Mesajı Okuyun
Old 01-02-2006, 12:40   #44
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.mehmetdemirlek301

Foruma katkılarınız için teşekkür ediyorum.

1-)Yasalar karşısında eşit olmak, eşitliğin amaçlarına ulaşılmadıkça ve fiilen kullanılamadıkça çok da anlamlı değildir.Bu nedenle eşitliğin etkin olarak hayata geçmesi için bazen (eşitlik gerçekleşene kadar) özel önlemler almak gerekli olabilir.Pozitif ayrımcılık olarak tanımlanan bu kavram bu konuda önemli ve etkin bir araçtır.

Hükümetler iç hukuk normu haline gelmiş sözleşmeler gereği,çeşitli alanlarda bu eşitliği uygulanabilir hale getirmek adına önlemler almak yükümlülüğündedir.Bu yükümlülük sadece karışmamak,gerekli yasal düzenlemeleri yapmak değildir.
Hem idarenin eylem ve işlemleri eşitlik ilkesine uygun olmak zorundadır hem de bu ilkenin ülkenin her yanında uygulanmasını sağlamak idarenin görevidir.

2-)Sözleşmeler sadece hükümetleri bağlamaz.Sözleşmeler herkesi bağlar ve sözleşmeyle tanınan haklar herkesçe talep edilebilir.Bu nedenle işe alınmada cinsiyet ayrımcılığı yapmak kimsenin hakkı değildir.Bunun tek istisnası makul ve haklı sebep olabilir.Örneğin yatalak bir hasta,kendi cinsiyetinde birinin bakımını isteyebilir.Bir kozmetik firması ürünlerini tanıtacak elemanın ürünün özelliğine göre kadın veya erkek olmasını isteyebilir.örnekler çoğaltılabilir.

Ama jeoloji mühendisi alanında iş başvurusu yapılırken kadın ve erkek ayrımı yapılmasının makul bir açıklaması yoktur.Yine doktor kadrosu için kadın veya erkek ayrımı yapılmasını anlamak mümkün değildir.Pek çok meslek için aynı örnek çoğaltılabilir.

Yasaların her zaman kadın lehine olmadığını yazmıışsınız.Buna katılıyorum.Özellikle 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren yürürlükte olan ve bu tarihten sonraki edinilmiş mallarda boşanma sonrasında diğer eşe alacak hakkı tanıyan 4721 sayılı TMK düzenlemesinde KANTARIN TOPUZU kadından yana değil erkekten yana kaçmıştır ve hemen düzeltilmelidir.

Çünkü yasa milyonlarca evli çiftin bu tarihten önceki edindiği mallar konusunda evlilik tarihinden itibaren yasanın uygulanmasını düzenleyen kaynak İsviçre Medeni kanunu düzenlemesinden dönmüş,geçmiş fiili eşitsizliğin devamına 4722 sayılı uygulama kanunu 10.maddesiyle MEVCUT EVLİLİKLERİN BU TARİHE KADAR OLAN MAL EDİNİMLERİNE bu yasanın uygulanmasına engel oluşturmuştur.

Böylece yasa metninde sözel olarak kadın ve erkek eşitliği bir çok bakımdan sağlanmış olsa da geçmiş adalatesizliği düzeltmeden ,koşulları eşitlemeden aynı kulvarda yarışı zorunlu kılmıştır.

4722 sayılı uygulama kanununun 10.maddesi konusundaki Anayasaya aykırılık iddialarının ciddi bulunarak konunun Anayasa Mahkemesine taşınması ve iptali ;geçmiş adaletsizllikleri düzelterek eşit bir yaşamı sağlayacağı kanaatindeyim.

Saygılar