/05/2009 günü saat:24.00’de Sıtkı Ünal beni arayarak “Alaattin Özdemir’in kızı Figen beni arayarak, babasından haber alamadıklarını söyledi, hatta bir başka arkadaşının Kenan Kaplan’ın telefonunu istedi” bende verdim. 04/05/2005 pazartesi günü bu durumu yanımda çalışan Nazife Dalga’ya anlattım; o da bana ben 03/05/2009 günü gündüz vakti Alaattin Abi’yi Necati Bey caddesinde yanında genç yaşlarda, uzun saçlı, saçları bağlı olan bir erkek şahısla gördüm, birbirimizi görmemize rağmen beni görmezlikten gelerek yüzünü çevirip yoluna devam etti diye anlattı demesi üzerine,
05/05/2009 günü saat:19.50’de Nazife Dalga’nın bilgi sahibi sıfatıyla ifadesine başvurulmuş:
Nazife Dalga: “Beş aydır Ali Karaoğlu’nun yanında çalışmaktayım. 04/05/2009’da, işyerimdeki arkadaşlar, zaman zaman büroya gelip giden Alaattin Özdemir’den 02/05/2009 tarihinden bu yana haber alınamadığını, kayıp olduğunu söylediler. Bende patronum olan Ali Karaoğlu’ya Alaattin Özdemir’i 03/05/2009 günü saat: 16.30 sıralarında Necati Bey Caddesinde trafik ışıklarında karşıdan karşıya geçtiği sırada yanında 30 yaşlarında, uzun kıvırcık saçlı, saçları bağlı, şişman bir erkek şahısla yan yana giderken gördüğümü, Alaattin Özdemir’in yanında bulunan şahısla mesleki konularda konuştuğunu duydum, onunla göz göze geldik, Alaattin abi beni tanımasına rağmen, yüzünü çevirdi, benimle konuşmadan oradan ayrıldığını söyledim” demiştir.
Sıtkı Ünal’da özetle; Benim Alaattin Özdemir’le aramızda para ilişkisi oldu. İşlerim bozulunca, benim adıma kredi çekti. Bende ona senet verdim. Daha önce aldıklarımı kapatmıştım. En son benim için 20.000.TL kredi kullandı. Ödemeye başlamıştım. Ona 19.500.TL borcum kaldı. 02/05/2009 günü büro da değildim. Daha önceden kaza geçiren otomun işlerini takip için sanayi sitesine gitmiştim, kızı Figen beni arayarak babasının eve gelmediğini söyleyince, ben de müşterek dostlarımız olan Ali Karaoğlu’nu arayıp, Alaattin’i sordum. Görmediğini söyledi, ondan Kenan Kaplan’ın telefonunu alıp, Kenan’ı aradım. 02/05/2009 günü saat: 14.30 sularında geldiğini, çay içip gittiğini söyledi. Başka bir bilgim yoktur demiştir.
.../...


Kayıp kişi olan Alaattin’in kızı, babasının bilgisayarını polise teslim etmiş, ayrıca olaydan 1 ay kadar önce babasının kredi kartlarından, onun haberi olmadan para çekildiğini, bu nedenle, babası Alaattin’in konunun araştırılması için Ankara C.Başsavcılığına şikayetçi olduğunu söyleyince, soruşturma bu yönden genişletilmiştir.
Celp edilen Ankara C.Başsavcılığı (Bilişim Suçları Bürosu) nun 2009/56442 sayılı soruşturma evrakından, kayıp kişi olan Enver Özdemir’in, kaybolma tarihi olan 02/05/2009 dan önce, 20/04/2009 tarihinde, Ankara C.Başsavcılığına şikayet dilekçesi verdiği, aynı gün C.Savcısı tarafından müşteki sıfatıyla ifadesine başvurulduğu ifadesinde; “Yapı Kredi Bankası tarafından verilme (…………..) nolu kredi kartından 06/04/2009 tarihi ile 08/04/2009 tarihleri arasında farklı zamanlarda ve tutarlarda toplam 6000.TL civarında para çekilmiştir. Bu harcamaları ben yapmadım. Kimin yaptığını ve ne şekilde yapıldığını da bilmiyorum, kamera kayıtlarının incelenmesi durumunda bu kişiler tespit edilebilir. Şikayetçiyim” dediği anlaşılmış, kayıp olayından sonra, yapılan araştırmalarda, İş Bankası Dışkapı Şubesi ATM’sinden 07/04/2009 günü saat:03.30 sıralarında 2000.TL çekildiği anlaşılınca kamera kayıtları 18/01/2011’de, Enver’in kaybolduğu gün şüpheli Sertan Ünal’a oto kiralayan İdris Gündeyerli’ye gösterilmiş, bu kişi de ATM’den para çeken kişinin Sertan Ünal olduğunu teşhis ettiğini söylemiştir.
Şu ana kadar Alaattin Özdemir’in cesedine ulaşılamadığı gibi, sağ olup olmadığı da bilinmemektedir.
GEREKÇE:
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre olay açıklandıktan sonra, kamu ile ilgili yasa maddelerine gelince;
CMK.nun 170/2.maddesinde;
“ Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda YETERLİ ŞÜPHE oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler.”
CMK.nun 170/3.maddesinde;
“ Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede:
a- Şüphelinin kimliği,
b- Müdafii,
c- Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
d- ….
e- …..
f- Şikayette bulunan kişinin kimliği,
g- …
.../...

h- Yüklenen su ve uygulanması gereken kanun maddeleri.
i- …
j- Suçun delilleri
k- …..
gösterilir.
CMK.nun 174.maddesinde;
1-a) 170 inci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b-) Suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan bir delil toplanmadan düzenlenen…
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
2- “Suçun hukuki nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez” denilmektedir.
Ankara Ağır Ceza 4.Mahkemesi 01/12/2011 gün ve iddianame değerlendirme no 2011/200 sayılı kararında:
“…Soruşturma dosyasında Alaattin Özdemir’in kaybolduğu, uzun süre kendisinden haber alınamadığı belirtilmiş ise de öldüğüne ilişkin somut, sabit deliller ortaya konamamıştır. Bu hali ile karar vermek hüküm kurmak mümkün değildir. İddianame CMK.nun 170/2,3,5.maddelerinde yazılı unsurları taşımadığı” gerekçesi ile CMK.nun 174.maddesi gereğince iddianamenin İADESİNE karar verilmiştir.
İnsan öldürme suçlarında, ceset en önemli delil olmakla birlikte, istisna da olsa bazı durumlarda, ceset bulunamamış olsa bile, diğer yan delillerle kişinin öldüğü kesinlik kazanmışsa, ceset bulunmasa da, failin öldürme eylemini gerçekleştirdiği anlaşılırsa, dava da açılabilir, eylemi gerçekleştirdiği anlaşılırsa mahkumiyet kararı da verilebilir.
Ancak olayımızda kayıp kişi olan Alaattin Özdemir’in öldüğü ya da öldürüldüğüne dair yeterli şüphe bulunmamaktadır. Örneğin, kayıp kişinin en son şüphelinin yanından değil, tanıklardan Kenan Kaplan’ın yanından ayrıldığı anlaşılmaktadır.
Yine, tanık Nazife Dalga, Alaattin Özdemir’in kayıp olduğu iddia edilen gün olan 02/05/2009 Cumartesi gününden bir gün sonra 03/05/2009’da saat: 16.30’da Necati Bey Caddesinde onu gördüğünü söylemektedir.
Bu durum karşısında, kayıp kişinin cesedinin bulunması ya da onun öldürüldüğüne ilişkin başkaca yan deliller bulunması ondan sonra dava açılması gerekir.
Mevcut durum itibarı ile CMK.nun 170/1-b maddesinde yazılı olan “suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan
.../...

düzenlenen” iddianamenin iadesinde ve bu karara itiraz üzerine verilen Ankara Ağır Ceza 5 inci Mahkemesinin 2011/926 değişik iş sayılı kararında hukuka aykırı bir husus görülmemiş olmakla;
HÜKÜM:
Yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda;
1-) Ankara Ağır Ceza 5.Mahkemesinin 03/02/2011 gün ve 2011/926 değişik iş sayılı kararının, CMK.nun 309.maddesi gereğince kaldırılması talebini içeren Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13/02/2012 gün ve 2012/34755 sayılı isteminin REDDİNE,
2-) Dava evrakının mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda isteme aykırı olarak 24/04/2012 gününde oybirliği ile karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
M.Yalçın Ş.İste M.N.Öztürk M.Özdemir Y.Z.Arıcan


Başkan
Mehmet Yalçın