Mesajı Okuyun
Old 01-12-2007, 21:00   #21
Av.Selim HARTAVİ

 
Varsayılan

Sn Av.Teoman
Davalı vekilisiniz bu konuda size tavsiyem varsa şartları murisin sağlığında mirasçıları arasında hakkaniyeti gözetecek şekilde denkleştirme yapıp yapmadığını araştırın muris muvazaalarında yargıtayca benimsenen görüş denkleştirme varsa muvazaa iddiası dinlenmez şeklinde
Kolaylıklar diliyorum

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/5573

K. 2004/9545

T. 21.9.2004

• TAPU İPTALİ VE TESCİL TALEBİ ( Muris Muvazaası - Miras Bırakandan Tüm Mirasçılarına İntikal Eden Taşınır Taşınmaz Mallar ve Haklar Araştırılarak Tapu Kayıtlı ve Varsa Öteki Delil ve Belgeler Mercilerinden Getirtilmesi Gereği )

• MURİS MUVAZAASI ( Tapu İptali ve Tescil - Miras Bırakandan Tüm Mirasçılarına İntikal Eden Taşınır Taşınmaz Mallar ve Haklar Araştırılarak Tapu Kayıtlı ve Varsa Öteki Delil ve Belgeler Mercilerinden Getirtilmesi Gereği )

• PAYLAŞTIRMA OLGUSU ( Her Bir Mirasçıya Nekledilen Malların ve Hakların Nitelikleri ve Değerleri Hakkında Uzman Bilirkişiden Rapor Paylaştırma Kastının Bulunup Bulunmadığı Açıklığı Kavuşturulması Gereği - Tapu İptali ve Tescil )

4721/m.706

818/m.18,213

2644/m. 26


ÖZET : Dava, muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar araştırılmalı tapu kayıtlı ve varsa öteki delil ve belgeler mercilerinden getirtilmeli her bir mirasçıya nekledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınmalı böylece yukarda değinilen anlamda bir paylaştırma kasdının bulunup bulunmadığı açıklığı kavuşturulmalıdır.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, davalı ile kardeş olduklarını, murisin ölmeden önce Durular apartmanının bodrum kattaki payını davalı oğluna kız çocuklarından mal kaçırmak için bağışladığı halde işlemin satış şeklinde yapıldığı ileri sürerek, muvazaalı bu işlemin iptali ile taşınmazın tüm mirasçıların adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ise davacı iddiasının doğru olmadığını, satışın doğru olduğunu taşınmazı muristen satın aldığını bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, miras bırakanın denkleştirme yapmak amacı ile düşük bedelle davalıya satış yaptığı, mal kaçırma amacı taşınmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 21.9.2004 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Av.Kemal Binici ile temyiz edilen vekili avukat Hüseyin Karacaer geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı bilahare Tetkik Hakimi Hüseyin Çelik tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere göre; 166 parsel sayılı taşınmazdaki
24/144 paya isabet eden 1 nolu dükkan niteliğindeki bağımsız bölümün ½ payının tarafların ortak miras bırakanı Nazmi Duru tarafından 11.9.2000 tarihli akitle üç milyar Türk Lirası bedelle davalıya temlik edildiği görülmektedir.
Mahkemece, bu temlikin miras bırakanın mirastan mal kaçırma düşüncesi ile değil paylaştırma amacı ile gerçekleştirildiği kabul edilmiştir.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi ( mevsuf-vasıflı ) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini istiyebilirler.
Hemen belirtmek gerekirki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tesbiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih ½ Sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamıyacağı da kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar araştırılmalı tapu kayıtlı ve varsa öteki delil ve belgeler mercilerinden getirtilmeli her bir mirasçıya nekledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınmalı böylece yukarda değinilen anlamda bir paylaştırma kasdının bulunup bulunmadığı açıklığı kavuşturulmalıdır.
Somut olayda, miras bırakanın davanın tarafları dışında başkaca mirasçılarının da bulunduğu anlaşılmaktadır. Nevar ki, mahkemece yukarıda belirtilen kabule gidilirken yine yukarıda belirtilen ilkeler gereğince bir araştırma yapıldığı söylenemez.
Hal böyle olunca, paylaştırma ( denkleştirme ) olgusu yönünde belirtilen şekilde araştırmanın yapılması, soruşturmanın tamamlanması gerekirken eksik tahkikatla karar verilmesi doğru değildir. Davacı vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. SONUÇ : Kabulü ile kararın yukarıda açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 4.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 375.000.000 TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.09.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.