Mesajı Okuyun
Old 04-02-2013, 02:25   #1
Abalı

 
Varsayılan Kağıthane'de Sarhoş Olmak

Kağıthane''de sarhoş olmak, başka yerde sarhoş olmaya benzemez...

Özgür hissedersin kendini, seni bağlayan hiç bir şey yoktur. Tamamen kendine aitsindir ve gökyüzü, yıldızlar, ay ve sokak lambaları hep senindir...

Ne Kadıköy, ne Beyoğu, ne Taksim ne de Galata''ya benzemez Kağıthane''nin sarhoşluğu... Her kaldırım taşıan yüzlerce kez başmışsan ve her gözünün çarptığı köşede bir ton anı karşılıyorsa seni, bir başkadır Kağıtahane''de sarhoş olmak... Geceden sabaha çıkmak için daha iyi bir yer bulunamaz...

Şişli, Taksim ve Beşiktaş''ın gayri meşru bir çocuğu gibidir Kağıthane ve orada yaşanan aşklar hep bam başkadır... İşte bu yüzden orada sarhoş olmak da insana başka türlü hissettirir kendini. Hele bir de yağmur yapıyorsa ve yanaklarına usulca değdiğini hissediyorsan, başka bir şeyde yakalayamaz olursun o sarhoşluğu...

Gece belli bir saati geçtiği için trafik lambaları sönmüştür ve sadece normal zamanlarda ne işe yaradığını hiç anlayamadığın o turuncu ışık yanıp sönmeye başlamıştır. Senden başka herkes teker teker uyumuştur. Bir sen kalmışsındır böyle uyanık olan. Senin de zihninde çok şey kalmıştır geriye ama Kağıthane geceleri insanla dertleşmez... Ona içkisini verir ve geri çekilir...

Kağıthane''de gece de başkadır...

Koca şehrin tek sahibi senmişsin gibi hissedersin. Arada sırada bağırıp duran senin gibi üç beş sarhoş dışında hiç kimseler yoktur ortalıkta. Kağıthane, yalnız kalmanın ne demek olduğunu iliklerine kadar hissedebileceğin yegane semtidir İstanbul''un...

Kağıthane''nin sarhoşluğu başkadır...

Oturup o küçük balkonlu eve bakarak içmekten gelir bu sarhoşluk...