Mesajı Okuyun
Old 02-01-2008, 14:54   #17
advocat63

 
Varsayılan

Değerli meslektaşlarım Verdiğiniz örneklerde Senedin müvekki tararafından doldurulması suç teşkil etmeyeceği öngürülmüş. Ancak senedin vekil tarafından vade ve düzenleme yerininin yazılması suç teşkil edip etmeyeceği belli değildir.

6762 - TÜRK TİCARET KANUNU (TTK) 689

ÖZET
TTK.NUN 689/2. MADDESİNDE; VADESİZ OLAN BONONUN TABİ OLDUĞU İŞLEM VE BUNUN SÜRESİ GÖSTERİLMİŞ OLMASINA GÖRE, VADEDEN YOKSUN BULUNAN BONONUN ANILAN MADDEDE VE İİK.NUN 167. MADDESİNDE BELİRTİLEN SÜRELER İÇİN DE BONO NİTELİĞİNİ KORUYACAĞI TABİİDİR. VADENİN BONOYA BONO NİTELİĞİNİ TAŞIDIĞI SÜRE İÇİNDE YAZILMASI İLE BONONUN BONO NİTELİĞİNİ KAYBETMESİNDEN SONRA YAZILMASI ARASINDA SUÇUN NİTELİĞİ BAKIMINDAN BİR FARK DÜŞÜNÜLEMEZ. ZİRA VADEDEN MAHRUM OLMASI NEDENİYLE YASALARDA ÖNGÖRÜLEN SÜRELERDEN SONRA ADİ SENET HALİNE DÖNÜŞEN SENEDE SONRADAN VADENİN İLAVE OLUNMASI ONA BONO VASFINI KAZANDIRMIŞ OLACAĞINDAN, BU EYLEMİN DE RESMİ EVRAKTA SAHTEKARLIK NİTELİĞİNDE KABUL EDİLMESİ GEREKİR.

DAVA : İsmail aleyhine sahte bono düzenlemekten sanık Mahmut hakkında yapılan duruşma sonunda; senedin düzenleniş tarihi itibariyle eylem 1803 sayılı Af Yasası kapsamına girdiğinden kamu davasının anılan yasanın l/A maddesi gereğince ortadan kaldırılmasına dair ( Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesi ) nden verilen 8.12.1977 tarihli hükmün temyizen tetkiki müdahil İsmail vekili tarafından istenilmiş ve para depo edilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı Yüksek Makamından bozma isteyen 23.1.1978 tarihli tebliğname ile 30.1.1978 gününde daireye gönderilmekle okunarak gereği düşünülüp görüşüldü:

KARAR : Resmi evrakta sahtecilik suçu; evrakın sahte olarak düzenlendiği veya sahih olan bir evrakta tağyir ve tahrifin yapıldığı tarihte teşekkül eder. Bu itibarla böyle bir evrakı düzenleyen veya tağyir ve tahrif eden kimse için ayrıca sahte evrakı kullanma suçu söz konusu olamaz.

TTK.nun 689/2. maddesinde; vadesiz olan bononun tabi olduğu işlem ve bunun süresi gösterilmiş olmasına göre, vadeden yoksun bulunan bononun anılan maddede ve İİK.nun 167. maddesinde belirtilen süreler için de bono niteliğini koruyacağı tabiidir. Vadenin bonoya bono niteliğini taşıdığı süre içinde yazılması ile bononun bono niteliğini kaybetmesinden sonra yazılması arasında suçun niteliği bakımından bir fark düşünülemez. Zira vadeden mahrum olması nedeniyle yasalarda öngörülen sürelerden sonra adi senet haline dönüşen senede sonradan vadenin ilave olunması ona bono vasfını kazandırmış olacağından, bu eylemin de resmi evrakta sahtekarlık niteliğinde kabul edilmesi gerekir. Alacaklı sanığın 20.7.1969 günü düzenlenen suç konusu vadesiz bonoya TTK.nun 689/2. maddesine ve borçlunun iradesine aykırı olarak sonradan vade tarihini ilave etmek suretiyle ona bono vasfını verip kullandığı iddia edilmiş ise de; adı geçen senede vadenin ne zaman konduğu saptanamamış ve söz konusu ilavenin 7.2.1974 tarihinden önce yapılması olanak içinde bulunmuş olması karşısında mahkemenin olayın hukuki niteliğini tayinde ve suçun 7.2.1974 tarihinden önce işlendiğini kabul ederek Af Yasası uyarınca kamu davasını ortadan kaldırmasında oluşa ve yasaya aykırı bir cihet görülmemiştir.

SONUÇ : Bu itibarla müdahil vekilinin temyiz itirazları ile tebliğnamede suçun Af Yasasından sonra bononun kullanıldığı tarihte işlediğine ilişkin bozma düşüncesi açıklanan nedenlerle yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, depo parasının gelir kaydına, 9.2.1978 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.