Mesajı Okuyun
Old 15-10-2006, 21:20   #2
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/9447
K. 2002/10473
T. 23.9.2002

• BOŞANMA DAVASINDA YETKİLİ MAHKEME ( Eşlerden Birinin Yerleşim Yeri - İkametgahın Belirlenmesi İçin Fiilen Oturulan Yer Yanında Davacının Sürekli Oturma Amacını Belirlemek Gereği )

• YETKİLİ MAHKEME ( Boşanma Davasında/Eşlerden Birinin Yerleşim Yeri - İkametgahın Belirlenmesi İçin Fiilen Oturulan Yer Yanında Davacının Sürekli Oturma Amacını Belirlemek Gereği )

• EŞLERDEN BİRİNİN YERLEŞİM YERİ ( Boşanma Davasında Yetkili Mahkeme - İkametgahın Belirlenmesi İçin Fiilen Oturulan Yer Yanında Davacının Sürekli Oturma Amacını Belirlemek Gereği )

• YERLEŞİM YERİ ( İkametgahın Belirlenmesi İçin Fiilen Oturulan Yer Yanında Davacının Sürekli Oturma Amacını Belirlemek Gereği - Boşanma Davasında Yetkili Mahkeme )

4721/m. 19, 168, 185/3
1086/m. 9/3
1587/m. 4

ÖZET : Kişinin doğduğu yer, iş yerinin bulunduğu yer kişinin sürekli ilişkisinin bulunduğu yerler olmakla birlikte, ( ikametgah ) yerleşim yerini belirlemeye yeterli olamaz.

İkametgahın belirlenmesi için fiilen oturulan yer yanında davacının sürekli oturma amacını belirlemek gerekir.

Ne 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 168. maddesi gerekçesinde yazılanlar, ne de eşlerin ayrı "ikametgah" yerleşim yeri edinme imkanına sahip olması, kanunda "yerleşim yeri" olarak gösterilen yetkili mahkemenin "oturma yeri" mahkemesi olarak algılanmasına olanak vermemektedir.

DAVA : Taraflar arasındaki ( Boşanma ) davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı kadın 19.3.2002'de bu davayı Çankırı Asliye Hukuk Mahkemesinde açmış, davalının cevap süresi içerisin de yetki itirazında bulunması üzerine, yerel mahkeme, cevapta gösterildiği üzere Antakya Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğunu belirleyerek yetkisizlik kararı vermiştir.

Davacı 4,5 yıldır Çankırı'da oturduğundan söz ederek kararı temyiz etmektedir.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 9/3. maddesinde boşanma davasını inceleme yetkisinin davacının ikametgahı ( yerleşim yeri ) mahkemesine ... ait olduğunu açıklamakta olmasına karşılık 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 168. maddesi yetkili mahkemeyi "eşlerden birinin yerleşim yeri ..." mahkemesi olarak belirlemektedir. Şu halde yetkili mahkemeyi belirlemek için öncelikle eşlerin yerleşim yerinin belirlenmesi gerekmektedir.

4721 sayılı Kanunun 19. maddesi yerleşim yerinin "bir kimsenin sürekli kalmak niyetiyle oturduğu yer" olduğunu açıklamıştır. Şu halde bir yerde bulunmak, bu süre neye ulaşırsa ulaşsın o yerin yerleşim yeri olduğunu kabul etmek için yeterli olamaz. Oturmanın yanında "sürekli kalma amacının da" eklenmesi ve bunun ispatlanması gerekir. Davacı her ne kadar 4,5 yıldır Çankırı'da bulunan ağabeyinin yanına sığındığını ve orada oturduğunu ileri sürmekte ise de, bu onun kocası ile aralarında çıkan ihtilaf sebebiyle ağabeyine sığınmasından kaynaklanmaktadır. Davacının Çankırı'ya yerleşme amacı içinde olduğunu gösteren başkaca bir olgu yoktur. Ne davacının ağabeyinin 14.3.2000 tarihinde 1774 sayılı Kanuna göre muhtara verdiği beyannamede davacının isminin de bulunması, ne de mahalle muhtarının 12.4.2002 günü düzenlediği ikametgah senedi davacının yerleşmek niyetiyle Çankırı'da oturduğunu kabule elverişli değildir. Bu belge 4721 Sayılı Kanunda yer yer gösterilen "oturma yerinin" delili olabilir.

İlmi eserlerde açıklandığı üzere yerleşim yeri ( ikametgah ) bir kişiyi toplum içinde bireyselleştirmeye yarayan öğelerden biridir. Yerleşim yerinin belirlenmesinde Kişinin yaşamında ağırlık merkezini oluşturan iş ve aile ilişkilerinin toplandığı yerin belirlenmesi önem kazanır. Kişinin sürekli de olsa belirli bir yerde olan her ilişkisini, yerleşim yerine delil olarak kabul etmek doğru olmaz. Kişinin doğduğu yer, iş yerinin bulunduğu yer kişinin sürekli ilişkisinin bulunduğu yerler olmakla birlikte, ( ikametgah ) yerleşim yerini belirlemeye yeterli olamaz. ( Prof. Dr. Zevkliler, Medeni Hukuk, 5. bası, sf: 371 ve devamı; Prof. Dr. A. Ataay, Şahısla Hukuk, 1978, sf: 233; Prof. Dr. B. Köprülü, Medeni Hukuk, 1984, sf: 355 ) Şu halde ikametgahın belirlenmesi için fiilen oturulan yer yanında davacının sürekli oturma amacını belirlemek gerekir.

"Evli eşler birlikte yaşamak... zorundadır" ( TMK.185/3 ) Şu halde eşlerin yerleşme amacını birlikte oluşan iradeleri belirler. Nüfus Kanunun 4. maddesi "Her Türk Türkiye'de ikametgahının veya sonradan ikametgah edinmişse edindiği yerin nüfus memurluğuna kendisini yazdırmaya ... mecburdur" emrini taşımaktadır. Şu halde bu kanun emri ile ortaya çıkan durum, kişinin ( ikametgah ) yerleşim yerini tesbit iradesine bir karine oluşturur. Taraflar Antakya'da oturmaya başlamışlardır. Antakya'da nüfus siciline kayıtlıdırlar. Eşlerin birlikte iradesinin Antakya'da sürekli kalma yönünde olduğu bu karine ile sabittir. Aksini kabule elverişli bir delil ortaya konmadıkça bu karineye itibar ile karar oluşturulmalıdır. Ne 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 168. maddesi gerekçesinde yazılanlar, ne de eşlerin ayrı "ikametgah" yerleşim yeri edinme imkanına sahip olması, kanunda "yerleşim yeri" olarak gösterilen yetkili mahkemenin "oturma yeri" mahkemesi olarak algılanmasına olanak vermemektedir. Aksi hal, "yerleşim yeri" ile "oturma yeri" ni aynı anlama indirger ki, bu da Türk Medeni Kanununda, kavram kargaşasına yol açar. Kabul edilemez.

Bu nedenlerle tarafların yerleşim yerinin Antakya'da olduğunun kabulü ile oluşturulan yetkisizlik kararı doğru olup onanması gerekmiştir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, oyçokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ :

4721 sayılı Medeni Kanunun 168. maddesi boşanma davalarında yetkili mahkemenin eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesi olduğunu hükme bağlamıştır. 19. madde ise; bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yeri yerleşim yeri olarak tarif etmiştir. Yerleşim yeri ile ikametgah sözcüğünün aynı anlamı taşıdığı maddenin gerekçesinde açıklamıştır. Nüfusa kayıtlı olunan yer karine olarak yerleşim yeridir. ( NK.md.4 ) Ancak bir kimsenin yerleşim yerinin mutlaka nüfusa kayıtlı olduğu yer olduğu düşünülemez. Bu karinenin aksi her türlü delille isbat edilmesi imkan dahilindedir. Yerleşim yerinin tayininde kişinin yerleşme niyeti manevi unsur, iş hayatını orada yoğunlaştırması ise maddi unsuru oluşturur. Bu açıklama ışığında nüfusa kayıtlı olunan yer başka, yerleşim yeri ise başka bir yer olabilir.

Taraflar 1.9.1997'de evlenmişlerdir. Kadının evlenmesi sebebiyle Çankırı'daki nüfus kaydı kapanmış, zorunlu olarak, yasa gereği Antakya'daki hanesine gitmiştir. Toplanan delillerden eşlerin 12 gün Antakya'da kaldıkları anlaşılmaktadır. Davacı kadının mesleği, malı, geliri yoktur. 4,5 senedir kardeşi ile oturmaktadır. Evlenmeden önce de yerleşim yerinin Çankırı olduğu sabittir. 4,5 yıl gibi uzun bir süre Çankırı'da aralıksız oturan davacının yerleşim yerinin Çankırı olduğunun kabulü gerekir. Dava doğru yerde açılmıştır. İşin esasının incelemesi gerekir. Açıklanan sebeple de onama doğrultusunda oluşan değerli çoğunluğun kararlarına iştirak edilmemiştir.

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr