Mesajı Okuyun
Old 16-09-2008, 14:51   #4
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

Sayın eylül83,

Haklısınız, ince bir ayrım var. 4972 esas sayılı kararın dayanağı Genel Kurul Kararı'nda ayrıntılı bir tartışma var. Karşı oya dikkat... İyi çalışmalar...

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2003/12-17
Karar: 2003/29
Karar Tarihi: 22.01.2003

ÖZET : Borçlunun, üçüncü kişilerin ve kamunun menfaatini korumak için konulmuş amir hükümlere aykırı olarak yapılmış işlemler kamu düzenine aykırıdır. Her zaman şikayet yoluna gidilebilir. Somut olayda şikayete konu olan haciz işlemi borçluya ordu hizmetinden malulen bağlanan emekli maaşına uygulanmıştır. Malulen emeklilik, borçlunun kişisel özelliğinden kaynaklanmaktadır. Bağlanan emekli maaşının borçluya özgü niteliğini belirlemektedir. İİK.nun 82/9. maddesinde bu paranın haczedilemeyeceği açıklanmakla beraber, memurun anılan işlemi kamu düzenini korumak için konulmuş amir hükme aykırılık teşkil etmeyeceğinden, buna karşı borçlunun şikayeti süreye tabidir. O halde, mercice Özel Daire Bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi isabetsizdir.



(2004 S. K. m. 16/1-2, 82/9)

Dava: Taraflar arasındaki, İcra Müdürünün işlemini şikayet davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya İcra Tetkik Merciince şikayetin kabulüne dair verilen 8.5.2001 gün ve 2001/1335 E, 952 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onikinci Hukuk Dairesinin 10.9.2001 gün ve 2001/12434 E, 13378 K. sayılı ilamı ile; ( ... Haczedilmezlik şikayeti hacze ıttıla tarihinden itibaren 7 günlük süreye tabidir. Borçlu hacze icraya bu konuda yaptığı 11.2.2001 tarihli dilekçesi ile ıttıla kesbetmiştir. Şikayetin süre yönünden reddi yerine süreye tabi olmadığından bahisle şikayetin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: İcra Memurunun işleminin yasaya veya olaya uygun bulunmadığı nedeniyle İcra Tetkik Mercii Hakimliğine başvurularak şikayet yolu ile kaldırılmasının istenmesi kural olarak 7 günlük süreye tabidir. Şikayet süresi, şikayet konusu işlemin öğrenildiği günden başlar. ( İİK.m.16/1 ) Bu kuralın iki önemli istisnası vardır.

1- Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir. ( m.16/2 )

Bu hükmün amacı, ilgilileri icra memurunun bir hakkı yerine getirmekten kaçınmasına karşı korumaktır.

2- Kamu düzenine aykırı olan işlemlere karşı da süresiz şikayet yoluna gidilebilir. Anılan ilke doktrinde benimsenmiş ve Yargıtay uygulamalarında kabul edilmiştir.

Borçlunun, üçüncü kişilerin ve kamunun menfaatini korumak için konulmuş amir hükümlere aykırı olarak yapılmış işlemler kamu düzenine aykırıdır. Her zaman şikayet yoluna gidilebilir. ( Prof. Dr. Baki Kuru. İcra iflas Hukuku - 1988 Baskı, Cilt 1 sf. 94 )

Somut olayda şikayete konu olan haciz işlemi borçluya ordu hizmetinden malulen bağlanan emekli maaşına uygulanmıştır. Malulen emeklilik, borçlunun kişisel özelliğinden kaynaklanmaktadır. Bağlanan emekli maaşının borçluya özgü niteliğini belirlemektedir. İİK.nun 82/9. maddesinde bu paranın haczedilemeyeceği açıklanmakla beraber, memurun anılan işlemi kamu düzenini korumak için konulmuş amir hükme aykırılık teşkil etmeyeceğinden, buna karşı borçlunun şikayeti süreye tabidir.

O halde, mercice Özel Daire Bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle bozulmalıdır.

Sonuç: Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 22.1.2003 gününde oyçokluğuyla karar verildi. (¤¤)

KARŞI OY YAZISI:

İİK.'nun 82/1-9 bendinde "memleketin ordu ve zabıta hizmetlerinde malûl olanlara bağlanan emeklilik maaşları ile bu hizmetlerden birinin ifası sebebiyle ailelerine bağlanan maaşlar ve ordunun hava ve denizaltı mensuplarına verilen uçuş ve dalış tazminat ve ikramiyeleri, Askeri Malûllerle, şehit yetimlerine verilen terfi zammı ve 1485 numaralı kanun hükmüne göre verilen inhisar beyiye hisseleri"nin haczolunamayacakları açıklanmıştır.

Davacı borçlu, Astsubay emeklisi olup, Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü Müdürler Kurulu'nun 11.12.1973 tarih ve 45786 sayılı kararıyla Ordu'dan malulen emekli olmuştur.

İcra Müdürlüğünce, davacının emekli maaşının 1/4'ünün haczine karar verilmiş, şikayet üzerine İcra Tetkik Mercii hakimliğince, davacının Astsubay'lıktan malulen emekli olduğu anlaşıldığından İİK.82/9 maddesi uyarınca maaşına haciz konulamayacağı ve bu konunun SÜRESİZ ŞİKAYETE bağlı bulunduğu gerekçesiyle, şikayetin kabulüne, davacının emekli maaşına konulan haczin kaldırılmasına" karar verilmiş, Yüksek Özel Daire ve Hukuk Genel Kurulu'nca İİK. 82/1-9. maddesindeki düzenleme kamu düzeni ile ilgili bulunmadığından şikayet İİK. 16. madde uyarınca 7 günlük süreye bağlıdır. Şikayet süresinde yapılmadığından yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bilindiği gibi, şikayet konusu işlemin kamu düzenine aykırı olması halinde şikayet süreye bağlı olmayacaktır. Bu durumda şikayetin süreye bağlı tutulmamasındaki neden yapılan işlemin buyurucu yasaya aykırı olması ve işlemin" hükümsüz ( mutlak butlanla batıl ) olmasıdır.

Şikayet konusu işlemin kamu düzenine aykırı olması halinde, şikayetin süresiz olarak yapılabileceği hususu yasada açıkça öngörülmediği halde hukukun genel ilkelerinden çıkan bir sonuç olduğu için Öğreti ve Yargıtay, kamu düzenine ilişkin hususlarda şikayetin süresiz olarak yapılabileceğini kabul etmiştir. ( Bkz. Prof. Dr. Baki Kuru İcra ve iflas Hukuku, C: 1, Sh: 94 vd, Talih Uyar, İcra Hukukunda Şikayet sh: 548, Prof. Dr. ilhan Postacıoğlu, İcra Hukuku, sh: 69, Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez, Şikayet, sh: 85, Y.12.H.D.28.2.1995 gün E: 2760 K: 2739, 17.1.1994 gün E: 262 K: 398, 9.12.1993 gün E: 15271 K: 19252, 2.12.1993 gün E: 14573 K: 18932 )

1982 tarihli Anayasamızın 61. maddesinde "Devletin harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malûl ve gazileri koruyacağı ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlayacağı" buyurucu bir şekilde düzenlenmiştir. Anayasa bir üst norm olup yasaların bu buyurucu kurala aykırı olamayacağı açıktır. Maddenin gerekçesinde ( madde toplumumuzun, fedakarlıklar yapmış olan bir kesiminin korunmasını bir direktif olarak vermektedir. Şehitlerin geride kalanlarına ve gazilerle ailelerinin korunması toplum için fedakarlıkta bulunan insanlara toplumun vereceği garantiler cümlesindendir ) denilmiştir.

Bu düzenlemenin buyurucu bir kural olduğu ve kamu düzeni düşüncesiyle konulduğu açıktır.

İİK.nun 82/1-9 maddesinin kamu düşüncesi ile konulduğu belirgindir. Bir kısım yasalar veya yasaların bir kısım hükümleri, bir hususu emreden veya yasak eden kurallar koyarlar. Bunlara emredici ( buyurucu ) hükümler denir. Yanlar bunların aksine hükümler koyamazlar, sözleşme yapamazlar, hukuki tasarrufta bulunamazlar. Mutlak surette bu hükümlere uymak zorundadırlar. Bunlar amme intizamının ( kamu düzeninin ) temelini teşkil ederler ( Bk. İdare Hukuku'nun Umumi Esasları İst. 1952 Sh: 212,246. Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar ).

Emredici hükümlere dolayısıyla kamu düzenine aykırı olarak yapılan hukuki tasarruflar, sözleşmeler yoklukla, mutlak butlan ve nispi butlanla batıl olurlar.

Yokluk halinde tasarruf hiç doğmamış, hukuk alemine çıkmamış sayılır. Mutlak butlanda ise ortaya bir tasarruf çıkmıştır. Fakat bu tasarruf o kadar sakat ve kamu düzenine ve hukuk kuralları bakımından yasa nezdinde o derece zayıf ve tehlikelidir ki derhal ortadan kaldırılması gerekir. Böyle bir sakatlık ile ortaya çıkan hukuki tasarruf, sözleşme ile hiçbir zaman sıhhat kazanmaz ve geçerliliğinden söz edilemez.

Bu tasarruf ortadan kaldırıldığı zaman geriye etkili olarak hükümlerini ifa eder. Nispi butlana gelince bu, tarafların iradelerindeki bozukluktan ileri gelir. Hata, hile, ikrar gibi iradeye tesir eden, onu sakatlayan hallerde nispi butlandan söz edilir. Bu hallerde hukuki tasarruf doğmuştur. Bu tasarruf kamu düzenini, toplumun yüksek değerlerini, hukuk düzenini bozmadığı için mutlaka ortadan kaldırılması gerekmez. Taraflara bu sakat işlemi ortadan kaldırmak için dava hakkı sağlar. Mutlak butlan resen dikkate alınır. Medeni Hukukta, hukuki tasarrufun sakatlığının kaynağı kamu düzeni ise, üstün kamu yararını korumak için mutlak butlan, sakatlık tarafların iradesinden doğmuş ise, tarafların yararını korumak için nispi butlan söz konusu olur ve ancak taraflara bir fesih hakkı sağlar.

İİK.nun 82/1-9 maddesindeki hükmünden güdülen amacın, ülkesine hizmet eden, bu uğurda şehit düşen, malul kalan kişilerin şehit eşi ve yetimlerinin toplum nazarında onurlarını korumak, onları aç, sefil halde bırakmamak, ele-güne muhtaç olmadan onurlu bir yaşam sürmelerini sağlamaktır. Buyurucu ve aksi mutlak butlan ile sakat olan ve üstün kamu yararı bulunan bu hükümlerin tarafların iradesine bırakıldığı düşünülemez.

Nitekim Asker Ailelerinden Muhtaç Olanlar Yardım Hakkındaki 4109 sayılı Yasa kamu düzeni düşüncesi ile konulduğundan muhtaç asker ailelerine bağlanan aylıklarının haczi halinde, buna karşı yapılacak şikayetlerin süreye tabi olmadığı benimsenmiştir ( Bkz.Y.12.H.D.15.2.1978 E: 1456, K: 1354 ).

Yine Yüksek Mahkeme 743 sayılı M.K.nun 169/II hükmünün kamu düzeni ile ilgili olduğunu, şikayetin süresiz yapılacağını ve İcra Tetkik Mercii Hakimliğince bu hususun doğrudan doğruya gözetileceğini kabul etmiştir. ( Bk.Y.12.H.D.15.12.1994 gün E: 15452, K: 16123 )

Yine Yüksek Özel Daire T.T.K. 145, 743 sayılı M.K.165 maddelerindeki düzenlemeleri sadece tarafları ilgilendirdiği halde kamu düzeni ile ilgili olup süresiz şikayete bağlı tutmuşken, Türk Yurduna hizmet ederken şehit düşen ve malulen emekli olan kişilerin yetim ve dullarına bağlanan aylıkları ve ikramiyelerinden kaynaklanan şikayetleri için kamu düzeni bulunmadığının benimsemesi kabul edilemez.

Uygulamanın böyle sürmesi halinde İİK. 82/1-9 maddesi kapsamına giren "3292 sayılı Vatani Hizmet Tertibi Aylıklarının Bağlanması Hakkında Kanun" 2629 sayılı "Uçuş, Paraşüt, Denizaltı, Dalgıç ve Kurbağa Adam Hizmetleri Kanunu", 2330 sayılı ve onu tadil eden 2566 sayılı "Nakit Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun, 5795 sayılı "Refah Vapurunda Ölen Askeri Şahısların Şehit, Dul ve Yetimlerinin de Şehit, Dul ve Yetimi Sayılması Hakkında Kanun", 6083 sayılı "Dumlupınar Denizaltı Gemisinin Batması dolayısıyla Ölenlerin Şehit, Dul ve Yetimlerinin Şehit Dul ve Yetimi sayılmaları Hakkında Kanun", bu Kanunlarda sayılan şehit eşi ve yetimlerine bağlanacak aylıkların icra takibine konu olması halinde 7 gün içinde icra memurunun işlemine şikayet edilmemesi halinde haczolunabilecektir.

Oysa 28.5.1986 gün 3292 sayılı Yasa'da "hiçbir karşılık ve menfaat gözetmeksizin üstün başarı ve gayretle Türk Vatanına hizmet etmiş ve bu hizmetleri belgelenmiş olan Türk Vatandaşlarına veya bunların ölümleri halinde muhtaç duruma düşen aile fertlerine VATANİ HİZMET tertibinden aylık bağlanacağı" ve bu aylıkların haczedilemeyeceği belirtilmiştir. Bu hükümlerin buyurucu kurallar olduğu ve kamu düzenini ilgilendirdiği halde aksinin kabulü öncelikle Anayasamızın 61. maddesine aykırı olacağı düşünülmelidir.

YÜKSEK ÖZEL DAİRENİN UYGULAMASI

Yüksek Özel Daire bundan önceki uygulamalarında yasal olarak haczine olanak bulunmayan malların haczi halinde şikayetin süreye bağlı olmadığını kabul etmiştir.

"Yasal olarak haczine olanak bulunmayan malların haczi halinde şikayet süreye bağlı değildir ( Y.12.H.D. 6.4.1976 gün E: 697 K: 4254 )."

"Borçlu 4109 sayılı Kanuna dayanarak, haczedilmezlik şikayetinde bulunduğuna göre, bu şikayet İİK 82/1 fıkrasına giren nedenlere dayandığı cihetle "Kamu düzeni ile ilgili bu husustaki şikayetlerin süreye tabi olmadığı" düşünülmeksizin şikayetin süresinde yapılmadığından bahisle reddine karar verilmesi esastan yanlıştır." ( Y.12.H.D.15.2.1978 gün E: 1456 K: 1354 )

"Şikayetin duruşmalı tetkiki ile müştekinin ne suretle malulen emekli olduğu merciinden sorulup, İİK. 82. maddesi 9. fıkrası da nazara alınarak bir karar verilmesi gerekirken evrak üzerinde karar verilmesi ve 82/1-9 fıkranın KAMU DÜZENİ ile ilgili olup, şikayetin süreye bağlı olmadığı düşünülmeden noksan inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir" ( Bkz.Y.12.H.D. 25.9.1990 gün E: 2202 K: 8980 ).

Görüldüğü gibi Yüksek Özel Dairece uygulamada İİK. 82/1-9 maddesi buyurucu bir hüküm olduğu, bunun kamu düzeni ile ilgili bulunduğu kararlı bir şekilde uygulan makta iken maddede yasal bir değişiklik olmadığı, aksine öğreti ve yargısal kararlar da toplumun bu kesiminin korunması hususunda yoğun yasallaşma süreci yaşanırken kamu düzeni kavramı ve buyurucu kurallar, toplum yararına çağdaş, geniş yoruma tabi tutulurken, Sayın çoğunluğun bu kavramları amaçları dışında yorumlaması doğru olmamıştır.