Mesajı Okuyun
Old 05-03-2008, 16:50   #3
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 1981/11-691
Karar: 1984/137
Karar Tarihi: 22.02.1984

ÖZET: Davacının dava dilekçesine eklediği listede vasıf ve miktarları yazılı zayi eşyalarının kaybolan bagaj içerisinde olduğunun ispatı olanağı davacıya tanındıktan sonra, davalının savunduğu (Beynelmilel Varşova Antlaşması) hükümleri de gözönünde tutularak zarar-ziyanın tespit ve takdiri gerekir. Mahkemece bütün bu yönler gözönünde bulundurulmadan, yazılı şekilde ve eksik tahkikatla davanın reddi isabetsiz ve hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.

(6762 S. K. m. 785, 786, 788)

Dava: Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 3. Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 19.9.1979 gün ve 145-244 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 29.1.1980 gün ve 86-386 sayılı ilamı:

(...Taşıma konusu olan ve davacılar tarafından Ankara'da teslim olmak üzere davalı Hava Yolları Şirketine Almanya'nın (Münih) şerhinde bagaj fişi karşılığı olarak teslim edildiği anlaşılan 3 parça eşyadan birisinin yolda kaybolması nedeniyle davacılara teslim edilmediği hususunda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacılar 27.4.1977 tarihli dilekçe ile davalı işletmeye cins, miktar ve vasıfları bu dilekçede belirtilen eşyalarını aynen veya bedel tutarları olan 18.620 liranın ödenmesi hususunda müracaatta bulunmuşlar ve davalı taşıyıcı da davacıların bu talebi karşısında eşyaları taşıyan uçağın uğradığı muhtelif yerlerde araştırdıklarını, bulunması halinde teslim edeceklerini beyanla birlikte tazmini istenen eşyaların bulunmaması halinde sorumluluklarının sadece (beynelmilel Varşova Antlaşması) ile sınırlı bulunduğunu ve bunun dışında herhangi bir talebe hakları olmadığını savunmuş bulunmaktadırlar. Olayda mahkemece hükme dayanak yapılan TTK.nun 788/1.2. hükmünün uygulanabilmesi için, eşyanın gönderen veya gönderilene teslim edilmiş bulunması ve fakat teslim edilen bu eşyanın taşıma sırasında hasara uğramak suretiyle bir zararın meydana gelmesi gerekir. Halbuki davalı taşıyıcıya Almanya'nın (Münih) şehrinde teslim edilen 3 parça eşyadan bir parçası hiç teslim edilmemiş bulunmamasına göre, eşya sahibi davacıların 8 gün içinde bilirkişi marifetiyle (teslim edilmesi nedeniyle mevcut bulunmayan) zarar-ziyan miktarını tetkik ve muayene ettirmeleri mümkün değildir. Eşya sahibi davacılardan böyle bir şeyi beklemek hayatın olağan akışı ve iddianın mahiyetine aykırı düşer. TTK.nun 788. maddesine göre (dava hakkının düşmesi) için eşyanın gönderen veya gönderilene hasarlı bir şekilde teslim olması gerekir. Halbuki olayımızda üç ayrı ve müstakil bagajdan ikisi teslim edilerek, bir tanesi hiç teslim edilmemiş bulunmaktadır. Kaldı ki, davacılar vekili 8.11.1978 tarihli dilekçesinin 5. bendinde davalının olayda (ağır) kusuru bulunduğunu ileri sürmesine ve davalı taraf vekili de süresi içerisinde HUMK.nun 202. maddesine uygun olarak (tevsii) def'inde de bulunmamış olmasına göre, bu iddianın sübutu halinde TTK.nun 788. son fıkrası hükmünün de mahkemece gözönünde bulundurulması gerekir.

Davalı taşıyıcının sorumluluktan kurtulabilmesi için TTK.nun 781. maddesindeki 3 şarttan birinin gerçekleşmiş olması gerekir. Olayımızda davalı taraf bu yolda herhangi bir savunmada bulunmayarak 22 Mayıs 1978 tarihli dilekçelerinde de açıkça belirttikleri veçhile, istenen maddi tazminatın fahiş ve sorumluluklarının sadece 8.250 liradan ibaret olduğunu ileri sürmüş bulunmaktadır. Bu durumda mahkemece yapılacak iş şudur;

Davacının dava dilekçesine eklediği listede vasıf ve miktarları yazılı zayi eşyalarının kaybolan bagaj içerisinde olduğunun ispatı olanağı davacıya tanındıktan sonra, TTK.nun 785. ve 786. maddeleri hükmü ile davalının savunduğu (Beynelmilel Varşova Antlaşması) hükümleri de gözönünde tutularak zarar-ziyanın tespit ve takdiri gerekir. Davacıların zayi olduğunu iddia ettikleri eşyaların vasıf ve mahiyetleri ile bu eşyaların zayiinden dolayı olayda BK.nun 49. maddesinin unsurları gerçekleştiği taktirde, TTK.nun 1. maddesi hükmünün atfı nedeniyle, BK.nun 49. madesi hükmünün de uygulama olanağı mevcuttur. Mahkemece bütün bu yönler gözönünde bulundurulmadan, TTK.nun 788. maddesi hükmüne yanlış mana verilerek yazılı şekilde ve eksik tahkikatla davanın reddi isabetsiz ve hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir..) gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı BOZULMALIDIR.

Sonuç: Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 22.2.1984 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************