Mesajı Okuyun
Old 06-09-2006, 21:55   #5
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın Tural,

Öneriniz takdire değer. Ancak ben size, ibranın, Yargıtay uygulamasında, spesifik bir olayda, nasıl ele alındığına dair küçük bir davamı aktarmak istiyorum.

Yargıtay'ın farklı daireleri, ibranın niteliğini tartışa dursun, geçerliliği yönünde tartışma olmaksızın, yani geçerli olmadığı kabul edilmediği -dolayısıyla geçerli olduğu,zira zaten tüm unsurları ile tam bir ibra idi- halde, bir yargılama seyrini nasıl etkilediği konusunu aktarmak istiyorum.

Bir alacak istemli dava görüşülür. Dava kısmen kabul edilir. Biz temyizden sonuç alamayacağımızı da bildiğimizden, icraya konu edilmesin düşüncesiyle karşı yan vekiline şöyle deriz: "Kararı icraya konu etmeyin, hemen ödemeye hazırız."

Karşı yan, teklifimizi onaylar. Hesaplamamızı yaparız. Karşı yan vekiline öderiz -bu aralıkta kararın temyiz edilip edilmeyeceğiyle ilgili herhangi bir sohbetimiz olmaz, biz etmeyeceğimiz düşüncesinde olduğumuzdan, karşı tarafın da aynı düşüncede olduğunu sanmaktayızdır herhalde,geçmiş vakit-.

Ödemeyle beraber "ibraname" başlıklı yazımızı alırız. İbranamede , ödediğimiz miktar, hangi dosya nedeniyle ödendiği, her iki yan lehine de aynı miktarda vekalet ücretine hükmedildiğinden, karşılıklı olarak vekalet ücretlerinden de vazgeçtiğimiz yazılıdır.Karşı yan, anılan dosya ile ilgili olarak bizi ibra eder ve anılan belgeyi imzalar. (tek taraflı imza, parayı alan imza ediyor,bizim imzamız yok)

Bir iki hafta sonra elimize temyiz dilekçeleri ulaşır, ilk defa karşılaştığım için hayret sebebi olur. Kısmen kabul edilen davada daha yüksek bir rakama hükmedilmesi istemli bir temyiz dilekçesidir bu. Biz nasıl olur diyerek, temyize cevap dilekçesi yazar ve ibranamelerini ekleriz.

Sonuç ne mi olur? İbranameye dayalı iki karşı oy yazısına rağmen, temyizde karar "daha yüksek bir tazminata hükmedilmesi" yönünde bozulur, ilamın gerekçesinde -karşı oylar hariç- ibraname kelime olarak dahi dikkate alınmaz.

Bozmadan sonra yerel mahkemede , ibraname dolayısıyla yargılamanın konusuz kaldığına karar verilmesini ister ve bozmaya uyulmaması yönünde, karşı oyların dikkate alınması yönünde ısrar ederiz.

Sonuç:Mahkeme bozmaya uyar. Biraz daha yüksek bir tutara hükmedilir. Kararı temyiz ederiz, temyiz sınırına takılarak, kesin olduğu gerekçesiyle geri döner.

Bu aralıkta, bozmadan sonraki karar icraya konu edilmiş ve ibraname ile evvelce vazgeçilen karşı vekalet ücreti de talep edilmiştir. İTM ye şikayet dilekçesi veririz, Mahkeme temyiz sonucunu bekler. Temyizdeki dosyanın akibeti, işbu şikayetimizin neticesini herhangi bir şekilde etkilemez,beklenmesin deriz, beklenir.

Bu aralıkta icra dosyasına parayı depo etmiş ve tehir-i icra kararı getirip dosyaya koymuşuzdur.

Ne var ki, 3 ay sonra ana dosya temyizden , temyiz sınırına takılıp da döndüğü için, icraya depo ettiğimiz para da çekilir.

Biz de ne mi yaptık? Bizim imzamızı taşımayan ibranamede, karşılıklı olarak karşı vekalet ücretlerini talep etmeyeceğiz ibaresini imza eden karşı yan bunu icraya konu ettiği, İTM ana dosyanın temyiz sonucunu beklediği, ana dosya da sınırdan ötürü kesin olduğu gerekçesiyle geri döndüğü için, apar topar kendi karşı vekalet ücretimiz için ihtiyati haciz alıp, icraya depo ettiğimiz tutar üzerine mukabil haciz koyup, biz de onu tahsil ederiz.

Bir ibra öyküsü.

Saygılarımla...