Mesajı Okuyun
Old 19-05-2008, 22:22   #1
duyurucu1

 
Olumsuz ..Ve savcı ayağa kalktı.

..VE SAVCI AYAĞA KALKTI

1990 yıllarıydı sanırım.Ağır Ceza Mahkemesinde iki sanığı savunuyordum.Adam öldürmüşlerdi.Ben de tahrik vs diye savunma staratejisini kurmuş,sanıkların en az cezaya çarptırılmalı için uğraşıyordum.

Deliller toplandı.Tanıklar dinlendi.Savcı talepte bulundu.Ben sanıklar vekili olarak taleplerde bulundum.Bu sürecte ben konuşurken ayağa kalktım konuştum.Savcı ise oturarak konuştu.

Yargılamada karar aşamasına gelindi.Mahkeme başkanı dosyayı savcıya uzattı ve “Buyrun savcı bey.Esas hakkında mütalaanızı veriniz”dedi.

Savcı dosyayı aldı.Yakın gözlüğünü taktı.Zabit katibi daktiloda savcının söyleyeceklerini yazmaya hazırdı..Savcı ceketinin düğmelerini ilikledi cübbesinin yakasını düzeltti…Ve savcı ayağa kalktı.

Tüm Mahkeme salonundakiler hepsi savcıya odaklanmıştı.Savcı uzun boyluydu.Omzundaki sırmaları ve yakasındaki işlemeleri ile o anda gözümde Türk Filmlerindeki itham eden güçlü savcı imajı olarak göründü.Savcı önceden hazırlayıp dilekçe haline getirdiği davanın esası hakkındaki mütaalasını ağır ağır okudu.. Beş sayfalık dilekçeyi,olayın oluşunu gerekçeleri,talep ettiği sevk maddelerini sanığın neden bu sevk maddeleri ile cezalandırılması gerektiğini ,doktrinden de alıntılar yaparak,yerleşmiş içtihatlardan örnekler vererek yansıttığı dilekçesini okudu.Sonra dilekçeyle birlikte dosyayı Başkana uzattı.

Sıra bana gelmişti.Ben de hazırlıklıydım.Başkan “Buyrun sayın savunma makamı” dedi.

Ben de aynen savcı gibi ayağa kalktım.Önceden hazırladığım metni tane tane okudum.Neden haksız tahrik hükümlerinin ve taktiri indirim sebeplerinin uygulanması gerektiğini,delillerin neden karar vermeye yetmediğini ve hazırlık aşamasında delillerin tam toplanmadığını,toplanan delillerinde objektif olarak toplanmadığını yanlı toplandığını,hazırlıkta delil oluşturulduğunu,baskıyla zorla,sanığın suçu yüklenmesinin sağlandığını bu durumun Anayasaya ters olduğunu bu nedenle sanık lehine ceza verilmesi gerektiğini savundum.Çünkü.O zaman henüz.CMUK.135 ve yasak yöntemlerle delil toplanamayacağı kuralı henüz mevzuatımıza girmemişti.,

Mahkeme başkanı sanıklara söz verdi.Onlarda benim savunmama katıldılar.Başkan duruşmaya karar için ara verdi.

Seyirciler dışarı çıktı. Ben ve salonda sıra bekleyen avukatlar kapıya yöneldik Savcı cübbesini çıkardı.Sandalyenin üzerine katlayıp koydu.O da kapıya yönelen avukatlarla birlikte Mahkeme kapısından salonu terk etti.Başkan ve üyeler ise dosyayı da koltuklarına alıp,kendilerine ayrılan ve odalarına açılan kapıdan salonu terk ettiler.

Savcı yukarı katta kendi ofisine gitti.Ben ve diğer avukatlar ve seyirci kitlesi mahkeme kapısında bekleşmeye başladık.

Yarım saat kadar bekledikten sonra.Mübaşir bizleri Mahkeme salonuna çağırdı.Başkan ve üyeler hazırdı.Ben salondaki sanık taraftaki yerimi aldım.Tutuklu sanıklar getirildi.O sırada savcı da mahkeme giriş kapısından salona girdi ve yukarda heyetin sağında cübbesini giyerek yerini aldı..Karar açıklanırken de ayağa kalkmadı.

Ben bu kadar meslek hayatımda bir savcının o da bir defa ayağa kalktığını ve mütalaasını ayakta yaptığını gördüm.Başkada görmek nasip olmadı.

SAVCILAR AYAĞA KALKARSA NE OLUR?

Hiçbir şey olmaz.Çok daha iyi olur.Sanığın ve o sırada salonda bulunan sanık yakınlarının ve mağdur yakınlarının gözünün içine baka baka isnadını yapar ki bu davranış caydırıcılık açısından daha etkili olur.

Savcıların kamu adına yargılama faaliyetinde bulundukları bu nedenle ayağa kalkmamaları gerektiği tezi doğru değildir.Eğer bu gerekçeye itibar edilecekse kamu adına nüfus davalarına giren Nüfus Müdürlüğü memurları da yargılama sırasında ayağa kalkmamaları gerek.Ya da stajyerlerin neden ayağa kalkmadığını da anlamış değilim.

Bence yargılama sujeleri olan hakim-savcı-avukatın bu faaliyet içerisindeki davranışlarının nasıl olacağı yasama organı tarafından bir kanunla belirlenmelidir.Hatta bu makamları işgal edenlerin yerlerinin neresi olacağı da yasama organı tarafından belirlenmelidir.Kim sağda?Kim solda olacak.Kim yukarda hakimlerin makam masalarının sağında yada solunda oturacak.Kimin makam masası kimim makam masası ile aynı yükseklikte yada aşağı veya yukarı olacak?Bu tür boşluklar Yasama organı tarafından giderilmelidir.

NE YAPMALI?

Yasama organındaki avukat dışındaki hukukçu milletvekillerinin bu konuya el atacağı yok.Avukat kökenli milletvekillerinin ise geçmişi çabucak unutma hastalıkları olduğu için ,onların da bu konuya el atacağı yok.Barolar ise elini taşın altına koymak istemiyor.Eee.Biz bu sorunu bu sitede tartışıp,su üzerine yazı mı yazacağız?

BENİM ÖNERİM:

Bunun için de bireysel olarak avukat arkadaşlarımın,taslak yasa hazırlamalarını istiyorum. Önce bu taslağı bu sitede tartışalım. Sonra, bireysel olarak yasama organının milletvekili olarak bulunan avukatlara bu taslağı iletelim.Onların sahip çıkıp kanunlaşmasını sağlamaya çalışmalarını teşvik edelim,baskı yapalım.Diğer taraftanda bu taslağı TBB ine iletilmek üzere Barolara iletelim.Baroların da elini taşın altına sokmaları için baskı yapalım.Tabi başka öneriler de olabilir.İlk anda benim aklıma gelen bunlar.

Ben tartışmayı başlatıyorum. Kanunun adını ve içeriğini de tartışmaya açıyorum.

KANUN TEKLİFİ:

KANUN ADI:Mahkemelerde hakimlerin,savcıların ve avukatların yerlerinin neresi ve yargılama sırasında konuşma ve davranışlarının nasıl olacağına dair kanun taslağı.: