Mesajı Okuyun
Old 05-06-2003, 21:03   #9
Admin

 
Varsayılan

Alıntı:
Ünlü gazeteci Ercan Arıklı'nın da bir trafik cinayetine kurban gitmesi, ülkedeki trafik güvensizliğini üstelikte bu kez unutkan ve umursamaz medyanın çığrışlarıyla ancak kuşkusuz geçici olarak yeniden gündeme taşıdı.

Konu açılmışken trafik suçlarında "bilirkişi terörüne" değinmeden de geçemeyeceğim. Özellikle ölümlü trafik kazası olaylarında gerek trafik tarafından düzenlenen, gerekse savcılık/mahkeme aşamasında bilirkişilerce düzenlenen kusur raporları olayın cereyan tarzı ne olursa olsun hemen her zaman ölen aleyhine ve sanığı kurtaracak şekilde düzenleniyor, bunun sebebini anlayabilmiş değilim. Sanırım bilirkişiler "ölen zaten ölmüş bari yaşayanı yakmayalım" gibi çok yanlış bir motivasyonlar hareket ediyorlar ve sonuçta ölenin yakınlarını ve adaleti yakıyorlar.

Sanırım bu konuda genelleme yapmam yanlış değil, zira basına yansıyan hemen her olayda bu vicdan yaralayan kusur raporları gözüme çarpıyor o nedenle bunların münferit olaylar olduğunu düşünmüyorum.

Örneğin birkaç sene öncesinde Bağdat caddesinde meydana gelen ünlü trafik "cinayetinde", kendisine yeşil ışık yandığında hareket ettiği sırada 140 km. hızla gelerek kendisini biçen ve 2 kişinin hayatını kaybettiği davada yeşil ışıkta geçen sürücüye dikkatli geçmediği için kusur atfedilmişti.

Şimdi de bu son olayda şehir içinde yaya geçidinden geçerken Halk otobüsünün altında kalan Ercan Arıklı'ya %20, yaya geçidi boyalı olmadığı için yola %30, şöföre ise %50 kusur atfedildiğini gazetelerden okuyorum. Çarpan kişinin o yolu günde en az 10 kere kullanan bir halk otobüsü şöförü olduğu da dikkate alındığında, yaya geçidinde çarptığı bir yaya için bu olayda şöföre nasıl olur da sadece %50 kusur yüklenebilir benim aklım almıyor.

Bu raporları düzenleyen bilirkişiler mutlaka kendilerini birilerinin yerine koyarak rapor düzenlemek zorunda hissediyorlarsa, lütfen biraz da asıl mağdurların yerine koymayı denesinler. Muhakkak o bilirkişi de bu şehirde birgün bir yaya geçidinden karşıya geçecektir.