Mesajı Okuyun
Old 04-07-2010, 12:17   #544
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Çok sevdiğim sevgili hocam Prof.Dr. Hayri Domaniç'i kaybettik. Çok üzgünüm.

Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın. Amin.

Hocamızın farklılıklarına temas eden bir yazı ... paylaşmak istedim.


http://img.blogcu.com/uploads/Profse...rmagan_004.jpg

TANIDIĞIM HAYRİ DOMANİÇ HOCA

Prof. Dr. Servet ARMAĞAN
-Anayasa Hukuku Profesörü -

(İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi)

Bazı meslekdaşlarımın Prof. Dr. Hayri Domaniç Hoca için 80. Yaş münasebetiyle bir ARMAĞAN çıkarma kararını takdir ve tebrikle karşılıyorum. Kadirşinas davranışın güzel bir örneği böylece ortaya çıkmış oldu. Diğer taraftan Hayri Domaniç Hoca da böyle bir kadirşinaslığa layık bir ilim adamı, bir münevver, müşfik ve müeddeb bir insandır.
Yoğun şekilde yazıhanesini kullanmak imkanını bana bahşeden hocam hakkında aşağıdaki ifadelerimin, tarafsız müşahedeler olarak kabul edilmesini rica ederim. Senelerdir yazıhanesinde çalışıyorum, dört mevsim, gece gündüz uzun beraberliğimiz oldu, hele kendisinin saat 11:00 civarında yaptığı kahvaltısı esnasında yaptığımız ilmi sohbetler, bana bu satırlardaki bilgileri kazandırdı.
Daha önce Domaniç Hoca için Fakültemiz bir ARMAĞAN çıkartmıştı1. Bu kitabın muhtevasına hocam için bir makale ve bir hatıra yazısı ile katkıda bulunmuştum. Onun hakkındaki bu yeni Armağanda da yeni bir katkı ile hizmet etmek istedim. Ancak bu defa, hatıra kabilinden çok Prof. Dr. Hayri Domaniç Hoca’nın bazı özelliklerini anlatma ile, Türk münevverlerine örnek insanı tanıtmak fırsatını yakalamış olacağım.

1.Müeddeb ve Münezzeh İnsan:
Şimdiye kadar beraber olduğum meslekdaşlarım arasında, bilhassa Hayri Domaniç hocanın müeddeb ve münezzeh halini hep hayranlıkla seyretmişimdir. Bizlerle konuşurken, ister ilmi, ister sohbet tarzında olsun, daima belirli bir ilim adamı terbiyesi ve inceliği içinde hareket ettiğini müşahede etmişimdir. Yaşının 80’e geldiği bu sıralarda, aynı edebi ve nezaketi göstermeğe, aksatmadan devam etmesi, her türlü takdirin üstündedir. Çünkü insanlar belli yaşlarda çevresine karşı daha duygusal, daha umursamaz ve hatta bazen aldırmaz bir tavır içine giriyorlar. Yazıhanesinin devamlı kalabalık olması vakıası karşısında, yani bu kadar yoğun insan trafiğinde, Domaniç hocanın sıkılmadan ve dahası sinirli bir davranış içine girmeden, hayatını devam ettirebildiğine hala şaşarım.

2.Teşvik Eden İnsan:
Müeddeb ve münezzeh olmasından daha üstün bir vasfı, herhalde, çevresindekilerini doğru bildiği şeylere teşvik etme eğilimi sayılabilir. Gerçekten de, Domaniç hoca, kendisi ile konuşan, ziyaretine gelen herkesi, ama herkesi hep doğru bildiği şeylere teşvik etmiştir.
Bu yaşımda, bu kadar kitap ve makale yayınlamış olan bendenizi dahi, daima yeni konularda çalışmaya teşvik etmiştir: Yeni ve dikkat çekici, kimsenin el atmadığı konularda çalışma yapmamı ısrarla istemesi, yayın hayatıma yeni ilmi çalışmalarımı eklememe yol açmıştır. “TBMM’nin Hukuki Mesuliyeti Hakkında Bir İnceleme”2, “En Son Değişikliklerle 1982 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Eski Anayasalarımız”3 ve bu Armağanda yer alan makalem olan “Din Devlet İlişkisi Üzerine İncelemeler”, hocanın mevzuun tespiti ve üzerinde çalışmamı teşviki ile hayat bulmuş çalışmalardır.
Seneler önce “Dünya Anayasaları” adlı, 24 ciltlik ve İngilizce olarak yayınlanan Külliyatı yazıhanesinde görmüştüm. Hoca dikkatle külliyatı incelediğimi görünce, dünya anayasalarında Din-Devlet ilişkisini incelememi istedi ve beni bu incelemeyi yapmaya ısrarla teşvik etti. Bu külliyatı incelemeye başlarken, bu işin aylar süreceğini tahmin edemezdim. Bütünü İngilizce olan külliyat’tan, her devletin din ile ilişkisi, laiklik, kilise-devlet ilişkisi vb. konuları tespit etmeye koyuldum. Bir yıla yakın süren bir çalışma ile 180 kusur devletin anayasanı iyice gözden geçirdim. Çok yoruldum, yardımcısız da çalıştığım için, bir sürü notlar arasında bunaldığımız zamanlar oldu.
Bütün bunlara rağmen, ortaya bir sürü malzeme çıktı. Bunları değerlendirip kısa veya uzun makaleler hazırladım, bunlardan bir kısmı yayınlandı4.
Domaniç hoca beni hala teşvik ediyor, hala yeni yeni konular önüme getirip, bunla üzerinde makale veya kitap yayınlamamı istiyor. O istiyor ama, ben ne kadarını bitirebilirim bilmem, ama bildiğim bir şey varsa, Domaniç Hoca’nın müşevvik rolü ilim hayatımda yeni şeyler öğrenmeme, yayın listeme yenilerinin eklenmesine yol açtı ve açıyor.
Az Hoca da rastlanan bu özellik, herhalde takdirle zikredilecek bir vasıftır.

3.Araştırmacı Kafası:
Domaniç Hoca devamlı ve sistemli düşünen bir araştırmacı kafaya sahiptir. Vaktiyle Prof Dr. Nurullah Kunter hocamda da aynı özelliği müşahade etmiştim. Tabir caiz ise 24 saat ilim düşünen,ilmi araştırma yapan ve yapılmasını isteyen,yapılmış olanları takip eden ve satın alan veya bir yol ile onu edinen bir takip kafasına sahip .Böylece tam bir ilim adamında bulunması gereken ve fakat az ilim adamında bulunan bu özellik ,onda,bu yaşına rağmen hala devam ediyor. Bu yaşına rağmen diyorum, çünkü bu yaşta bir emekli öğretim üyesinin,ilmi derecelere ulaşmak için yayın yapmaya ihtiyacı yoktur. Kendini ilim dünyasına tanıtmak v.b. gayeleri ile heyecanla araştırma yapması beklenemez. Ama Hayrı Domaniç hoca öğle değil.
Bir misal:Halen fakültemdeki derslerime ve yüksek lisans faaliyetlerime devam ediyorum. Zaman zaman yazıhanesine gelerek çalışma yapıyor ve Fakültemizdeki sayıları azalmış bulunan ilmi faaliyetler hakkında haber türünden bilgi verince,o, genç bir asistan heyecanı ile konu ile ilgilenir, o konunun cevherine ait görüşlerini açıklamaktan kendini tutamaz
Domaniç Hocanın araştırmacı kafasına sahip olması sadece ilmi çalışmalarında değil,verdiği mütalaalar ve yazdırdığı dilekçelerde de göze çarpar:Mesela Hoca Mahkemelere sunduğu dilekçeleri de titizlikle hazırlar. Doğru anlaşılması için tekrar okutur. Hatta dilekçelerde yer alan kanun vb. madde metinlerinin doğru anlaşılması için,onları siyah harflerle yazılmasını istediğini ve bunda ısrar ettiğini hatırlarım.
Bir defasında itiraz edecek oldum, “hocam bu madde zaten bilinen bir madde”dedim. Cevaben, hâkimlerin mutlaka okumasını ve iyice görünmesini sağlamış oluruz diye beni tashih etmişti.
Hatta bazı kanun maddeleri biraz uzun oluyor,ben sadece ilgili kısmın yazılması kafi derken,hayır hepsini yazın,siyah harflerle yazın,tırnak içinde yazın diye nasihatte bulunmasının, tatbikatta ne kadar doğru bir nasihat olduğunu görmüş,yaşamışımdır.

4.Her Şey Kanunlarda Var – Veya 5000 Yıllık Kanunlar:
Domaniç hoca hukuk kuralları arasında kalan,hukuki ihtilaflara karşı daima bir çıkar yol bulan,bulmaya çalışan bir ilim adamıdır. Bu özellik ona,hukuk düzenine karşı büyük bir hürmet ve güven hissi kazandırmış. Şöyle:
Ne zaman kendisi ile memleketimizin bir meselesini konuşsak, bu meselenin çaresi kanunlarımızın birinde vardır. Mesela...” diye söze başlar ne zaman iktisadi, hukuki ve siyasi bir problem karşımıza çıksa veya Türk idarecilerini meşgul etse, o meselenin çaresinin kanunlarımızda bulunduğunu veya Avrupa mevzuatında bulunduğunu söyler. Onun meşhur olan deyimi ile “5000 yıllık kanunlarda her şeyin çaresi vardır”.Yani insanlık tarihi boyunca ortaya konulmuş kaideler ve müesseselerin, insanların problemlerini halletmekte yeterli olduğunu ve çaresizlik diye bir şeyin söz konusu olmadığını söylemeye ısrarla devam etmektedir.
Bu ısrarı neticesi,bir zaman memleketimizde çok konuşulan,hemen her gün gündemde olan, TBMM üyelerinin yasama dokunulmazlıklarının kullanılması veya kötüye kullanılması ilgi olarak beni çalışmaya teşvik etti. Ben bu konuda bir şey yayınlayamadım, ama o bir makale yayınlamayı başardı5.
Son zamanlarda ülkemizin aktüel konusu olan içi boşaltılan bankalar ve ekonomik hayat ile ilgili krize dönüşen durumlarda da, keşke Domaniç Hocanın bilgisine başvurulsa ve nasihatlerine kulak verilse...

5. Hukuka Saygı:
İnsanlar arasındaki anlaşmazlıklarının çözümünün hukuk kaideleri içinde mutlaka bulunduğunu söylemek Domaniç hocanın “mümeyyiz bir vasfıdır”, ama onun kadar değerli bir karakteri de,hukuk kaidelerine olan saygısıdır. Beğenmediği hukuk kaideleri vardır tabii, ama onları uygulamakta büyük bir dikkat ve itina gösterir. Yani onlara karşı hürmet (respect) hissi ve eğilimini her zaman muhafaza eder,ama bazılarını değiştirmek için de uğraşır, hatta kitap bile yazar6.
Bu konuda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararlarından bazısını değiştirmek, yani daha doğrusunu bulabilmek için gösterdiği gayretleri, Başbakanlığa, hatta Cumhurbaşkanlığına mektup, faks ve yayınlarından gönderdiğini iyi bilirim 7.

6. Mukayeseli Hukuk Sevgisi:
Hukuka saygısısnı kuvvetlendiren bir karakteri ve eğilimi de Mukayeseli Hukuka olan sevgisi ve saygısıdır. Türk kanunlarında bir konunun açık-seçik cevabı bulunamıyorsa, “hemen Avrupa kanunlarına bakalım” der. Der ama, arzusunun hemen yerine gelmesi için de yazıhanesinde birçok yabancı devlet anayasa,kanun ve şerhler yer almaktadır. Kendisi batı dillerini bildiği gibi,benim de bu konulardaki bilgimi ve eğilimimi takdir etmiş olmasını şükranla zikrediyorum.
Domaniç hocanın Mukayeseli Hukuka karşı sevgisini ve eğilimini,benim zaman zaman mütevazi ölçülerde yaptığım ve yayınladığım İslam Hukuku sahasındaki makalelerime karşı takdir ifadelerinde de görmüşümdür.
Konuşmalarında sık sık batı hukuku ve kültüründen misaller vermesi ise,onun kültürünün zenginliğine ayrıca işaret eder. Çoğu defa fransızca kitaplardan okuduklarından bizlere aktarmalar yapması ise,benim için yeni şeyleri öğrenme fırsatı olmuştur.

7. Hayat Boyu İlim Aşkı:
Domaniç hoca da hayat boyu ilim yapma,öğrenme,yayınlama vb. bir karakter halini almış. Tatile gittiği Gebze’deki evinde dahi bir kütüphane olduğunu, Gümüşsuyu’ndaki tam bir kütüphane olan kütüphanesinin bir benzerini orada da kurduğunu hep duymuşumdur. Duydum ama, henüz görme ve kullanma fırsatını bulamadım.
Bazı ilmi araştırmalarımı tamamlamak için geçen yaz Avrupa’ya gitmiştim. Dönüşümde,yazıhanesinde sabahları yaptığımız mutad sohbetlerin birinde:Karlsruhe şehrinde Federal Almanya Anayasa Mahkemesine gittiğimi, kütüphanesinde çalışmalar yaptığımı vb. anlattım. Beni dikkat ve hatta hayranlıkla dinlediğini ve sorular sorduğunu hatırlarım halbuki Domaniç hocanın araştırma sahası ile benimki arasında uzak bir mesafe var. Buna rağmen,yakından konum ile ilgilenmesi,ona karşı takdir hislerimi biraz daha pekiştirmiştir.

8. Hayat Boyu Sağlık ve Huzur:
Hocanın mümeyyiz vasıfları bu kadarla anlatılmış olmaz. Burada aydınlarımıza örnek olması temennisi ile bazılarına temas edebildim.
Güzel giyinen, güzel konuşan ve güzel yazan bu insan, güzel insanlarla düşüp kalkmasını da güzel beceren bir efendidir. Kendisinde, o meşhur çerkez nezaheti sarayların ve protokollerin zerafeti mevcut.
Bu kadar bilgi, mevki ve mansıbına rağmen,o kadar da mütevazı olması ise, hakikaten bir haslet-i memduhadır.
Kendini hayat boyu ilim yapmaya adamış bu insana,bu ilim erine,hayat boyu sağlık ve huzur dilemek en büyük temennimdir. Yazıhanesinde,boğazın mavi sularına bakarak, balkonunda akşam yemeğini yediğini görmek de bir zevkimdir. Sessiz ve huzurlu yazıhanesinde, Boğazın Avrupa yakasının güzellik ve sessizliği gibi, âsude ve güzel günlerde yaşaması dileği ile satırlarıma son veriyorum.
Daima düşünen,daima hukuka ve adalete uygun çözümler bulmaya çalışan bu kafa, kendi talebelerine ve Türk aydınlarına örnek bir ilim adamı portresi çizer. Bu portre,gelecek nesillere bir prototip olmaya layıktır.

Sağlıklı ve huzurlu günlerde yaşa Hayri Domaniç Hoca!..
Ocak-2001
Prof Dr.Servet ARMAĞAN


1 Prof. Dr. Hayri Domaniç’e Armağan, İstanbul, 1995, İHFY.
2 Bkz. Marmara Ü. İ. Ve TBF Dergisi, yıl, 1999,c.xv, 1999, İstanbul, sh.97 vd.
3 Beta Yayınevi İstanbul, 2000.
4 Mesela bkz. Yeni Türkiye Dergisi, s.22, 1998: “Dünya Devletleri Anayasalarında laiklik Prensibinin Düzenlenişi”, sh. 732-741; s.23-24, 1998: “Laiklik Prensibine Bağlı Bazı Müesseseler (Dünya Anayasalarından Örnekler) ve Türkiyedeki Uygulama”, sh. 2557-2570.
5 Yasama Dokunulmazlığının Tarifi, Tarihçesi, Kapsamı ve İstisnaları, yeni Türkiye Dergisi, s.23-24, sh.993-946.
6 Bkz.Faizle Karşılanamayan Zararların Giderilmesini Sağlayan BK.l05 ve Diğer Hükümler,Ankara,1998,Seçkin y.

7 (Bkz.5.nolu dipnotta zikredilen eser ve “Devlet Denetleme Kurulunun görev ve Yetkileri ile Sorumlulukları”, Maya Dergisi, sayı:210, s.26-28.
Bu makalenin son cümlesi şöyledir:”Daha önceki anayasalarımızda bulunmayan ve çok doğru bir gerekçe ile 1982 tarihli Anayasamızın 108.maddesinde düzenlenen, ancak 18 yıllık geçmişinde hemen hemen hiç çalıştırılmayan DEVLET DENETLEME KURULU’nun, etkin bir şekilde çalıştırılması, yukarıdaki örneklere ilaveten, sayısız gümrük kaçakçılığı, Devlet İhale yolsuzlukları gibi günlük suistimallerin sürüp gittiği bir ortamda, daha da zorunludur ve bu konuda birinci görev Cumhurbaşkanına düşmektedir.”
Bu makaleyi ilgililer görmüş olacak ki, Yüksek Denetleme Kurulu Başkanından hocama bir cevap gelmiş. Hocam onu bana yüksek sesle okuttu. Ben de bir Anayasa Hukukçusu olarak “Sizin kastettiğiniz idarenin hukuka uygun çalışmaması halindeki davranışlardı ve halbuki, gelen cevapta yapıldığı belirtilen araştırmalar ise, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının Türkiye’de uygulama kabiliyeti vb. gibi, sadece araştırmaya değer konulardır. Meselenin subtanzını kavrayamamışlar” dedim. “Aferin işte mesele bu” dediğini hala hatırlarım.