Mesajı Okuyun
Old 24-02-2007, 11:34   #15
Av.Bektaş Salim Topbaş

 
Varsayılan olması gerekenin göreceliği

'adelet öyle bir idedir ki sürekli peşinde gidilmelidir' gibi bir söz hukuk felsefesi eserlerinde mevcuttur.Bu sözün anlattığı adelete erişmek, böylece adaleti yaşamak değil aynen olması gereken kavramında olduğu gibi sürekli varolanın eksiklerini tamamlamak ve devinim halinde olmaktır.olması gereken olduğunda artık eskimiştir ve kusurları vardır yeni olması gereken aranmalıdır.eğer kusurları yoksa olması gereken olan olmuştur ve kavram ömrünü tamamlamıştır.soyut bir olması gereken kavramı yaratarak bu çerçevede tüm insanlığı olması gerekene yöneltmek fikrimce lüzumsuz bir yüktür.eğer olması gereken sürekli ve sonsuza kadar uğraşılacak bir fakat elde edilemeyecek bir kavramsa fazla üstünde durmamak gerekir.bu kavram ayrıca her yeninin eskisinden daha çok olması gerekene yakın olduğunu da varsayıyor.Fakat tarihte geri dönüşler yaşanabiliyor.
İnsanın, doğuştan bir olması gereken fikriyle doğduğu ve beyninde getirdiği bu kuralın mükemmel olduğu düşüncesi ise her insanın doğuştan mükemmel hukukçu olduğu kabulünü gerektirir.Buna paralel bir düşünce islam düşüncesinde her doğanın aslında müslüman olarak doğduğu fikridir.
yaşamda büyük oranda geçerliliği olan gerekircilik (determinizm) fikriyatı konuyu daha iyi açıklıyor kanaatindeyim.Yani şu an mevcut olan bir hukuk varsa (pozitif hukuk) bu büyük ölçüde böyle olması gerektiği içindir.Varolan hukukun işler olabildiği coğrafyada bulunan türlü sosyal siyasi güç dengeleri,kadın-erkek, çocuk-yetişkin,insan-doğa, işçi-işveren, yerli-yabancı gibi türlü çelişkiler ve bunlar arasındaki güç dengesi ve dünya konjenktürü verili hukuku belirlemektedir.Olması gerekenin ne olduğu belirtilen çelişki içindeki unsurlardan her biri için farklı olacaktır.Bu nedenle ortak bir olması gerekenin belirlenmesi meselenin hukuk boyutuyla çözülecek bir durum değildir.Bu noktada devreye siyaset ve idoloji girmektedir.Konumuz dışı olduğu için siyasete değinmeyeceğim.Ancak hukukun ve kökenini oluşturan haklar kavramının tarihsel olduğunu yani 'insanın insan olmasından kaynaklanan' gibi anlamsız cümlelerle ifade edilemeyeceğini tarihsel süreç içinde hakların edinildiğini belirtmeliyim.