Mesajı Okuyun
Old 15-04-2008, 22:32   #17
av.s_ulusinan

 
Varsayılan

Birçok meslektaşım kendince doğru bulduğu yorumu yazmış ve hepsinin kendine göre haklı gerekçeleri var. Ben de nacizane görüşümü eklemek istedim... Gerek BK 60/1-2 maddeleri ve gerekse KTK 109/1-2 maddeleri incelendiğinde; her ikisinde de zamanaşımı süresinin zarara ve failine ittılaı tarihinden itibaren başlayacağı açıkça ifade edilmiştir. 10 yıllık zamanaşımı için ise herhangi bir başlangıç koşulu aranmamış ve olay tarihi başlangıç kabul edilmiştir. (Bu arada KTK 09'daki iki yıllık özel sürenin sadece medi tazminat taleplerine ilişkin olduğunu, manevi tazminat taleplerinin bu kapsamda yer almadığını hatırlatmak isterim).

Somut olayımızda mağdur olan kişi gerçek zararını, sakatlığının gerçek boyutunu Adli Tıp Kurumu raporu ile nihai olarak öğrenmiş olmaktadır. Bu nedenle BK'daki bir yıllık (veya KTK daki 2 yıllık) zaman aşımı sürelerinin Adli Tıp Raporu tarihinden itibaren hesaplanması gerekmektedir. Diğer taraftan uzamış ceza zamanaşımını düzenleyen 2. fıkralar incelendiğinde; (BK 60/2; "Şukadar ki zarar ve ziyan davası, ceza kanunları mucibince müddeti daha uzun müruru zamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa şahsi davaya da o müruru zaman tatbik olunur" hükmü görülmektedir. Burada da zamanaşımının başlangıcı için birinci fıkradaki koşullardan (faili ve zararı birlikte öğrenme) farklı bir ifade kullanılmamakta ve uzamış zamanaşımı süresinin doğrudan olay tarihinden hesaplanması gerektiği yönünde bir ibare yer almamaktadır. Bu durumda ceza zamanaşımı süresinin birinci fıkradaki düzenlemeye aykırı şekilde olay tarhinden başlatılmasının hukuki dayanağı yoktur. Belirtilen nedenle; uzamış (ceza) zamanaşımının da (somut olayda 5 yıl) failin ve gerçek zararın öğrenildiği tarihten yani Adli Tıp Raporu tarihinden itibaren hesaplanması gerektiğini düşünüyorum.
Bu düşüncemi doğrulayan ve sayın Doğanel tarafından eklenen 2002 tarihli HGK kararına katılıyorum. Saygılarımla...