Mesajı Okuyun
Old 28-12-2008, 22:03   #3
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım;

Mirasçılar arasında TAKSİM yok ise, zilyetlik süresi ne kadar uzun olursa mülkiyet bir tek mirasçıya ait olamaz.Mirasçılardan birinin zilyetliği kendi adına değil, tüm mirasçılar adınadır.İştirak halinde mülkiyette; tüm mirasçının gayrımenkulün her yerinde,yani her parçada herbirinin hakkı vardır.

Alıntı:
26.05.1954 tarih 7/17 sayılı Yargıtay İçtihadları Birleştirme Kararı uyarınca mirasçılar arasında zamanaşımı süresi işlemez. Bu ilke gereğince mirasçılardan birinin sürdürdüğü zilyetlik tüm mirasçılar adına sürdürülmüş sayılır.


Yardımcı olması açısından aşağıya bir de karar ekliyorum.Soru ile ilgili bilgi içermekte.

T.C. YARGITAY
17.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/8848
Karar: 2005/9261
Karar Tarihi: 04.10.2005

ÖZET: Mirasçılar arasında zamanaşımı hükümleri yürümez.Terekenin taksim edildiği kanıtlanamadığına, tüm mirasçıların yapılan satışa muvafakatlerinin sağlanamadığına ve davalının zilyetliğinin de tespit gününe kadar 20 yıla ulaşamadığına nazaran davanın kabulü ile taşınmazın paylan oranında mirasçıları adına tesciline ve tespitten önce taşınmaz içerisinde yapılan iki katlı binanın davalıya ait olduğunun kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesine karar vermek gerekir.

(3402 S. K. m. 19, 30/2)

Dava: Taraflar arasındaki tespite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacı H. tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Karar: Kadastro sırasında 131 ada 26 parsel sayılı 4488.33 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz haricen satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle R. adına tespit edilmiştir. Askı ilan süresi içinde davacı H. irsen intikal ve miras payına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine ve dava konusu parselin davalı R. adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm davacı, H. tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece taşınmazın, bir kısım mirasçıları tarafından davalıya satışı üzerinden uzun süre geçmesine rağmen davacının çekişme yaratmamasının yapılan satışa onay verdiğinin karinesi sayılması gerektiği düşüncesiyle yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya içeriğine ve toplanan delillere uygun düşmemektedir. Taşınmazın davacının babası 1937 yılında ölen A. 'ndan kaldığı uyuşmazlık konusu olmadığı gibi bu yön mahkemenin de kabulündedir. Davacı dava dilekçesinde taşınmazı paylan oranında A. mirasçıları adına tescilini istemiştir. Uyuşmazlık, bir kısım mirasçılar tarafından davalıya yapılan satışın geçerli olup olmadığı ve dolayısıyla davalı yararına satın alma ve zilyetliğe dayalı taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmadığı yönünde toplanmaktadır. A'nun ölümünden sonra tarekesinin taksim edildiği kanıtlanmış değildir. Bilirkişi ve tanıklarında bu yönde bir açıklamaları yoktur. Getirtilen tutanaklarının incelenmesinden miras bırakan A.'in mirasçılarından A. B. adına tek bir taşınmazın, İ. ve H. adlarına da birçok taşınmazın tespitinin yapıldığı, diğer mirasçılar adına herhangi bir taşınmaz mal tespitinin yapılmadığı anlaşılmaktadır. A'nun ölüm tarihine göre terekesi iştirak halinde mülkiyet hükümlerine göre tabi bulunmaktadır. Medeni Yasanın eski 539, yeni 599. maddelerine nazaran terekenin doğrudan mirasçılara intikali kural olduğuna göre davalıya yapılan satışın geçerliliğinin kabulü için yapılan satışa diğer tüm mirasçıların muvafakat etmesi ya da A. terekesinin taksim edilip taşınmazın davalının satıcıları olan mirasçılara intikal ettiğinin kanıtlanması gerekir.

Diğer taraftan davalının satın aldığı tarih ile tespit tarihi arasında yasada öngörülen 20 yıllık süre de geçmemiştir.

Mirasçılar arasında zamanaşımı hükümleri yürümez. A. terekesinin taksim edildiği kanıtlanamadığına, tüm mirasçıların yapılan satışa muvafakatlerinin sağlanamadığına ve davalının zilyetliğinin de tespit gününe kadar 20 yıla ulaşamadığına nazaran 3402 sayılı Kadastro Yasasının 30/2. maddesi de gözetilerek davanın kabulü ile taşınmazın paylan oranında A. M. mirasçıları adına tesciline ve tespitten önce taşınmaz içerisinde yapılan iki katlı binanın aynı yasanın 19. maddesi uyarınca davalıya ait olduğunun kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesine karar vermek gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.

Sonuç: Davacı H. M.'nun temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine 4.10.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)

Saygılarımla.