Mesajı Okuyun
Old 19-12-2016, 21:13   #6
av__emrah

 
Varsayılan

T.C YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
Esas: 2014 / 14053
Karar: 2014 / 12755
Karar Tarihi: 30.09.2014

ÖZET: Mahkemece, bozmaya uyulmakla birlikte, bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılmamıştır. Zira, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacıların taşınmaz için ödedikleri paranın, denkleştirici adalet ilkesi uyarınca (ifanın imkansız hale geldiği tarihteki ulaştığı alım gücüne) güncellemesi yapılırken, en önemli ekonomik etkenlerden faiz getirisi ortalamaya katılmamıştır. Bundan ayrı, hesaplamada (eski TL) ve (yeni TL) birbirine karıştırılmış, sözleşme tarihinde döviz kuru …TL (eski … TL) olarak esas alındığı halde dayanağı belgelendirilmemiştir. Yetersiz ve eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporunun hükme esas alınmış olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. (4721 S. K. m. 705) (818 S. K. m. 213) (2644 S. K. m. 26) (1512 S. K. m. 60)

Dava: Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Davacılar vekili dava dilekçesinde, davacıların murisi olan M. D.'ın, davalılarla davacıların ortak murisinden davalılara intikal eden taşınmaz hisselerini haricen 1962 ve 1963 tarihli satış senetleriyle satın aldığını, satıma konu taşınmazların tüm satış bedellerinin davalılara ödenmiş olmasına rağmen tapuda devrin gerçekleştirilmediğini ve davacılar tarafından açılan tapu iptal davasının da reddine karar verildiğini ileri sürerek, davalı tarafa ödenen paranın günümüze uyarlanması neticesinde şimdilik 15.000 TL'nin davalı E.'den, 15.000 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte diğer davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar, davaya konu taşınmazın satışına dair yapılan senetlerin geçersiz olduğunu, davacılar tarafından açılan tapu iptal ve tescil davasının reddine karar verilip bu kararın kesinleşmesi sebebiyle kesin hüküm oluşturduğunu savunarak davanın reddini istemişlerdir.

Mahkemece, denkleştirici adalet ilkesi gereğince, satış senedinde gösterilen ve davalılara ödenen bedellerin dava tarihi itibariyle ulaşacağı değerin tespiti hususunda alınan bilirkişi raporu doğrultusunda. 2.340,54 TL'nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Melek ve Nazire'den, 3.483,61 TL'nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı E. K.'dan tahsiline karar verilmiş; hükmün taraf vekillerince temyizi üzerine; Dairemizin, 2012/18269 Esas - 2012/22862 Karar sayılı ilamı ile:

"... 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre,

davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-Taraflar arasındaki satım sözleşmesine Konu taşınmazın tapulu olduğu yönünde bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Tapulu taşınmazın satışına dair sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir. (T.M.K. 705, B.K. 213, Tapu K. 26 ve Noterlik K.60 maddeleri).

O nedenle: geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz... Dosya kapsamından; davalılardan E.'nin, ortak muristen kendisine intikal eden 23/40 hissesini 7.8.1963 tarihli senetle davacıların ortak murisi M.'ya 600.000.000 TL bedelle sattığı, tarafların ortak murisi D. D.'dan kızı F.a'ya intikal eden hissenin de, F.'nın ölümünden sonra eşi H. İ. tarafından kendisine asaleten çocuklarına velayeten 24.12.1962 tarihli senetle davacıların ortak murisi M.'ya 400,000.000 TL bedelle satıldığı ve satış bedellerinin ödendiği, davacılar tarafından davalılar aleyhine 24.10.2003 tarihinde tapu iptal ve tescil davası açıldığı, mahkemece davanın reddine karar verildiği ve kararın 28.11.2007 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Taraflar arasındaki sözleşme mahkemenin de kabulünde olduğu gibi geçersiz olup, davacı ödediği bedelin akdin ifasının imkansız hale geldiği tarihteki ulaştığı değeri isteme hakkına sahiptir. Davacılar tarafından davalılar aleyhine açılan tapu iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarih olan 28.11.2007 tarihi akdin ifasının imkansız hale geldiği tarih olup davacılar ödedikleri bedelin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca 28.11.2007 tarihindeki ulaştığı değeri isteme hakkına sahiptir.


Bu durumda; mahkemece yapılacak iş; davacı tarafından ödenen satış bedelinin, ödeme tarihinden itibaren ifanın imkansız hale geldiği tarihe (tapu iptal ve tescil davasının kesinleşme tarihi) kadar ki çeşitli ekonomik etkenlerin (enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar vs.) ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücü, yukarda açıklanan ilke ve esaslar altında ve gerektiğinde bu konuda uzman bilirkişi veya kurulundan nedenlerini açıklayıcı taraf, hakim ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak belirlenmeli, bu yolla belirlenecek miktara istemle de bağlı kalınarak hükmedilmelidir. Mahkemece: açıklanan hususlar gözardı edilerek yanlış değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir, gerekçesiyle...", mahkemenin kararı bozulmuştur.

Mahkemece; bozmaya uyularak, yeniden yapılan yargılama sonucunda; bilirkişi raporu doğrultusunda, davacıların davasının kısmen kabulü ile, 602,70 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar M. G. ve N. Ç.'den alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya dair talebin reddine; 869,75 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı E. K.'dan alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.

Mahkemece, bozmaya uyulmakla birlikte, bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılmamıştır. Zira, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacıların taşınmaz için ödedikleri paranın, denkleştirici adalet ilkesi uyarınca (ifanın imkansız hale geldiği tarihteki ulaştığı alım gücüne) güncellemesi yapılırken, en önemli ekonomik etkenlerden faiz getirisi ortalamaya katılmamıştır. Bundan ayrı, hesaplamada (eski TL) ve (yeni TL) birbirine karıştırılmış, sözleşme tarihinde döviz kuru 9 TL (eski 9.000.000 TL) olarak esas alındığı halde dayanağı belgelendirilmemiştir. Yetersiz ve eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporunun hükme esas alınmış olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Bu itibarla yukarda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 30.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)