Mesajı Okuyun
Old 08-04-2010, 12:32   #6
mantis

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ISIL YILMAZ
Ücretler için, ödenmesi gereken tarihten itibaren 20. günün sonundan başlamak üzere mevduata uygulanan en yüksek faizin istenebilieceği görüşündeyim. m.34 fıkra 1 de gösterilen 20 günün kanuni bir temerrüt süresi belirlediğini düşünüyorum.

Bu yirmi gün meselesi çeşitli açılardan kafamı karıştırıyor. (Daha önce de tartışılmıştı yanılmıyorsam, bulamadım: İş görmekten kaçınma gibi ödemeye icbar niteliğinde bir yaptırım için 20 günlük bekleme süresi mevcutken, aynı gerekçeye dayanan bir fesih için böyle bir süre öngörmemiş olmaması düşündürücü.)

Sn. Işıl Yılmaz'ın görüşü somut olayın koşullarına göre iyiniyetli işveren açısından daha hakkaniyetli de olabilir. Ancak, ücret alacağına hakkın doğumundan itibaren faiz işletilmesi gerektiğini ve iş görmekten kaçınma süresinin ayrı bir temerrüt süresi olarak değerlendirilemeyeceğini düşünüyorum. Hakkın doğum tarihini değerlendirirken de 32. maddeyi, hizmet akdini veya işyeri uygulamasını göz önüne almak gerektiği kanaatindeyim. Dolayısıyla işverenin işçiye ücret ödeme borcu vadesi belli olan bir borç olup BK m. 101/2'den yola çıkıldığında da borçlu işverenin temerrüde düşürülmesi koşulu aranmamalıdır.

Yanılıyor muyum?