Mesajı Okuyun
Old 07-09-2008, 19:00   #17
fikirbay

 
Varsayılan teşhis ve tavsiye hatası...

Sayın Bir Dost,

Yazınız şöyle başlıyor;

"2003 yılında açılan bu başlıktan sonra geçen 5 yıl içinde gelişen teknoloji ölümleri azaltmadı; alınan önlemler kazaları azaltmadı; insanlar kazalardan ders almadı..."

Bu kez, hukuksever kimliğimle değil, mühendis kimliğimle yazmak istiyorum ve burada bir teşhis/tavsiye hatası gördüğümü belirtmek istiyorum.

İlk sorum şu; Türkiye'de "kelimenin tam anlamıyla" bir kent ve bir otoyol var mıdır?

Cumhuriyet döneminde "uluslararası normlara" uygun ve olmazsa olmazlarıyla bir kent veya bir otoyol inşa edebilmiş miyiz? Edememiş isek, sebebi nedir?

İstanbul ve Ankara gibi "kent"lerimizde yapıların yarısı ruhsatsız/kaçak vs. ise bu nasıl bir "realite"dir? Allah aşkına, soruyorum, bununla nasıl yaşıyabiliyoruz?

İstanbul'da depreme dayanıksız olduğu bilinen bir ev düşünün ki, içinde içimizden biri oturuyor ve ona sürekli diyoruz ki, ne olur "Önlem al ve kazalardan ders al!"

Bir ölüm tuzağı kurmuşuz, bu tuzağın tam ortasına insanları yerleştirmişiz ve ölüm tuzağının tarafımızdan kurulduğunu bile bile kurbana/ava diyoruz ki;

Aman dikkatli ol, önlem al ve ders al!..

Karayolları ve otoyollar deyince aklıma bir mühendis olarak ilk gelen şey "ölüm tuzakları"dır.

Evet, resmi olarak ve resmi makamların kontrolü altında kurulmuş ölüm tuzakları. Sonra, bu tuzakların kenarına levhalar asıp "trafik canavarı olmayın" diye de hiç utanmadan kurbanlarımızla alay ediyoruz.

Türkiye'de bir otoyol gösterin ki, uluslararası standartlara/normlara uygun şekle sokulduktan sonra trafiğe açılmış olsun...

Depremde veya en ufak bir sarsıntıda yıkılacağını herkesin bildiği evlerde kuzu, kuzu oturmakta olduğumuz gibi, kaza olacağını herkesin bildiği yollarda da kuzu, kuzu araba kullanıyoruz.

Bakınız, bir kalemde, Türkiye'deki herhangi bir otoyolda resmi makamlar eliyle resmen kurulmuş/inşa edilmiş ve resmen trafiğe açılmış olan ölüm tuzaklarını sayayım:

Ölüm Tuzağı 1.

Uluslararası normlara göre kenarlarında "mıcır" bulunan bir otoyolu/karayolunu trafiğe açamazsınız. Bu bir ölüm tuzağıdır. Ne kadar önlem alırsanız alın ve kazalardan ne kadar ders çıkarmış olursanız olun bir gün tekerinizi mıcıra kaptırmanız çok doğaldır ve kaptırdığınız anda da büyük ihtimalle öleceksiniz.

Ölüm tuzağı 2.

Şehirlerarası bir otoyola/karayoluna cep koymaksızın sağdan giriş veremezsiniz. Bu bir ölüm tuzağıdır.

Ölüm tuzağı 3.

Şehirlerarası bir otoyola/karayoluna cep koymadan sol şeritten (en hızlı şeritten) sola dönüş veremezsiniz. Bu bir ölüm tuzağıdır.

Ölüm tuzağı 4.

Şehirlerarası bir otoyolun/karayolunun zemine nazaran yükseltilerine bariyer koymaksızın trafiğe açamazsınız. Bu bir ölüm tuzağıdır. Şehir içinde 30 km. sürat tahditli bir sokakta bile kaldırım var iken, şehirlerarası (en az 90 km. ile gidilen) yollarda zemine nazaran yolun yükseldiği bölümlere bariyer konulmaksızın trafiğe açılmış olması bir ölüm tuzağıdır.

Ölüm tuzağı 5.

Şehirlerarası bir otoyolda/karayolunda, bırakınız rögar kapaklarının bulunmayışını, birkaç santim derinliğinde bir çukurun dahi varlığı bir ölüm tuzağıdır.

Ölüm tuzaklarını ard arda sayarak sıkıcı olmak istemiyorum. Ama, yollar daha trafiğe açılırken ölüm tuzaklarını kurmuşuz...

İnsanlar bu ölümcül tuzaklara düştükleri için resmi makamların masum insanları dikkatsizlikle suçlaması ve daha dikkatli olmaya çağırması tam da bizim ülkemize yakışan bir "yönetici uyanıklığı" veya "aydın ihaneti"dir. Sayın Bir Dost'u elbetteki tenzih ederek söylüyorum bunu.

Tuzaklara düşüp öleni suçlamak...

Bu yolları bu haliyle trafiğe a-ça-maz-sı-nız.

İstediğiniz kadar araçlarınızın bakımını tam ve eksiksiz yaptırınız ve istediğiniz kadar dikkatli olunuz, hiç kurtuluşu yok. Bu şartlar altında ölüm mukadderdir.

Bu şartlar altında utanmazca "sürücü hatası" tanımlaması yapmak bize has bir şark zihniyetinin ürünüdür. Böyle mantık olmaz.

Yolları baştan sona ölüm tuzakları ile döşüyorsunuz ve sonra bu tuzaklardan birine ille ki düşen sürücülerden de "sürücü hatası yapmış" diye söz ediyorsunuz.

Etik Davranış İlkeleri Yönetmeliği'ne bile aykırı bir durum...

Yolu tüm normlara uygun açarsınız da, sürücü, buna rağmen, aşırı alkollü olduğu için, direksiyon başında uyuyakalır. İşte sürücü hatası ancak buna denir.

Hani zevk için sürek avına çıkılırmış da, avlamak için ormana da hayvanlar salıverilirmiş...