Mesajı Okuyun
Old 13-02-2008, 11:27   #2
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Sayın güvenç,
Sorunuzun "geçersiz takipte... " değil "anlaşmalı takipte " şeklinde olması gerektiğini düşünüyorum.
Aslında varolan sorun İİK 277 vd maddelerinde belirtilen ve gerçekte borçlunun herhangi bir şekilde ödemek zorunda kalabileceği bir bedelden kurtulmak amacıyla ve muvazaalı olarak menkul rehni yapıp bu rehin sebebiyle rehin alacaklısına borçlu konuma geçip,ileride ödemesi gereken işçi alacaklılarından bu menkuller sebebiyle sorumlu olmamaktır.

Yani sorunuzda borçlu bu menkulleri anlaşmalı olarak icra takibiyle sattırmış ve bu menkulleri haczedilmekten kurtarmıştır.

İflas masasının açacağı dava tasarrufun iptali davası olmakla birlikte eğer İİK da belirlenen şekli şartlar olayınızda gerçekleşmiyor ise genel muvazaa sebebiyle icra takibi ve yapılan menkul satışının iptali davası olmalıdır.

Bu davada Ltd şti'nin defter kayıtlarına ,A şahsı ile şirketin böyle bir menkul renhi yapmasının ticari hayatta sebebinin olması gerektiğine,menkul rehninin anlaşmalı olduğuna veya şekil şartlarına dahi aykırı olduğuna,şirketin amacının iflas edeceğini öngörmesi ve menkulleri iflas masasına kaydetmekten kurtarmaya yönelik olduğuna,takibin muvazaalı olduğuna,kimsenin aleyhine yapılan takipte hukuki yollara müracaat etmemesinin mümkün olmadığına,menkul rehninin yapıldığı tarihte dahi Y şirketinin içinin boşaltılması amacıyla farklı muvazaalı yollar denendiğine değinebilirsiniz.

Bir kısım yargıtay kararı sunuyorum.Ancak tasarruun iptali davalarındaki süre şartına lütfen dikkat ediniz.süre şartı mevcut olmadığında BK 18 maddeyi kullanınız.Saygılarımla

T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/3206

K. 2005/9598

T. 17.10.2005

• İSTİHKAK DAVASI ( Tasarrufun İptali Davası - Bir Ticari İşletmenin Devri Halinde İşyerini Borcun Doğumundan Sonra Devralan Şahsın Borçlunun Alacaklarını Izrar Kastını Bildiği ve Borçlunun da Izrar Kastıyla Hareket Ettiği Kabul Olunduğu )

• TİCARİ İŞLETMENİN DEVRİ ( İşyerini Borcun Doğumundan Sonra Devralan Şahsın Borçlunun Alacaklarını Izrar Kastını Bildiği ve Borçlunun da Izrar Kastıyla Hareket Ettiği Kabul Olunduğu - Tasarrufun İptali )

• IZRAR KASTIYLA HAREKET ( 3. Kişi Bu Karinenin Aksini Ancak İptal Davasını Açan Alacaklıya Devir Tarihinde Devri Satışlarının da En Az 3 Ay Evvel Keyfiyetin Yazılı Olarak Bildirildiğini veya Ticari İşletmenin Bulunduğu Yerde Görülebileceği )

• KARİNENİN AKSİNİ İSPAT ( Ticari İşletmenin Bulunduğu Yerde Görülebilir Levhaları Asmakla Birlikte Ticaret Sicil Gazetesinde Bu Olmadığı Takdirde Tüm Alacaklıların Öğrenmelerini Sağlayacak Şekilde Uygun Vasıtalarla İlan Edildiği İspat Edilirse )

2004/m.44,96,97,280/son

818/m.179


ÖZET : Uyuşmazlık 3.kişinin İİK.'nun 96 ve onu izleyen maddelerine dayalı istihkak davası ile alacaklının İİK.'nun 97/17.maddesine dayalı olarak açtığı tasarrufun iptali davasına ilişkindir. Bir ticari işletmenin devri halinde işyerini borcun doğumundan sonra devralan şahsın borçlunun alacaklarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da ızrar kasdıyla hareket ettiği kabul olunur. Üçüncü kişi bu karinenin aksini, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir tarihinde devri satışlarının da en az 3 ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla birlikte Ticaret Sicil Gazetesinde bu olmadığı takdirde tüm alacaklıların öğrenmelerini sağlayacak şekilde uygun vasıtalarla ilan edildiğini ispat ederse çürütmüş olur.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davalı karşı davacı ( Alacaklı ) vekili tarafından duruşmalı olarak istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar verilmiştir.Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Havva Aydınlı tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : Uyuşmazlık 3.kişinin İİK.'nun 96 ve onu izleyen maddelerine dayalı istihkak davası ile alacaklının İİK.'nun 97/17.maddesine dayalı olarak açtığı tasarrufun iptali davasına ilişkindir.
1-Haciz borçlu şirket tarafından 25.12.2002 tarihinde davacı 3.kişiye devredilen fabrika işyerinde yapılmıştır. Borçlu ile davacı arasındaki ilişki ticari işletme devri niteliğinde bulunduğundan İİK'nun 44 ve BK. 179.maddelerinin uygulanması gerektiği açıkça ortadadır. Anılan maddelerde öngörülen koşulların yerine getirildiği iddia ve ispat edilememiştir. Gerçekten borçlunun devri kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirerek ilan ettiği ve mal beyanı verdiğine ilişkin dosyada hiçbir kanıt yoktur. Bu durumda devir alacaklının haklarını etkilemeyeceği gibi devralan davacı da borçlar kanunun 179.maddesi gereği işletmenin borçlarından sorumlu bulunduğundan 3.kişinin davasının reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırıdır.
2-Alacaklının açtığı tasarrufun iptali davasına gelince;
Davalı-Karşı davacı alacaklı icra takibini 18.11.2002 tarihli buğday satışına dayalı müstahsil makbuzuna dayanarak yapmıştır. İptali istenen tasarruf ise 25.12.2002 tarihli olup borç doğumundan sonradır. İİK.'nun 280/son maddesi hükmünce bir ticari işletmenin devri halinde işyerini borcun doğumundan sonra devralan şahsın borçlunun alacaklarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da ızrar kasdıyla hareket ettiği kabul olunur. Üçüncü kişi bu karinenin aksini, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir tarihinde devri satışlarının da en az 3 ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla birlikte Ticaret Sicil Gazetesinde bu olmadığı takdirde tüm alacaklıların öğrenmelerini sağlayacak şekilde uygun vasıtalarla ilan edildiğini ispat ederse çürütmüş olur. Somut olayda yasaca öngörülen karinenin aksi savunularak ispat edilmediğinden mahkemece davanın kabulü yerine yasaya uygun düşmeyen gerekçelerle reddi doğru değildir.
O halde, davalı- karşı davacı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi. T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/3707

K. 2003/4649

T. 15.5.2003

• İSTİHKAK DAVASI ( İstihkak İddia Eden Üçüncü Kişi Şirketin Ortağı ve Müdürünün Borçlu Şirketin de Ortağı ve Yönetim Kurulu Üyesi Olması - Muvazaa )

• MUVAZAALI SATIŞ İŞLEMİNİN GEÇERSİZLİĞİ ( Borçludan Mal Kaçırmak Maksadıyla Yapılan Noter Satışına Dayalı İstihkak İddiası )

• BORÇLUDAN MAL KAÇIRMAK MAKSADIYLA YAPILAN NOTER SATIŞINA DAYALI İSTİHKAK İDDİASI ( Muvazaalı İşlemin Geçersizliği )

• TASARRUFUN İPTALİ DAVASI AÇMANIN GEREKMEMESİ ( İstihkak İddiasına Mesnet Satışın Muvazaalı Olduğunun İstihkak Davasında İleri Sürülebilmesi )

2004/m.96,277


ÖZET : Davacı 3.kişi, istihkak davasına konu aracı noter satış sözleşmesi ile borçludan satın almış ise de, davacı şirketin ortağı ve müdürü, aynı zamanda borçlu şirketin de ortağı ve yönetim kurulu üyesi olup, araç satış sözleşmesini de davacı şirketi temsilen anılan şahıs imzalamıştır. Ayrıca söz konusu satış sözleşmesini imzalayan her iki şirketin temsilcisinin adreslerinin de aynı olduğu sözleşme metninden anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı ile borçlunun alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla danışıklı ( muvazaalı ) olarak bu satış işlemini gerçekleştirdikleri açıkça ortadadır. Davacı 3.kişi ile borçlu arasındaki görünürdeki noter satış sözleşmesi alacaklının haklarını etkilemez. Öte yandan, istihkak davasına karşı ayrıca İİK'nun 277.maddesine göre tasarrufun iptali davası açılmasına gerek olmadan muvazaa iddiası ileri sürülebilir ( YHG. K.22.10.1969, gün ve E: 679/K: 774 )
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davacı 3.kişi vekilince duruşmasız, davalı Alacaklı vekilince de duruşmalı olarak istenmiş, merciice, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Zehra Ayan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR : 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davacı 3.kişinin temyiz itirazlarının reddine.
2-Davacı 3. Kişi, dava konusu aracı noterde düzenlenen sözleşme ile borçludan satın aldığını belirterek trafik kaydına konulan haczin kaldırılmasını istemiştir.
Davacı 3.kişi, dava konusu aracı Sincan 1. Noterliği'nce 2.3.2001 tarihinde düzenlenen sözleşme ile borçludan satın almış ise de, davacı şirketin ortağı ve müdürü olan İhsan Cahit K., aynı zamanda borçlu şirketin de ortağı ve yönetim kurulu üyesi olup, 2.3.2001 tarihli araç satış sözleşmesini de davacı şirketi temsilen anılan şahıs imzalamıştır. Ayrıca söz konusu satış sözleşmesini imzalayan her iki şirketin temsilcisinin adreslerinin de aynı olduğu sözleşme metninden anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı ile borçlunun alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla danışıklı ( muvazaalı ) olarak bu satış işlemini gerçekleştirdikleri açıkça ortadadır. Davacı 3.kişi ile borçlu arasındaki görünürdeki noter satış sözleşmesi alacaklının haklarını etkilemez.
Öte yandan, istihkak davasına karşı ayrıca İİK'nun 277.maddesine göre tasarrufun iptali davası açılmasına gerek olmadan muvazaa iddiası ileri sürülebilir ( YHG. K.22.10.1969, gün ve E: 679/K: 774 ) Hal böyle olunca, Merciince davanın reddi yerine yanlış değerlendirme sonucu kabulüne karar verilmesi usul ve yasa'ya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı alacaklıya iadesine 15.5.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi. T.C.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/242

K. 2007/1157

T. 26.2.2007

• TASARRUFUN İPTALİ DAVASI ( Dava Açma Hakkı İflas İdaresine Ait Olduğu - Dava Hakkının İsteyen Alacaklılara Devri Mümkün İse de İflas Dairesi Alacaklıya Bu Hakkı Vermediği )

• BORÇLUNUN İFLASI HALİNDE DAVA AÇMA HAKKI ( Tasarrufun İptali Davası Açma Hakkı İflas İdaresine Ait Olduğu - Dava Hakkının İsteyen Alacaklılara Devri Mümkün İse de İflas Dairesi Alacaklıya Bu Hakkı Vermediği )

• İFLAS İDARESİ ( Tasarrufun İptali Davası Açma Hakkı İflas İdaresine Ait Olduğu - Dava Hakkının İsteyen Alacaklılara Devri Mümkün İse de İflas Dairesi Alacaklıya Bu Hakkı Vermediği )

2004/m.245, 277


ÖZET : İİK uyarınca borçlunun iflas etmesi durumunda tasarrufun iptali davası açma hakkı iflas idaresine aittir. Aynı Kanunu uyarınca dava hakkının isteyen alacaklılara devri mümkün ise de iflas dairesi alacaklıya bu hakkı vermediğinden davanın iflas idaresi tarafından takip edildiği gözetilerek sonuçlandırılması ve kararın da iflas idaresi lehine verilmesi gerekir.
DAVA VE KARAR : 1- Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün olmamasına göre davalılar N. ve N. ile müdahale talebinde bulunan Ş., E. ve Ş. 'nin temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir.
2- Dairemizce kararın ikinci kez bozulmasından sonra dosyaya ibraz edilen belgelerin tetkikinden, borçlu H. Ş.'nin A. 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 10.05.2000 tarih 2000/74-156 sayılı kararıyla iflasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı banka iflas idaresine müracaat ederek dava hakkının kendisine devredilmesini talep etmiş ise de iflas idaresince bu talep 14.11.2003 gün ve 23 nolu kararla reddedilmiş ve davaya kendileri tarafından devam edileceği bildirilmiştir. İİK.nun 277.maddesi uyarınca borçlunun iflas etmesi durumunda tasarrufun iptali davası açma hakkı iflas idaresine aittir. Aynı Kanunun 245. maddesi uyarınca dava hakkının isteyen alacaklılara devri mümkün ise de iflas dairesi alacaklıya bu hakkı vermediğinden davanın iflas idaresi tarafından takip edildiği gözetilerek sonuçlandırılması ve kararın da iflas idaresi lehine verilmesi gerekir.
Öte yandan mahkemece devredilen taşınmazların devredildikleri tarih itibariyle gerçek mahalli rayiç değerleri saptanıp alacak ve ferilerini geçmemek üzere tahsiline karar verilmesi yerine bilirkişice saptanan inşaatın maliyet değeri ile arsa payının toplamından oluşan değere hükmedilmesi de doğru olmamıştır. Mahkemece yapılacak iş, rayiç değerin saptanmasından ve bulunacak miktarın faiziyle birlikte banka alacağının asıl ve ferileri toplamını geçmemek üzere davalı N.' den tahsili ile iflas idaresine verilmesine hükmedilmesinden ibarettir. Bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ve yanlış değerlendirmeyle yazılı şekilde davanın sonuçlandırılması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda l.bentte yazılı nedenlerle davalı N. ve N. ile müdahale talebinde bulunan Ş., E. ve Ş.'nin temyiz itirazlarının reddine, 2.bent uyarınca hükmün temyiz eden H. Ş. İflas İdaresi yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 283,00 YTL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı N. ve N.'den, bakiye 0,90 YTL temyiz ilam harcının temyiz eden müdahillerden alınmasına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden İflas İdaresi'ne geri verilmesine, 26.02.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi. T.C.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/7525

K. 2007/1025

T. 19.2.2007

• TASARRUFUN İPTALİ ( İptal Davası 3. Şahsın Elinden Çıkarmış Olduğu Mallar Yerine Geçen Değere Taalluk Ediyorsa Bu Değer Nispetinde 3. Şahsın Nakden Tazmine Mahkum Edileceği )

• ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ELİNDEN ÇIKARMIŞ OLDUĞU MALLAR YERİNE GEÇEN DEĞER ( Tasarrufun İptali Davası Bu Değere Taalluk Ediyorsa Bu Değer Nispetinde 3. Şahsın Nakden Tazmine Mahkum Edileceği )

2004/m.277,283/II


ÖZET : Dava, İİK.nun 277 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İptal davası 3. şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa bu değer nispetinde 3. şahsın nakden tazmine ( davacının alacağından fazla olmamak üzere )mahkum edilir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki davacı ve davalılar Atilla Soylu, Fulya Soylu vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dava, İİK.nun 277 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın davalı Fulya yönünden kabulüne diğer davalılar yönünden reddine dair verilen karar davacı ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davacının temyiz itirazlarına gelince;
Anılan Yasanın 283. maddesi hükmünce `iptal davası 3. şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa bu değer nispetinde 3. şahsın nakden tazmine ( davacının alacağından fazla olmamak üzere )mahkum edilir. Somut olayda, borçlunun tasarrufta bulunduğu 3. şahıs Fulya Soylu 06.08.2001 tarihinde diğer davalı Selma Çelik'e taşınmazı satmıştır. O halde, `dava konusu 2 nolu meskenin davalı Fulya tarafından Selma Çelik ( Elitaş )'a satışının yapıldığı tarihteki değeri olan 12.000.000.000 TL.dan davalı Fulya'nın, icra takibindeki alacak ve ferilerini geçmemek üzere tazminle sorumlu tutulmasına` karar verilmelidir. Mahkemece bu doğrultudaki Dairemiz bozma ilamına uyulduğu halde, bozma ilamına aykırı olarak yazılı şekilde 06.08.2001 tarihi itibariyle icra dosyasındaki alacak miktarını 9.398,24 YTL olarak belirleyen bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün HUMK.nun 438/VII. maddesi gereğince düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ : Yukarıda ( 1. )bentte yazılı nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının reddine, ( 2. )bent uyarınca yerel mahkeme kararının hüküm fıkrasının 1. bendinde yer alan `Fulya Soylu hakkında açılmış davanın kabulü ile 2.000,00 YTL asıl alacak ve 7.398,24 YTL ferilerden oluşan toplam 9.398,24 YTL tazminatın davalı Fulya'dan alınıp davacıya verilmesine` kelime dizelerinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına, yerine `davalı Fulya Soylu tarafından Selma Çelik'e satışın yapıldığı 06.08.2001 tarihi itibariyle taşınmazın saptanan gerçek bedeli 12.000.000.000 TL.nın, ( davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olmak üzere ve faiz yürütülmeksizin )davalı Fulya Soylu'dan alınarak, davacıya ödenmesine` kelime dizelerinin yazılmasına, hükmün değiştirilmiş bu şekli ile düzeltilerek ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 548,00 YTL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı Fulya Soylu'dan alınmasına, 19.02.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/2879

K. 2006/4561

T. 18.7.2006

• TASARRUFUN İPTALİ ( Ticari İşletmenin Tamamını veya Önemli Bir Bölümünü Satın Alan Kişi Yapmamış ve Alacaklılara Usulünce Haber Verilmemiş ise Borçlunun Mal Kaçırma Kastını Bildiği Kabul Edileceği )

• TİCARİ İŞLETMEYİ SATIN ALAN ( Gerekli İlanları Yapmamış ve Alacaklılara Usulünce Haber Verilmemiş ise Borçlunun Mal Kaçırma Kastını Bildiği Kabul Edileceği )

• MAL KAÇIRMA KASTI ( Ticari İşletmenin Tamamını veya Önemli Bir Bölümünü Satın Alan Kişi Yapmamış ve Alacaklılara Usulünce Haber Verilmemiş ise Borçlunun Mal Kaçırma Kastını Bildiği Kabul Edileceği )

2004/m. 280

6183/m. 30


ÖZET : Dava, 6183 SK uyarınca açılmış tasarrufun iptali talebine ilişkindir. Kıyasen uygulanması gereken İİK'nın 280. maddesine göre, ticari işletmenin tamamını veya önemli bir bölümünü satın alan kişi gerekli ilanları yapmamış ve satın alırken alacaklılara haber verilmemiş ise borçlunun mal kaçırma kastını bildiği karine olarak kabul edilmektedir. 6183 SK'da da borçlunun mal kaçırma kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerle yaptığı işlemlerin tarihi ne olursa olsun geçersiz olacağı hükme bağlanmıştır. Açıklanan ilkeler dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
DAVA : Hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dava 6183 Sayılı Kanunun 24 ve devamı maddeleri uyarınca tasarrufun iptali istemiyle açılmış, mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.6183 Sayılı Kanunun 24. maddesinde amme alacağını ödememiş borçlulardan müddetinde mal beyanında bulunmayan veya hapsen tazyikine rağmen borcunu ödemeyenlerin yapmış olduğu tasarrufların aynı kanunun 27, 28, 29 ve 30. maddeleri uyarınca iptal edileceği açıklanmıştır. Mahkemece, dava konusu tasarruflarda belirtilen maddelerde açıklanan iptal şartlarının oluşup oluşmadığı incelenmemiş, özellikle bedeller arasında fark bulunup bulunmadığı araştırılmamıştır. Borçlular anonim şirket ve limited şirket statüsünde olup tasarrufa konu edilen araçlar ticari işletmelerin önemli bir bölümünü teşkil etmektedir. Kıyasen uygulanması gereken İİK' nun 280/3. maddesinde ticari işletmenin önemli bir bölümünü satın alan kişilerin gerekli ilanları yapmadıkları ve satın alırken alacaklıya haber vermedikleri takdirde, tasarrufun mal kaçırmak kastıyla yapıldığını bildikleri karine olarak kabul edilmektedir. 6183 Sayılı Kanunun 30. maddesinde de borçlunun borcunu ödememek amacıyla yaptığı tasarrufların, borçlunun mal kaçırmak maksadını bilen veya bilmesi lazım gelen kimselerle yapılan bütün muamelelerin tarihleri ne olursa olsun hükümsüz olduğu açıklanmıştır. Bu durumda mahkemece davanın belirtilen ( 6183 Sayılı Kanunun 27, 28, 29 ve 30. ) maddeleri doğrultusunda değerlendirilip sonuca bağlanması gerekirken, eksik inceleme ile reddedilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 18.07.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/3690

K. 2005/3985

T. 4.7.2005

• TASARRUFUN İPTALİ TALEBİ ( İflas Masası Tarafından Müflisin Yapmış Olduğu Tasarruflar Nedeniyle Açılan Davada Batıl İlk Satıştan Sonraki İkinci Satışların da Mal Kaçırma Kastı Nedeniyle İptale Tabi Olması )

• ALACAKLILARDAN MAL KAÇIRMA KASTI NEDENİYLE TASARRUFUN İPTALİ TALEBİ ( İflas Masası Tarafından Müflisin Yapmış Olduğu Tasarruflar Nedeniyle Açılan Davada Batıl İlk Satıştan Sonraki İkinci Satışların da Mal Kaçırma Kastı Nedeniyle İptale Tabi Olması )

• İFLAS İDARESİNİN AÇTIĞI TASARRUFUN İPTALİ DAVASI ( İflas Davası Devam Ederken Yapılan Batıl Satıştan Sonraki Mal Kaçırma Kastına Yönelik İkinci Satışların da İptale Tabi Olması )

2004/m.193,277,280/4,283


ÖZET : Malvarlığı borçlarına yetmeyen borçlunun, alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebilir. Dava açan iflas idaresinin amacı alacaklılardan mal kaçırmak ve onları zarara uğratmak kastına yönelik olup, İİK.nun 280/4. maddesindeki yazılı olarak bildirim, ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhalar asmak ticaret sicil gazetesi veya mutad vasıtalarla ilan gibi işlemlerin yapıldığı ileri sürülüp delillendirilmediğinden, aynı maddenin birinci cümlesi uyarınca ilk satışlardaki alıcılar S. Plastik San. A.Ş. ve A.G.'nin müflisin alacaklılardan mal kaçırmak ve onları zarara uğratmak kastıyla hareket ettiğini bildiklerinin kabulü gerekir. Bu nedenle ilk satışlar batıl olup, iptale tabidir. İlk satışlardan sonra yapılan satış ve devirlerle ilgili devralan kişiler müflis ile doğrudan işlem yapmamış iseler de; bunların müflisin mali durumunu alacaklılarına zarar vermek ve alacaklılardan mal kaçırma kasıtlarını bilemiyeceklerini kabul etmek satışların kısa aralıklarla yapılmış olması, bu kişilerin taşınmazları üzerindeki haciz ve ipotekle yükümlü olarak ( büyük bir olasılıkla ellerinden alınacağını kabul ederek ) satın almaları karşısında ve çoğunun müflis şirketin ortaklarının hemşehrisi olmaları nedeniyle hayatın olağan akışına uygun düşmez. Bu nedenle bu satışlarla ilgili tasarrufta bulunanların müflisin mal kaçırma ve alacaklılarını zarara uğratma kastını bildiklerinin kabulü zorunlu olup bu tasarrufların da iptale tabi olduğunun kabulü gerekir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm davacı ve davalılardan S. Plastik A.Ş., T.Y., T.L., A.G., Y.İ. vekillerince temyiz edilmiş, davacı vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacılar Müflis H. Halıcılık Turz. Tic. ve San. A.Ş. yetkilisi H. E. ile davalı O. U. vekili avukat A. G., davalı M. S. vekili avukat T. U., A. G. vekili avukat E. E., davalı A. G. geldiler. Diğer davalılar gelmediler. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmal edilerek gelmekle dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dava, İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca İflas İdaresi tarafından müflisle tasarrufta bulunanlar ve onlardan bağımsız bölüm alanlar aleyhine açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda M. S. ve A. G. hakkındaki davanın reddine, bu davalılar ile müflis ve Ö. U. dışında kalan davalıların İİK. 283/2. maddesine göre bedelle sorumlu tutulmalarına karar verilmiş, davalı O. hakkında hüküm kurulmamış, verilen karar davacı vekili ile davalılar Y. İ., A. G., T. L., S. A.Ş. ve T. Y. tarafından temyiz edilmiştir.
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalılar S. Plastik San. A.Ş., Y.I., A.G., T.L. ve T.Y.'nin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Müflis H. Halıcılık A.Ş. yerine Müflis E. A.Ş. ve C.E.'nin borçlarından dolayı Halk Bankasına ipotekli ve O.U.'nun alacağı nedeniyle hacizli 177 adet işyerini 31.1.1995 tarihinde E. A.Ş. ve C.E.'den satın almıştır. Bu işyerlerinden 20 tanesini 16.2.1995 ve 21.3.1995 tarihlerinde ipotek ve hacizlerle yükümlü olarak S. Plastik San. A.Ş.'ye 31 tanesini de 25.4.1995 tarihinde davalı A.G.'ye satmıştır. Bu şekilde müflisin satın aldıktan kısa bir süre sonra ve hakkındaki iflas davası devam ederken elden çıkardığı işyerleri 51 tane olup, bu miktardaki işyerinin satış ve devri ticari emtiasının önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Müflisin amacı alacaklılardan mal kaçırmak ve onları zarara uğratmak kastına yönelik olup, İİK.nun 280/4. maddesindeki yazılı olarak bildirim, ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhalar asmak ticaret sicil gazetesi veya mutad vasıtalarla ilan gibi işlemlerin yapıldığı ileri sürülüp delillendirilmediğinden aynı maddenin birinci cümlesi uyarınca ilk satışlardaki alıcılar S. Plastik San. A.Ş. ve A.G.'nin müflisin alacaklılardan mal kaçırmak ve onları zarara uğratmak kastıyla hareket ettiğini bildiklerinin kabulü gerekir. Bu nedenle ilk satışlar batıl olup, iptale tabidir.
Davalı S. Plastik San. AŞ.nin müflisten 16.2.1995 tarihinde satın aldığı 10 adet işyerinden 134, 135, 148, 165, 166, 167 nolu 6 tanesi O.U.'nun alacağı nedeniyle Zeytinburnu 2. İcra Müdürlüğünün 1995/108 talimat sayılı dosyasında yapılan satış suretiyle 1997 yılında A G. tarafından satın alınmış ise de; O.'nun borçluları olan E. A.Ş. ve C.E.'nin de müflis şirket ile birlikte aynı kararla iflas ettiği, iflasın açılma tarihinin 7.6.1995 olduğu, İİK.nun 193/1 maddesine göre iflasın açılması ile takiplerin duracağı ve İİK.nun 193/2 maddesine göre iflasın kesinleşmesi nedeniyle takipler düşeceğinden, malların iflas masasına intikal edip iflas idaresince paraya çevrilmesi gerekir. İflas kesinleştikten sonra O.'nün Müflis E. A.Ş. ve C. hakkındaki İcra takibini devam ettirmesi emredici hukuk kurallarına aykırıdır ve 1997 yılında Zeytinburnu 2. İcra Müdürlüğünce A. G. 'ye yapılan satış da bu nedenle batıldır ve iptale tabidir.
4489 sayılı Yasa ile değişik İİK.nun 280/1. maddesinde "mal varlığı borçlarına yetmeyen borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebilir" hükmü yer almaktadır. İlk satışlardan sonra yapılan satış ve devirlerle ilgili devralan kişiler müflis ile doğrudan işlem yapmamış iseler de; bunların müflisin mali durumunu alacaklılarına zarar vermek ve alacaklılardan mal kaçırma kasıtlarını bilemiyeceklerini kabul etmek satışların kısa aralıklarla yapılmış olması, bu kişilerin taşınmazları üzerindeki haciz ve ipotekle yükümlü olarak ( büyük bir olasılıkla ellerinden alınacağını kabul ederek ) satın almaları karşısında ve çoğunun müflis şirketin ortaklarının hemşehrisi olmaları nedeniyle hayatın olağan akışına uygun düşmez. Bu nedenle bu satışlarla ilgili tasarrufta bulunanların müflisin mal kaçırma ve alacaklılarını zarara uğratma kastını bildiklerinin kabulü zorunlu olup bu tasarrufların da iptale tabi olduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda dosya kapsamına göre İİK.nun 280/4 ve 1. maddelerindeki şartların oluştuğundan tüm davalılar ve bağımsız bölümler açısından davanın kabulüyle, iflas masasına kayıt ve kabul edilen alacak ve ferileriyle sınırlı olmak üzere tasarrufların iptaline karar vermek gerekirken yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi ve kabul şekline göre de 3. kişilerin İİK.nun 283/2 maddesine göre bağımsız bölümleri elden çıkardıkları tarihteki gerçek değer yerine tapudaki satış bedeli ile sorumlu tutulmaları doğru olmamış, kararın belirtilen nedenlerle bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ : Yukarıda da ( 1. ) bente yazılı nedenlerle davalılar S. Plastik San. A.Ş., Y. İ., A G., T. L. ve T. Y.'nin temyiz itirazlarının reddine, ( 2. ) bentte yazılı nedenlerle temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, duruşmada vekille temsil olunmayan davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olamadığına, aşağıda yazılı bakiye 1.317.70 YTL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 4.7.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/3176

K. 2004/5648

T. 4.11.2004

• TASARRUFUN İPTALİ TALEBİ ( Ticari İşletmenin Mühim Bir Kısmını Teşkil Eden Fabrika Binasının Satışının Muvazaalı Olduğunun Kabulü Gereği )

• TİCARİ İŞLETMENİN MÜHİM BİR KISMINI TEŞKİL EDEN FABRİKA BİNASININ BORÇ DOĞUMUNDAN SONRA SATIŞI ( Muvazaalı Olduğunun Kabulüyle Tasarrufun İptaline Hükmedilmesi Gereği )

• FABRİKA BİNASININ TİCARİ İŞLETMENİN ÖNEMLİ BİR KISMINI TEŞKİL ETMESİ ( Fabrika Binasının Bulunduğu Taşınmazın Borç Doğduktan Sonra Üçüncü Kişiye Satışının Muvazaalı Olduğunun Kabulüyle Tasarrufun İptaline Karar Verilmesi Gereği )

• MUVAZAALI SATIŞ NİTELİĞİ ( Ticari İşletmenin Mühim Bir Kısmını Oluşturan Fabrika Binasının Bulunduğu Taşınmazın Borç Doğduktan Sonra Üçüncü Kişiye Satılmış Olması - Tasarrufun İptaline Hükmedilmesi Gereği )

2004/m.280/4


ÖZET : Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİY.nun 280/4. maddesi uyarınca kural olarak ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kastıyla hareket ettiği kabul olunur. Somut olayda davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında icra takibi yapılmış, takip kesinleşmekle haciz işlemi uygulanıp tutanak düzenlenmiştir. Yapılan araştırmada borçlu şirkete ait S.Köyü 929 parselde kayıtlı taşınmazın 7.7.2002 tarihinde 7.100.000.000 TL bedelle üçüncü kişi diğer davalı İ Pazarlama Mermer Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti.'ne devredildiği, üzerinde fabrika binası bulunan bu yerin arsa ve tesis bedelinin satış tarihi itibariyle 67.594.000.000 TL değerde bulunduğu, bu haliyle ticari işletmenin mühim bir kısmını teşkil ettiği anlaşılmıştır. Yapılan bu devirle ilgili davacı alacaklıya herhangi bir bildirimde bulunulmadığı gibi, ticaret sicili gazetesinde gerekli ilanların da yapılmadığı belirlenmiştir. Bu durumda üçüncü kişinin borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği borçlunun da ızrar kastıyla hareket ettiği kabul edilmelidir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dava İİY.nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Yerel mahkemede görülen davanın yapılan yargılaması sonunda davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.
İİY.nun 280/4. maddesi uyarınca kural olarak ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kastıyla hareket ettiği kabul olunur. Bu karine, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebilir.
Somut olayda davacı alacaklı tarafından davalı borçlu A. Ticaret ve Sanayi A.Ş. hakkında 1.6.2001 düzenleme tarihli 25.000.000.000 TL bedelli bonoya dayanılarak icra takibi yapılmış, işlemiş faizle birlikte 36.027.000.000 TL istenmiş, takip kesinleşmekle haciz işlemi uygulanıp tutanak düzenlenmiştir. Yapılan araştırmada borçlu şirkete ait S.Köyü 929 parselde kayıtlı taşınmazın 7.7.2002 tarihinde 7.100.000.000 TL bedelle üçüncü kişi diğer davalı İ Pazarlama Mermer Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti.'ne devredildiği, üzerinde fabrika binası bulunan bu yerin arsa ve tesis bedelinin satış tarihi itibariyle 67.594.000.000 TL değerde bulunduğu, bu haliyle ticari işletmenin mühim bir kısmını teşkil ettiği anlaşılmıştır. Yapılan bu devirle ilgili davacı alacaklıya herhangi bir bildirimde bulunulmadığı gibi yukarıda belirtilen şekilde gerekli ilanların da yapılmadığı belirlenmiştir. Bu durumda üçüncü kişinin borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği borçlunun da ızrar kastıyla hareket ettiği kabul edilmelidir. Bu bakımdan davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu nedenlerle yerel mahkemece açıklanan olgular ışığında konu değerlendirilerek davanın kabulü yönünde hüküm kurulması gerekirken reddine karar verilmesi isabetli görülmemiş kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 4.11.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/1075

K. 2003/1632

T. 31.3.2003

• ALACAKLIDAN MAL KAÇIRMAK ( Muvazaaya Dayalı Takibin İptali Talebi - Alacaklıyla Borçlunun Akraba Olması ve Takibin Senede Dayalı Olması )

• MUVAZAAYA DAYALI TAKİBİN İPTALİ TALEBİ ( Alacaklıdan Mal Kaçırmak - Alacaklıyla Borçlunun Akraba Olması ve Takibin Her Zaman Düzenlenebilecek Senede Dayanması )

• BORÇLU VE ALACAKLININ AKRABA OLMASI VE ALACAĞIN HER ZAMAN DÜZENLENEBİLECEK BONOYA DAYANMASI ( Takibin İptali Talebi )

• TAKİBİN İPTALİ TALEBİ ( Bonoya Dayalı Takipte Tarafların Akraba Olması - Alacaklıdan Mal Kaçırmak )

2004/m.278


ÖZET : İptali istenen takibin alacaklısı ile borçlunun akrabalık durumları olduğu gibi, ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun itiraz süresini beklemeden borcu kabul etmiş olması karşısında ve takibe konulan senedin de her zaman düzenlenmesinin mümkün olmasına göre bu alacağın, borçlunun diğer alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple, söz konusu takiple ilgili davanın kabulüne karar verilmelidir.
DAVA : Davacı banka davalılardan M.'in borçlu İ. aleyhine yaptığı 1998/578 Esas sayılı icra takip dosyasındaki alacağın mal kaçırma amacına yönelik olduğunu ileri sürerek işlemin iptalini istemiştir.
KARAR : Bu takibin alacaklısı M. ile borçlu İ.'ın akrabalık durumları olduğu gibi, ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun itiraz süresini beklemeden borcu kabul etmiş olması karşısında ve takibe konulan senedin de her zaman düzenlenmesinin mümkün olmasına göre bu alacağın, borçlunun diğer alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple söz konusu takiple ilgili davanın kabulüne karar verileceği yerde, takibi alacaklı yapmış gibi sonuca varılması doğru olmamıştır.
Öte yandan davalı N.'ye ( 5 ) nolu bağımsız bölümle ilgili satış işlemi tapuda değer olarak 250 milyon TL. olarak gösterilmiş, mahkemece yapılan inceleme sonucunda satış tarihindeki gerçek değerinin 1.575 milyar TL. olduğu tespit edilmiştir. Değerler arasında fahiş fark mevcut olup, davalı N. tapudaki bedel dışında bir ödeme yaptığını da ispatlayamamıştır. Bu durumda ( 5 ) nolu bağımsız bölüme ilişkin tasarrufun da İİK.'nun 278. maddesi uyarınca iptali cihetine gidilmesi gerekir.
SONUÇ : Belirtilen nedenlerle kararın bozulması uygun bulunmuştur.