Mesajı Okuyun
Old 19-10-2002, 13:42   #4
metin karadag

 
Varsayılan Nasıl anlaşılır olabileceğimiz önem kazanıyor...

Sevgili Sarper tesekkürler,

Bizleri öyle görmüşlerdi, bizde sizi öyle gördüğümüzü inkar yoluna sapmadan bakışlarımızı/zihniyetimizi değistirebilirsek, aslında müthiş bir şey olacak.

Öğrenci, adı üzerinde sanki sürekli şarja bağlı cep telefonu gibi algılandığı için tek yönlü "diyalog"un yani monologun nesnesi olarak ele alınıyor.

Ya diyalog?...

Bunu da hiç birimiz beceremeden geçip gidiyoruz.

Geçen gün Mimari Stajda Rotasyon Programı gruplarındaki mimar adayı arkadaslarımıza yeni dönemin ilk yazısı olarak tam da bu konuda bir yazı dağıtmıştım aşağıya onu ekleyeceğim ama bu bölümde asıl dile getirmek istediğim; "anlatılanların sizin istediğiniz adım ve biçimlerde olmasını yine sizin belirlemeniz..."

Eğer böyle olmazsa, ortaya diyalog çıkamıyor.

Düzey yine şarj aleti cep telefonu monologu biçiminde kalıyor... Leman Dergisi'nin bant karikatürlerinden "Öğreten Adam ve Oğlu" monologlarına dönüşüyor...

Karikatür dedim de sözünü ettiğim aşağıdaki yazının dosya eki de simdi Penguen Dergisini çıkaran ekipten Karikatürist Selçuk Erdem'in karikatürüydü....

Karikatürde; çevresi çitle çevrili bir yeşil otlakta iki koyun otluyor...

Birinci koyun, ikinci koyuna bakarak: "BÜTÜN GÜN OTLAMAKTAN KENDİME ZAMAN AYIRAMIYORUM..." diyor.

İkinci koyun, başını otlamaktan kaldırmadan soruyor: "AYIRSAN N'APICAKSIN Kİ?"

...

Buradaki yazışmaların fonksiyonel ya da işgörür olması, üzerindeki irdelemelerle de ilgilidir diye düşünüyorum.

Öğrenciler, Eğitim ve Öğretim sorunlarının esas öznesi yani mağduru olarak, çözüm konusunda da sorunu bizzat yaşıyor olmaktan dolayı; çözümü konusunda ( ve senin özel olarak dile getirdiğin alan da dahil) özne olunduğunun bir an önce farkına varabilmelidir...

Hem sorunun çözümü hem de esas çözücüsü olunduğunun farkına varmak, çok önemli...

Bu fark ediş ilk adımda bir çok sorunun da çözümü anlamına geldiğini unutmadan.

Lafı uzatmadan sohbetin karşılıklı biçimmde diğer adimlara geçmesini öneriyorum.

Sevgi ve Saygıyla
Metin Karadağ

----- Sözünü ettiğim yaziyi ekliyorum ------


Yakin gelecegin Mimarlari olan farkli MSR Gruplarindaki


Sevgili Meslektaslarimiz,


Zamani geldiginde(!) soze insanlar hep "bizim
zamanimizda" diye baslarlar...

Sizde sirasi geldiginde mutlaka kullanmissinizdir.

Ya da birgun kullanmak zorunda kalacaksiniz...

'Sosyal genetik' diye bir sey var midir bilemem ama
yukaridaki sozun arkasinda zamanin savurucu etkisine
gec kalmisliga karsi birazcik tutunabilme kaygisi,
yani en temelinde kimlik kaygisi vardir gibi geliyor.

Soyleyen aslinda size degil de kendisinin gecmis ve
bugunune seslenmek istemektedir...

"Bizim zamanimizda..."

Durduk yerde herseyin daha kotuye gitmesi icin verilen
cabanin(!?), herseyin iyiye gitmesi için verilen
cabadan daha fazla oldugunu toplama cikarma yaparak da
bulmak mumkun.

Ornegin hicbirsey yapamamaklari toplayin ve ondan
yapilan iyi seyleri cikarin;...

( 05 ekim 2002 cumartesi gunu Istanbul Subede yapilan
EKA - MBCK'nin duzenledigi "AB ve Gats Surecinin
Ulkemiz Mimarligi ve Mimarlarina Etkileri"
toplantisina katilan arkadaslariniz (mimarlik
ogr.)orada dile getirilen gerceklerin ne kadar acitici
oldugunu bizzat ornekleriyle izlediler. Toplantinin
notlarini yakinda bir sizlere ulastirmaya
calisacagiz...)

Ornegin, gerekeni gerektigi zamanda yapmamayi da kotu
isler toplamina ekleyebiliriz. (Anlayanlar anladi))

Demek ki zaman ilerledikce zamaninda yapilmayanlarin
birikintilerinden(!) hareketle; herseyin iyiye gitmesi
için daha fazla caba sarfetmek gerekiyor.

Su an yasadiginiz kosullara bakiyoruz da o gunun akli
ile bugun sizlere gore basarisiz olurduk diye
dusunuyoruz.( Icimizden tabii. Yoksa bunu hic oyle
sesli olarak soyler miyiz?)

Dun yasamis olsaydik altindan kalkamayacagimiz
kosullar altinda bugun sizler surekli
hirpalanmaktasiniz.

Cocukluktan bugune egitiminizin her asamasinda surekli
yaris gerilimi altinda olmak sizlere bugun
hissedemeyeceginiz incelikte travma izleri birakmakta.

Ilerde yani "doyma noktasindan sonra" sizim sizim
ortaya ciktiginda ancak farkedebileceginiz
bicimiyle...

Kendi kendine yeterli olmak, olumlu katkisinin
yanisira olumsuz bir sekliyle de yan etki yapmakta; ve
maalesef "asosyallesmeye/bir tur delilik/ yol
açmakta...

Eger grafiklerle anlatilabilir bir sey olsaydi, son 10
yilin siz universite ogrencilerinin sosyal
yanlarindaki asinmayi gosterebilmek ve yasaminiza
butunuyle nasil olumsuz etkide bulundugunu kolayca
anlatmak isterdik.

Daha çok edebiyatta dile getirilen "yalnizlasmak"
basta felsefi olmak üzere bir çok yandan doygunlugu
tanimlarken; gunumuzde "yalnizlasmak" daha cok /
neredeyse birebir olarak "yabancilasmaya" denk
dusmekte.

Tabii ki yabancilasmayi da "once kendi kendine
yabancilasmadan baslayip, her alanda devam eden bir
surec" olarak ele almak gerekiyor.

Yoksullukla yoksunluk arasinda oldugu gibi,
"bilinclice yalniz olmak" ile "caresizce yalniz
kalmak" arasindaki kalin cizgiyi gozden hic kacirmamak
gerekiyor.

Sizleri bir suredir basta kendinize karsi olmak uzere
her tur "yabancilasmaya / otekilesmeye ve dahi
otekilestirmeye" karsi bagisiklik kazandiracak sekilde

kendinize karsi kiskirtici bir calışma sistematiginin
( bunu yaparken de o an yine kendinize karsi
yabancilasamadan yapabileceginizin, yontemini de
sunarak...) basit adimlarini aktarmaya çalışıyoruz.

(Bakınız: Mimaride Staj Rotasyonu Programı...)

Bu isi bugune kadar kendine yabanci olarak gorenlere
seslenmek istiyoruz.

Bir kez olsun kendi kendinize yardım eli uzatmaya ve
zaman ayirmaya ne dersiniz?

Hayati erteleyerek tasarruf edemezsiniz...

Cunku bir omur boyu araliksiz pesinizden gelecektir...

Sevgi ve saygiyla
Metin Karadag



MSR - Mimari Stajda Rotasyon Programi Sizleri, bu yaz
yaptiginiz calismalari yansitacaginiz/anlatacaginiz
bultenlerinizle birlikte bekler))