Mesajı Okuyun
Old 26-02-2007, 23:54   #65
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Admin
Sayın Av.Ömer KAVİLİ,

Önerdiğim yöntemi yukarıda belirttim. Siz burada emniyet mensubu arkadaşlara dilediğiniz kadar "suçlu" terimi üzerinde hukuk dersi verebilirsiniz. Ancak onların bu terimi kullanırken kastettikleri olguyu görmezden gelirseniz, bugün benim yatak odamda yakalanan hırsız, yarın gece sizin yatak odanızı ziyaret eder.

Hukuki terimler elbette önemlidir ve suçlu terimiyle ilgili görüşlerimi yukarıdaki mesajımın ikinci paragrafında zaten ifade ettim. Ancak siz benim üçüncü, dördüncü ve beşinci paragraflarda altını çizdiğim konularda bir görüş sunmadınız ki, benim kastettiğim de bu olayın özünün ... suç işlerken yakalanan kişilerin hukuk sistemi vasıtasıyla ne derece etkili olarak suçtan uzak tutulduğudur.

Suçlu terimi tartışmasını ceza hukuku kitaplarında sayfalarca yapabilirsiniz. Ancak toplum sizin bu tartışmalarınızla değil, evlere gece giren hırsızların durdurulması ile ilgilidir. Siz hukukçular olarak bunun çaresini bulamaz ve kavramsal tartışmalara takılıp kalırsanız, toplumda işlenen suçlarla ilgili hukuk camiası olarak bir özeleştiri yapmanızın da zamanı gelmiş demektir.

Sizin deyişinizle "Polis kendi alt kültürünü ve bakış açısını değiştirmelidir.". Çok doğru! Ama bir yandan da aynı değişimi ve özeleştiriyi hukukçular yapmalıdır. Polise haddini bildirip, "senin görevin yakalamak, ondan sonrası benim işim, sen kenara çekil" demek güzel ve hukuka uygun. Ancak ondan sonra siz "işinizi" iyi yapamıyor ve
Alıntı:
*
önünüze gelen kişiyle ilgili gerekli yasal tedbirleri alamıyor, etkili cezalar veremiyor, bu kişileri suç işlemekten alıkoyamıyorsanız, sizin de emniyet teşkilatının (+vatandaşın) eleştirilerine bir hukukçu olarak katlanma yükümlülüğünüz vardır diye düşünüyorum.
Sayın "admin",
Hukukun terimi olarak ilk anda yakalanan kişiye "suçlu" yerine ŞÜPHELİ denilmesi anlayışımı değiştirecek bir eleştiriyle karşılaşmadığımdan, ŞÜPHELİ denilmesinde direniyorum.

Bilimsel düşünüş ve tartışma yönteminde "şahsiyat" yapmak yanlış olup, kişisel adalet diyebileceğimiz "empati" kavramıyla vicdanlı olmayı isterken kullanılabilir. Hukuk biliminde yöntem, olguların bilimsel temellerle ele alınması ve ortaya çıkan, ne kadar çarpıcı veya sarsıcı olursa olsun, SONUÇ olarak kabul edilmesinden geçmektedir.
Bu çerçevede tartışma konumuzu ele alırsak:
Araştırma aşamasında yakalanan kişiye şüpheli terimi yerine polis alt kültürünün 'suçlu' diye adlandırması hukuka aykırıdır. Burada hangi terim kullanılırsa kullanılsın, o kişinin ertesi gün başka suç eylemlerini yapmasını ne sağlar, ne de suç eylemlerinden uzak tutmaya yarar. Örneğin polisin 'şüpheli' terimi yerine "suçlu" demesi aynı kişiyi suçtan uzak tutma sonucu mu sağlamaktadır ki, terim tartışmasında yanlış olan terimden vazgeçilmesi düşüncesine karşı çıkılsın.

Oysa, terimin doğru ve yerinde kullanılması (ilk yakalanana 'şüpheli' denmesi), (hem polis olarak, hem bu düzenin sürmesinde sorumluluğu olan hukukçular olarak)BİZİM HUKUK BİLİMİNE UYGUN BİR YÖNTEMLE KİŞİLERE YAKLAŞTIĞIMIZI, KİŞİNİN SUÇSUZ OLABİLECEĞİ OLASILIĞINI GÖZETTİĞİMİZİ, İNSAN ÖGESİNE SAYGIYI SÜRDÜRMEKTEN YANA OLDUĞUMUZU gösterecektir.

Çünkü, ceza muhakemesi KİŞİYİ DEĞİL, OLAYI YARGILAR; somut olayın kişi (şüpheli+sanık) ile ilgisi yok ise kişi yine onuruyla toplumda yaşantısını sürdürür.

İlk anda yakalananın Şüpheli yerine Suçlu olarak adlandırılması, KİŞİNİN ONURUNU İLK ANDA EZMEK olabilecektir; çünkü kişi, henüz yargılanmış ve hakkındaki karar kesinleşmiş değil. Kaldı ki, kesinleşmiş mahkeme kararlarının bile maddi gerçeği tam yansıtamadığı durumlara "ADLİ HATA" denildiği de bir gerçektir. Örneğin, "Ümraniye sapığı" başlıklı haberi nedeniyle bir medya grubunun yüklü tutarda giderim ödemesine mahkemece karar verildiği basında yer aldı. O haberin "suçlusu", "herkes bana hala sapıkmışım gibi bakıyor, hayatım alt üst oldu" diye yakınmaktadır. Yani, yakalama değil, sorgulanma, tutuklanma, gerçek yapanın yakalanması nedeniyle serbest bırakılma ve mahkemenin giderim kararı sonucunda, denilebilir ki, bu kişinin çiğnenen onurunu kurtarmakta hukuk düzeni yetersiz kalmıştır.

Konuya dönersek, suç şüphelilerine "maslahata uygun tedbirler almak" İDARENİN-YÖNETİMİN görevi, alınan önlemlere aykırılığın somut olay yargılamasını yapmak ise YARGININ ÖDEVİDİR. Hiç kimse Yargı gücünün polisleşmesini, suç olayını önlemesini beklememelidir.

Hukukçu olarak bir parçası olduğumuz Yargı kurumunun olay önleme ödevi olmadığına göre
Alıntı:
*
Alıntı:
...Ancak ondan sonra siz "işinizi" iyi yapamıyor ve önünüze gelen kişiyle ilgili gerekli yasal tedbirleri alamıyor, etkili cezalar veremiyor, bu kişileri suç işlemekten alıkoyamıyorsanız, sizin de emniyet teşkilatının (+vatandaşın) eleştirilerine bir hukukçu olarak...
bu yönde bir eleştiri tek başına düzenin hukukçusuna yöneltilemez; bu düzenin Yönetim görevlileri bu eleştirileri üstlenmelidir.

Saygılarımla.

Ömer KAVİLİ
Hukukçu

" Hak, huk, hukuk; gak, guk, guguk !!! "