Mesajı Okuyun
Old 08-07-2002, 16:18   #1
bahaoral

 
Varsayılan Hukuk Devleti Konusunda Barolara Düşen Çok Görev Var.

Hukuk Devleti olma konusunda Özellikle İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirler Baro Başkanlarının gayretlerine yürekten katıldığımı söyleyerek başlamak istiyorum. Ancak genel olarak bakıldığında, ele alınan konuların daha çok, siyaset ağırlıklı olduğu görülüyor. Oysa TÜrk Toplumu, bugün, bir çok konuda, başta devlet olmak üzre, birçok kurumların, keyfi kararlarından şikayet etmekte, haklı olduğu halde, çaresiz kalmaktadır. Doğalgaz, Elektrik, su gibi en kaçınılmaz ihtiyaçlara bile, ilgililer, istedikleri zaman istedikleri oranda zam yapmaktadırlar. Üstelik, Anayasasında, Sosyal Devlet olma iddiası taşıyan bir devletin, devlet adamları ve bürokratlarıdır bunlar.

Bu yazımda, tam bir hukuksuzluk ve keyfilik örneğini ortaya çıkarmak ve tartışmaya açmak istiyorum. Büyük davalarla uğraşmak alışkanlığı edinmiş meslektaşlarıma, böylelikle, bazen bu küçük görünen keyfiliklerin, büyük keyfilik ve haksızlıklara zemin hazırladığını göstermiş olmayı ümit ediyorum.

Bakanlar Kurulunun 7.Mart.2002 tarih ve 24688 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan "Mevduat ve Kredi İşlemlerinde Uygulanacak Faiz Oranları ile Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında Karar" başlıklı ve 2002/3707 sayılı bir kararı var. Bu karara göre, Bankalar mudilerinden ve Kredi Kartı sahiplerinden aşağıda saydığım konularda bir ücret talep edemezler.
1. Yıllık İşlem Masrafı 2. Kredi Kartından para çekme ücreti. 3. Kredi kartı yıllık ücreti veya üyelik aidatı ve benzerleri.
Ama uygulamaya bakarsanız bunların hepsi bankalar tarafından Müşteri aleyhine tahakkuk ettirilmekte ve alınmaktadır.

Hürriyet Gazetesinin, 7.7.2002 pazar günkü sayısında Erkan Çelebi, Ahmet Gedik adlı bir mudinin 10.500.000.-TL İşlem ücreti, kesen bankası, aleyhine dava açtığını ve Ankara Tüketici Mahkemesi tarafından Banka aleyhine karar verildiğini ayrıntılarıyla anlatmaktadır.

Bu satırların yazarı da, iki ayrı bankaya, aleyhlerine dava açacağımı ihtar ederek, Kesilen Yıllık İşlem ücreti ve Gecikme ücreti diye kesilen paraların iadesini sağladım. Ancak Yapı Kredi Bankası tarafından, sahibi olduğum "world card" için tahakkuk ettirilen ve dava hakkımı saklı tutarak ödediğim 5.000.000.-TL için yazdığım dilekçeye önce, Bakanlar Kurulunun eski bir kararı gösterilerek yanıltılmak istendim. Yukarda adı geçen kararı bildiren ve E. posta ile gönderdiğim dilekçeme ise cevap verilmedi. Elbette adı geçen banka aleyhine, bu olay dolayısıyla ben de dava açacağım. Fakat üstünde durmak istediğim konu şudur. Hürriyet Gazetesi Yazarının yazısında belirttiği ne göre sadece Yıllık işlem Ücreti diye vatandaştan kesilen para Elli trilyonun üzerindedir. (Rakamla 50.000.000.000.000.-) Yapı kredi Bankasının üç milyon civarında "wordl card" müşterisi vardır ve sadece bu yolla haksız olarak sahip olduğu miktar onbeş trilyondur. (Rakamla 15.000.000.000.000.-TL) Bu paralar evine ekmek götürmekte güçlük çeken, küçük memurdan, emekliden, işçiden. küçük esnaftan kesilmektedir. Bu insanlar bu haklarını aramak imkanından mahrumdur, çaresizdir. Bu insanlar, hatta kesilen bu paraların haksız ve hukuk dışı bir tahakkuk ile kesildiğini bile bilmemektedir.

Hukuk Devleti konusunda en çok savaş vermesi gereken Barolar Birliği, Barolar Başkanları, Barolar, bu tip konularla da, en az siyasi konular kadar hatta daha büyük oranda ilgilenmelidirdiye düşünüyorum. Basın Toplantıları yapmalı, Basın bildirileri yayınlamalı, vatandaşın yararlanması için örnek dilekçeler bastırarak baro vestiyerlerinde satmalıdır. Gerekirse haksız ve keyfi uygulamalar ve zamlar aleyhine Tüketici Mahkemelerinde davalar açmalı. Vatandaşa yardım edici ve yol gösterici olmalıdır. Gerekirse Sivil Toplum kuruluşları ve tüketici Dernekleri ile işbirliği yaparak vatandaşın bazı konularda bilinçlenmesini ve hak arama yollarını öğrenmesini sağlamalıdır. Saygılar ve en iyi dileklerimle...

Barolar