Mesajı Okuyun
Old 04-02-2016, 17:12   #48
ersintoker

 
Varsayılan Küçük istasyonlardan birinde

Nasıl çekti canım bir bilsen,,, tren yolculuğunda olmayı şimdi,,, otoyolların tekdüzesıkıcılığından uzak,,, tarlaların, ormanların, kayaların, sıkağaçlıkların, çayırçimençiçeklerinin, ırmakların, göllerin arasından,,, geçip gitsek,,, denizleri arasak…

Kompartmanda canım sıkılsa koridora çıksam,,, açsam pencereyi, saçların savrulsa bana,,, ki o zaman fark edebilsem seni,,, birkaç adım öteden uzaklara bakarken,,, vagonlar gibi sarsılsak, kondüktör geçerken yanımızdan,,, ve makinist düdüğün bamteline asılsa o anda,,, hani dağları bayırları tırmandıktan sonra,,, düzovaya inip de hız aldığında,,, nasıl neşelenirse lokomotif,,, işte öyle…

Tarlada çapa sallayan kadınların türkülerine el sallarken,,, dokunuverse ellerim ellerine tesadüfen,,, miş gibi…

Biliyorum,,, çocuklar gaste çağırarak koşmaz artık trenlerin yanı sıra,,, gaste değil de ne atsak onlara diye düşün,,, ürken,,, kitabını bırakıversen elinden,,, sararmış başakların üzerine doğru,,, ve ben en son okumuş olsamm “çavdar tarlasında çocuklar”ı…

Büyüklerde değil,,, hep küçük istasyonlarda dursa tren,,, birinde,,, aşağı inmesek de,,, istasyon şefinin tahtaparmaklıklarla çevrili bahçesine uzanan,,, pencere kenarındaki sardunyalardan,,, sunsak birbirimize,,, dokunmadan…

Sonra,,, OğuzAtay’ın hikâyecileri çıkıp gelse bekleme odasından,,, ellerinde kollarında hikâyeler,,, seçmek bize kalsa,,, farklı olanlarından…

Ve bir sonraki istasyonda sen,,, hikâyeni alıp insen,, bir sonrakini beklesem ben,,,

aşk olur mu?