Mesajı Okuyun
Old 20-04-2007, 08:48   #4
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

O zaman komşuluk hukukuna göre ilerlemeniz gerekir. Aşağıda bir örnek karar var. Bu arada, kanuna itibar gösterilmeyeceğini düşünüp bunu kabul edivermeniz değerlendirmemi bağışlayın ama, pek de uygun olmamış. Mücadele ve ısrar bu tür durumlarda önemlidir.


Saygılar.


T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/13785

K. 2003/7489

T. 10.6.2003

• MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI ( Bina Tadilatı Sırasında Gereksiz yere Ağır İş Makinaları Kullanılması İle Oluşan Gürültü ve Sarsıntıdan Doğan Zararın Tazmini Talebi )

• KİŞİLİK DEĞERLERİNE SALDIRI ( Kişinin Kişilik Haklarının Teori ve Yargısal Kararlarda Kişinin Yaşamı ve Sağlığı ile Vücut ve Ruh Bütünlüğü Olarak Öngörülmüş Olması )

• KİŞİLİK HAKLARININ KORUNMASI ( Komşuluk Hukukuna Aykırı Olarak Komşunun Hoş Karşılayıp Katlanacağı Sınırı Aşan Davaranışların Hukuken Korunmayacağının Açık Olması )

• KOMŞULUK HAKLARININ İHLALİ ( Komşuluk Hukukuna Aykırı Olarak Komşunun Hoş Karşılayıp Katlanacağı Sınırı Aşan Davaranışların Hukuken Korunmayacağının Açık Olması )

• BİNANIN KONUMU ( Sessizliği ve Sakinliği Nedeniyle Tercih Edilen Bir Yerde Tüm Yaz Boyunca Aşırı Gürültü ve Sarsıntının Olması Kişinin Ruh ve Sinir Sağlığını Olumsuz Etkileyeceğinin Gözetilmesi )

• EKSİK BİLİRKİŞİ RAPORUNA DAYANILMASI ( Yerel Mahkemenin Maddi Zararın Kapsamını Yeterince Belirleyememiş Olan Bilirkişi Raporuna Dayalı Olarak Karar Vermesinin Hukuka Aykırı Olması )

4721/m.737,738


ÖZET : Her üzüntü veren olay manevi tazminatı isteme hakkını kazandırmaz. Bunun için, kişilik değerlerinin saldırıya uğramış olması gerekir. Kişilik değerleri, kişinin kişilik haklarını oluşturup, bu hakların, yazılı hukukta bir tanımı yapılmamış olmakla birlikte, teori ve yargısal kararlardaki tanıma göre, kişinin yaşamı, sağlığı, vücut ve ruh bütünlüğü ile toplum içindeki yerini sağlayan ve koruyan haklar olduğu söylenebilir. Yine bu haklar fiziki, duygusal ve sosyal kişilik değerlerinden oluşurlar. İşte kişi, bu değerlerin oluşumu ve korunmasının var olduğu durumlarda yaşamı bir anlam ve değer kazanabilir. Bu bakımdan kişiye ait olan bu değerlerin korunmasında zorunluluk vardır.MK. m. 737 ve 738 ), taşınmazın kullanma biçim ve amacı ile yerel geleneklerin öngördüğü sınırlar içinde kalan davranışları, komşunun hoş karşılayıp katlanacağı bu sınırı aşan davranışların ise hukuken korunamayacağı belirtilmiştir.Olayda davalının bu sınırları aştığı açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumun, davacıya davalının davranışını önleme hakkını tanıdığı açıktır.
Taraflara ait binaların İstanbul Boğazı kenarında oluşuda gözetildiğinde, sessizliği ve sakinliği nedeniyle tercih edilen böyle bir yerde tüm yaz boyunca aşırı gürültü ve sarsıntılardan davacıların rahatsızlık ve sıkıntı duydukları anlaşılmaktadır.Bunun sonucu olarak da davacının kişilik değerleri içinde yer alması gereken ruh bütünlüğü de bozulmuş olacağı için kişilik haklarına zarar verildiği kabul edilmeli davacılar için uygun bir miktarda manevi tazminata hükmedilmelidir.Diğer taraftan maddi tazminat yönünden mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporuda eksik olarak düzenlenmiştir.
DAVA : Davacılar Levent T. ve diğerleri vekili Avukat Orhan Özacun tarafından, davalı Aydan Ş. aleyhine 8/7/1998 ve 19/2/1999 gününde verilen dilekçeler ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 11/7/2002 günlü kararın Yargıtay'da duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 10/6/2003 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat Orhan Özacun geldi, karşı taraftan davalı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR : Davacılar, davalıya ait komşu taşınmazdaki bina tadilatı sırasında gereksiz yere ve uzun süre ağır iş makineleri kullanılmasının yarattığı gürültü ve sarsıntılardan kaynaklanan zararlar ve duyulan rahatsızlıklar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemişlerdir. Mahkemece maddi tazminat isteği kısmen kabul edilmiş ve diğer yönlerin komşuluk hukuku içinde katlanılması gereken hususlar olduğu gerekçesiyle manevi tazminat isteği reddedilmiştir.
Yukarıya özeti alınan davacının iddiasından da anlaşılacağı üzere, davacı kişilik haklarının saldırıya uğradığını belirterek manevi tazminat istemiştir. Manevi bir zararın doğması için kişinin, kişilik değerlerinin saldırıya uğraması gerekmektedir. Kişilik değerleri, kişinin kişilik haklarını oluşturup, bu hakların, yazılı hukukta bir tanımı yapılmamış olmakla birlikte, teori ve yargısal kararlardaki tanıma göre, kişinin yaşamı, sağlığı, vücut ve ruh bütünlüğü ile toplum içindeki yerini sağlayan ve koruyan haklar olduğu söylenebilir. Yine bu haklar fiziki, duygusal ve sosyal kişilik değerlerinden oluşurlar. İşte kişi, bu değerlerin oluşumu ve korunmasının var olduğu durumlarda yaşamı bir anlam ve değer kazanabilir. Bu bakımdan kişiye ait olan bu değerlerin korunmasında zorunluluk vardır.
Bir kimsenin, her üzüntü duyduğu bir olay ve olgu karşısında, manevi tazminat isteme hakkı doğmamış olabilir. Diğer bir anlatımla, her üzüntü veren olay manevi tazminatı isteme hakkını kazandırmaz. Bunun için, kişilik değerlerinin saldırıya uğramış olması gerekir.
Sorun, davalının kendisine ait bulunan evin onarım ve tamiratını yaptırması nedeniyle, meydana gelen gürültü ve çalışmalar sonucu, davacının kişilik değerlerinin saldırıya uğramış olup-olmadığıdır. Kural olarak, evin tamiri sonucu, yakın komşularında rahatsız olacağı doğaldır. Bu bakımdan MK.nun 661. maddesinde ( yeni MK. m. 737 ve 738 ), taşınmazın kullanma biçim ve amacı ile yerel geleneklerin öngördüğü sınırlar içinde kalan davranışları, komşunun hoş karşılayıp katlanacağı bu sınırı aşan davranışların ise hukuken korunamayacağı belirtilmiştir. Yine aynı madde de, kullanmanın taşkın olmaması da öngörülmüştür. Olayda davalının bu sınırları aştığı açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumun, davacıya davalının davranışını önleme hakkını tanıdığı açıktır. Bunun yanında, davacı manevi tazminat da isteyebilecekmidir.
Dosya içindeki kanıtlara göre, davalının tüm yaz sezonu boyunca gürültü kontrol yönetmeliğinde ön görülen sınırların üzerinde ses çıkaran ve davacılar binası ile içinde eşyalarda dahi hissedilen ölçüde sarsıntılar yaratan iş makineleri ile çalışmalar yapıldığı anlaşılmaktadır. Taraflara ait binaların İstanbul Boğazı kenarında oluşuda gözetildiğinde, sessizliği ve sakinliği nedeniyle tercih edilen böyle bir yerde tüm yaz boyunca aşırı gürültü ve sarsıntılardan davacıların rahatsızlık ve sıkıntı duydukları anlaşılmaktadır. İnşaat çalışmalarının çok uzun süre devam ettiği ve adeta hakkın kötüye kullanıldığı görülmüştür. Böylece davacıların oturdukları evdeki huzur ve sükunun bozulduğu, sinir sistemindeki dengenin sarsıldığı kabul edilmelidir. Bunun sonucu olarak da davacının kişilik değerleri içinde yer alması gereken ruh bütünlüğü de bozulmuş olacağı için kişilik haklarına zarar verildiği kabul edilmeli davacılar için uygun bir miktarda manevi tazminata hükmedilmelidir.
Diğer taraftan maddi tazminat yönünden mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalının eyleminin davacılar binasının temel ve taşıyıcı sistemlerine bir zarar verip vermediği açıklanmadığı gibi, binadaki diğer zararlarda denetime elverişli biçimde gösterilmemiştir. Bu nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve temyiz eden davacılar vekili için takdir olunan 275.000.000 lira duruşma avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 10.6.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi. yarx