Mesajı Okuyun
Old 04-02-2008, 23:01   #2
mutlakadalet

 
Varsayılan

Sayın Erbek,

Eleştirdiğiniz husus -yanlış analiz etmediysem-, bundan 9 yıl önce Anayasa Mahkemesi kararının önüne somut norm denetimi suretiyle gelmiş ve Anayasa Mahkemesi tarafından çözüme kavuşturulmuştur.

Öncelikle mevcut yasal düzenlemeyi sunup, Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği hükümleri de ilgilerinize arz edersem:

İMAR KANUNU

İMAR PROGRAMLARI, KAMULAŞTIRMA VE KISITLILIK HALİ:

Madde 10- Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.

(2) İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder.

Yukarıdaki yasal düzenleme çerçevesinde şunu söylememiz gerekir: “Bir imar programında kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş yerler, ilgili kamu kuruluşlarınca 5 yıllık süre içerisinde kamulaştırılmalıdır. Bu süre içerisinde kamulaştırma yahut umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam edecektir.” Buna göre; örneğin bir imar programına göre ilkokul yapılacak alanda bulunan özel mülkiyete tabi taşınmazın maliki, ilgili kamu kuruluşunca taşınmaz kamulaştırılıncaya kadar Medeni Kanun madde 683’teki haklarını kullanabilecektir:

Madde 683 - Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.

Alıntı:
Yazan Av. Denizhan Erbek
Fakat taşınmazın maliki fiili el atma olmamasına rağmen,yıllarca anayasa ve aynı zamanda AİHM tarafından düzenlenmiş olan özel mülkiyet hakkından istifade edememekte,taşınmazını satamamakta veya inşaat yapamamaktadır.


Yukarıda serzenişte bulunduğunuz durum ise iptal edilmeden önce İmar Kanunu madde 13(1)’de yer alan hüküm kaynaklı bir sorundur. Söz konusu hüküm şu şekilde idi:

Madde 13- Resmî yapılara, tesislere ve okul, cami, yol, meydan, otopark, yeşil saha, çocuk bahçesi, pazar yeri, hal, mezbaha ve benzeri umumî hizmetlere ayrılan alanlarda inşaata ve mevcut bina varsa esaslı değişiklik ve ilaveler yapılmasına izin verilmez. Ancak imar programına alınıncaya kadar mevcut kullanma şekli devam eder.

Hükmün iptal edildiği Anayasa Mahkemesi Kararından* bir kısmı arz edersem:

Alıntı:
Mahkeme (İtiraz yoluna başvuran İstanbul 6.İdare Mahkemesi), başvuru kararında, yasakoyucunun itiraz konusu düzenlemeyle taşınmaz malikinin mülkiyet hakkını kullanabilmesini adeta taşınmazın imar programına alınabilmesi koşuluna bağladığını, uygulamada ise imar programlarının, yasada öngörülen beş yıllık süre içinde yapılamamasının belirsizlik oluşturduğunu, mülkiyet hakkının gasbına neden olan bu durumun Anayasa’da belirtilen kamulaştırma ve devletleştirme dışında bir mülkiyet sınırlamasına yol açtığını, imar programlarının yapılmasına ilişkin beş yıllık süreye uyulmamasının bir yaptırıma bağlanmaması nedeniyle hukuk devleti ilkesinin en önemli unsurlarından olan hukuk güvenliğinin sağlanamadığını belirterek kuralın, Anayasa’nın 2. ve 35. maddelerine aykırılık oluşturduğunu ileri sürmüştür.


Sayın Erbek,

Eleştirdiğiniz husus yukarıda belirttiğim hükümler dışında bir yasal düzenleme ise, söz konusu hükmü belirterek eleştirilerimize sunabilirsiniz.

Siz de takdir edersiniz ki; yasal çerçeve ne olursa olsun, pratik gerçeklikte farklı uygulamalar olabilmektedir. Eleştirdiğiniz husus isabetli olan yasa hükümlerinin yanlış uygulanması ise bu uygulamalara karşı idari yargıda dava hakkımızı kullanabiliriz.

* Kararın tam metni için: http://www.anayasa.gov.tr/eskisite/K...9/K1999-51.htm

Not: Sayın Erbek, somut bir hüküm yahut olay dolayısıyla bu yazıyı kaleme aldıysanız, bu hükmü ya da olayı daha ayrıntılı bir biçimde aktararak bizlerin de daha sağlıklı eleştiri yapmasını sağlayabilirsiniz.

Saygılarımla.