Mesajı Okuyun
Old 11-10-2007, 14:19   #5
Av. Levent Kıray

 
Varsayılan İştirak Nafakasından Yardım Nafakasına Geçilir

İştirak nafakası, çocuk 18'ini bitirinceye kadar devam eder. 18 yaş dolduğu anda re'sen son bulur. Çocuk ergin-reşit bir kişi olmakla, kendisi "yardım nafakası" için ayrı bir dava açabilir. Daha önce iştirak nafakası almış olsa da olmasa da bu davayı (yardım nafakası) açabilir kanaatindeyim.

Daha önce Sitemizde bununla ilgili içtihat sunulmuştu diye hatırlıyorum. Ben de sunuyorum. Belki de aynılarıdır.

İyi çalışmalar ve iyi bayramlar dilerim.





T.C. YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/1445
K. 2004/1529
T. 2.3.2004

• RÜŞT ( İştirak Nafakasının Son Bulacağı )
• NAFAKA ( Reşit Olan Çocuğa Babanın İştirak Nafakası Ödeme Yükümlülüğü Olmaması - Eğitimi Devam Ettiği Sürece Çocuğun Giderlerinin Ana Babaca Karşılanması Gerekliliği )
• HAKİMİN BAĞLILIĞI ( Maddi Vaka Ve Netice-i Talep Bağlılığı - Tarafların İddia Ve Savunmaları İle Dayanılan Kanun Hükmü Ve Tavsifi İle Bağlı Olmamaları )

4.6.1958 gün, 15/16 sayılı YİBK
4721/m. 4,328,364
1086/m. 74

ÖZET :Hakim, bir davada sadece tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve netice-i talepler ile bağlı olup, dayandıkları kanun hükümleriyle ve onların tavsifleriyle bağlı değildir. Dolayısı ile, olayları izah taraflara, uyuşmazlıklara uygulanacak kanunları belirlemek Hakim'e ait bir görevdir. Davacı çocuk dava tarihi itibariyle reşittir. Böylece TMK'nun 328/l.maddesi gereğince iştirak nafakası son bulmuştur. Ne var ki, çocuk ergin olmasına rağmen eğitimi devam ettiğine göre, ana ve babanın eğitim sona erinceye kadar bakım, eğitim ve korunması için gerekli giderleri karşılama yükümlülükleri devam etmektedir.
DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davada, davacının üniversitede okuduğu, daha önce ödenen iştirak nafakasının yetersiz kaldığı ileri sürülerek artırılması istenilmiş; mahkemece, davacının dava tarihi itibariyle reşit olduğu, rüştle iştirak nafakasının son bulduğu, reşit olan çocuğa davalı babanın iştirak nafakası ödemekle yükümlü bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak, HUMK'nun 74.maddesi gereğince Hakim, iki tarafın iddia ve savunmaları ile bağlı olup, talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Aynı şekilde Hakim, bir davada sadece tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve netice-i talepler ile bağlı olup, dayandıkları kanun hükümleriyle ve onların tavsifleriyle bağlı değildir. Dolayısı ile, olayları izah taraflara, uyuşmazlıklara uygulanacak kanunları belirlemek ise Hakim'e ait bir görevdir (4.6.58 gün, 1516 sayılı YİBK).
Somut olayda davacı çocuk dava tarihi itibariyle reşittir. Böylece TMK'nun 328/l.maddesi gereğince iştirak nafakası son bulmuştur. Ne var ki, çocuk ergin olmasına rağmen eğitimi devam ettiğine göre, ana ve babanın eğitim sona erinceye kadar bakım, eğitim ve korunması için gerekli giderleri karşılama yükümlülükleri devam etmektedir ( TMK.md.328/2 ).
Böylece, bizzat reşit çocuk tarafından eğitimin devam ettiği açıkça belirtilerek açılan davadaki istem, TMK'nun 328/2.maddesi uyarınca 364/son maddesi kapsamında yardım nafakası verilmesine ilişkindir. O halde iştirak nafakasının artırılması yönündeki açıklama ve talep dikkate alınarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.
Mahkemece, taraf delilleri toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre TMK'nun 4.maddesinde vurgulanan "hakkaniyet" ilkesi de gözetilip uygun bir miktar yardım nafakasına hükmedilmelidir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.03.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/2886
K. 2004/2859
T. 29.3.2004

• NAFAKA DAVASI ( Küçüğün Reşit Olduğu Tarihte Hükmedilen İştirak Nafakası Kanun Gereği Kendiliğinden Sona Ereceğinden Hükümde Ayrıca Belirtilmesi Zorunluluğu Bulunmadığı )
• İŞTİRAK NAFAKASI ( Küçüğün Reşit Olduğu Tarihte Kanun Gereği Kendiliğinden Sona Ereceğinden Hükümde Ayrıca Belirtilmesi Zorunluluğu Bulunmadığı )
• YARDIM NAFAKASI ( Küçük Reşit Olduktan Sonra Da Eğitimine Devam Ediyorsa Kendisi Yeni Bir Dava Açarak Yardım Nafakası Talebinde Bulunabileceği )
• EĞİTİMİNE DEVAM EDEN REŞİT ÇOCUK ( Kendisi Yeni Bir Dava Açarak Yardım Nafakası Talebinde Bulunabileceği - Babanın Çocuğuna Bakma Mükellefiyeti Onun Reşit Olmasıyla Sona Erdiği )
• BABANIN ÇOCUĞUNA BAKMA MÜKELLEFİYETİ ( Onun Reşit Olmasıyla Sona Erdiği - Küçük Reşit Olduktan Sonra Da Eğitimine Devam Ediyorsa Kendisi Yeni Bir Dava Açarak Yardım Nafakası Talebinde Bulunabileceği )

4721/m.328/1-2

ÖZET : 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 328/1. maddesine göre; babanın çocuğuna bakma mükellefiyeti onun reşit olmasıyla sona erer. Küçük reşit olduktan sonra da eğitimine devam ediyorsa ( TMK.nun 328/2. maddesi ) bu takdirde; kendisi yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabilir. Dolayısıyla küçüğün reşit olduğu tarihte hükmedilen iştirak nafakası kanun gereği kendiliğinden sona ereceğinden, hükümde ayrıca belirtilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır.
DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 328/1. maddesine göre; babanın çocuğuna bakma mükellefiyeti onun reşit olmasıyla sona erer. Küçük reşit olduktan sonra da eğitimine devam ediyorsa ( TMK.nun 328/2. maddesi ) bu takdirde; kendisi yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabilir. Dolayısıyla küçüğün reşit olduğu tarihte hükmedilen iştirak nafakası kanun gereği kendiliğinden sona ereceğinden, hükümde ayrıca belirtilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır.
SONUÇ : Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 7.890.000 lira bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 29.03.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.











T.C. YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/12338 K. 2005/16008 T. 18.7.2005 4721/m.328,364

• YARDIM NAFAKASI ( Ana-Babanın Eğitim Sonuna Kadar Çocuğa Bakma Görevi İçin Öngörülen Yardım Nafakasına Hükmedilmeden Sona Eren Reşit Çocuğa İştirak Nafakasının Yorum Yoluyla Sürdürülmesi Mümkün Olmadığı )
• İŞTİRAK NAFAKASI ( Ortak Çocuğun Reşit Olduğundan Söz Ederek Onun İçin Ödenen Nafakanın Kesilmesi Talebi - Çocuğun Eğitimi Devam Ediyorsa Yardım Nafakasına Hükmedilmeden Sona Eren İştirak Nafakasının Yorum Yoluyla Sürdürülmesinin Mümkün Olmadığı )
• ÇOCUĞUN REŞİT OLMASI NEDENİYLE NAFAKANIN KESİLMESİ TALEBİ ( Çocuğun Eğitimi Devam Ediyorsa Yardım Nafakasına Hükmedilmeden Sona Eren İştirak Nafakasının Yorum Yoluyla Sürdürülmesinin Mümkün Olmadığı )
• EĞİTİMİ DEVAM EDEN ÇOCUK ( Ortak Çocuğun Reşit Olduğundan Söz Ederek Onun İçin Ödenen İştirak Nafakasının Kesilmesi Talebi - Yardım Nafakasına Hükmedilmeden Sona Eren İştirak Nafakasının Yorum Yoluyla Sürdürülmesinin Mümkün Olmadığı )
• İCRA MAHKEMESİ KARARI ( Borçlunun Talebi Devam Eden Nafakaya İlişkin Olup Mahkemenin Kararı Kesin Olmadığından Temyiz Edilebileceği )

ÖZET : Borçlu, kendisinden talep edilen alacak miktarına karşı çıkmamış, ortak çocuğun reşit olduğundan söz ederek onun için ödenen iştirak nafakasının kesilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana-babanın eğitim sonuna kadar çocuğa bakma görevi için öngörülen yardım nafakasına hükmedilmeden, sona eren iştirak nafakasının yorum yoluyla sürdürülmesi mümkün değildir.
Borçlunun talebi, devam eden nafakaya ilişkin olup icra mahkemesinin kararı kesin olmadığından temyiz edilebilir.
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilen mahkeme kararının reddini mutazammın 18.4.2005 tarih, 7713/8237 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Borçlu vekili tarafından İcra Mahkemesine sunulan 24.2.2005 tarihli dava dilekçesinde icra emrinde yazılı olan ve kendisinden talep edilen alacak miktarına karşı çıkılmamıştır. Müşterek çocuk Hakan'ın 14.11.2004 tarihinde reşit olduğundan söz edilerek adı geçen için ödenen iştirak nafakasının kesilmesine karar verilmesinin talep edildiği görülmektedir. İstek, devam eden bir nafaka ile ilgili olduğundan İcra Mahkemesinin kararı kesin olmayıp temyizi kabildir.
Bu nedenlerle borçlu vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne; Dairemizin 18.4.2005 tarih ve 2005/7713-8237 sayılı temyiz dilekçesinin reddine ilişkin kararının kaldırılmasına karar verildi.
İstanbul 2. İcra Mahkemesinin 3.3.2005 tarih ve 2005/405-294 sayılı kararının temyiz incelemesine geçildi:
İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.12.2001 tarih ve 2001/433-743 sayılı kararı ile müşterek çocuk Hakan için hükmedilen iştirak nafakası MK'nın 328. maddesi gereğince adı geçenin ergin olması ile sona erer.
MK'nın 328/2. maddesi gereğince; çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve babanın eğitim sonuna kadar çocuğa bakma görevi için yapılacak ödemeye veya MK'nın 364. maddesinde öngörülen yardım nafakasına hükmedilmeden sona eren iştirak nafakasının yorum yoluyla sürdürülmesi mümkün değildir. Burada, "ilam hükmünü ortadan kaldırmak" değil, "uygulama sahasını saptamak" söz konusudur. O halde, şikayetin kabulüne karar vermek gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nın 366. ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 18.7.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.