Mesajı Okuyun
Old 03-09-2009, 10:45   #5
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Atahun

Haberde bazı konular hatalı anlatılmıştır.

Habere konu olan olayın aslı HIV tanısı alan devlet memurunun hastaneden ve sosyal güvenlikten kimliğini gizlemesi değildir.Kaldı ki bu dahi hasta için mümkün olabilmelidir.

Tıbbi tanı ve tedavi ve diğer bilgiler hasta ile doktor arasında mahrem bir konudur.Devlet tedavi giderini ödüyor diye hayatımızın tüm bilgilerine erişme hakkına sahip olamaz.


Habere konu olan sorun ise reçeteye maliye bakanlığının genelgesi nedeni ile tanı yazılmasının zorunlu olması ve eczacının ilacı hastaya verdikten sonra parayı tahsil etmek için hastanın çalıştığı kurumun saymanlığına reçete ile başvurmasıdır.

Saymanlık reçetece açıkça tanıyı görmektedir.Burada hasta tanısının saymanlıkça görülmesini haklı kılabilecek ne hastanın rızası,ne tıbbi zorunluluk ve nede hakim kararı vardır.

Saymanın tanıyı doğrudan görmesi demek zaten küçük bir birimde çalışan memurun teşhir edilmesi damgalanması ve ayrımcılığa maruz kalması demektir.

İkinci diğer önemli sorun bu bilgilerin yargı aşamasında da özel ve kişisel bilgi olarak değerlendirilmesi ve koruyucu bir mekanizmanın oluşturulması gereğidir.Dosyaların filen kamuya açık olması,dileyen herkesin dosyayı inceleyebilmesi karşısında yasal düzenlemede "dosyanın gizliliği" kararı olmayışı özel hayatın gizliği ve etkin iç hukuk yoluna başvurma hakkını ihlal eder niteliktedir.

Son olarak gizlilik hakkı,sadece HIV tanısı almış kişilerin sorunu değildir.Hasta nezle tanısı da alsa,kanser tedavisi görüyor olsa veya şeker hastası dahi tıbbi tanı hastanın rızası olmadan açıklanamaz ve paylaşılamaz.(Hakim kararı ve tıbbi zorunluluklar hariç)

Not:Konu daha önce Hasta Hakları Çalışma Grubunda da tartışılmıştı:

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=6326