Mesajı Okuyun
Old 19-10-2006, 11:44   #1
Begüm ÇELİKKOL

 
Varsayılan Kadının ezilmişliği

Kadınların ezilmişliği çifte ezilmişliktir. Çünkü evde kadınlık, annelik görevlerini yerine getirmek, evdeki işlerin sorumluluğunu almak zorunda olan kadınlar bir işçi olarak da eziliyor. Bu da yetmezmiş gibi, kadınların bu çifte yükü sanki olması gereken bir şeymiş gibi sunuluyor. Halbuki bizlere doğalmış gibi gelen bu durum, sınıflı toplumlara özgü bir şeydir. Kadınlar da kendi aralarında ikiye ayrılıyor. Alt sınıf üst sınıf diye. Alt sınıftaki kadın eziliyor bence. Mesela fabrikalarda çalışan kadınlar doğum izni gibi izinlere ayrıldığında işten çıkartılma sebebi oluyor.
Ev içerisinde de çalışan kadınların sorunları var elbette. Kadının ev içinde ki görünmeyen emeği, son derece bunaltıcı, sürekli tekrar eden ve kadını tüm gelişmelere dışarı da ki hayata kapatan bir özelliktedir. Üstelik evde yaptığınız işin süresi, molası, tatili yoktur. Ve kadın ne kadar iş yaparsa yapsın, onun doğal göreviymiş gibi lanse edilir. Düşünsenize hanginiz anneniz evde temizlik yaparken, yemek yaparken onu yadırgıyorsunuz? Sanırım hiçbiriniz. Çünkü "Anne yemeği", "Annemin yıkadığı çamaşırlar" şeklinde başlayan cümleler alışılmıştır. Reklamlar bize bunu çok iyi bir biçimde enjekte edebiliyor.
Tarihe baktığımızda şu bilgilere ulaşabiliriz, "
Güçlenen burjuvazi ev kadınını yücelten bir modeli benimsemişti. Orta sınıftan kadınlar da bu modeli benimsediler. Bu evcilik modeline göre kadınlar sadece ev işleri ve çocuklarla ilgilenecek, önemli kararları koca alacak, kadın kamu işlerinden uzak tutulacaktı.
Reform hareketleri de kadınlara bir yarar sağlayamadı. Martin Luther’in karısının önderliğinde bir “zevce kadın” uygulaması başlatıldı. 16. Yüzyılda manastırların kapatılması ve kilise okullarına kızların alınmayışları kızların eğitimine büyük darbe vurdu.
Kadınların meslek sahibi olmaları giderek zorlaştı. Orta sınıf kadınları ailelerine sığındı ve bilimsel ve sanatsal başarılarını aile içinde devam ettirdiler. Ancak bunları kocalarının, babalarının veya erkek kardeşlerinin başarılarıymış gibi sundular". Yani kadın sorunları, çok eskilere kadar dayanıyor.
Günümüzde kadınlara pek çok hak sağlansa da bence bu kötü gidişat sürecek gibi geliyor. günümüzde ne yazık ki pek çok ülkede bu ilkeler sadece kağıt üzerinde kalmaya mahkumdur. Ne yazık ki cinsiyet ayırımcılığı siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik alanda hala süregelmektedir...