Mesajı Okuyun
Old 14-05-2011, 11:50   #9
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan alperyldrm
Kiymet takdir raporunun hissedarlara teblig edilmesinin " icra takibinin sihhati acisindan" veya " daha iyi olur" diye yapilmasi yerine, bu zorunlulugun mutlaka kanuna veya ictihata dayanmasi gerekir diye dusunuyorum.Meslektasimin da belirttigi uzere yukarida belirtilen kararlar ve benim buldugum kararlar hep satis ilani ile ilgili.


Üstadım yukarıdaki cevaplarımda da yazdığım üzere yasal olarak zorunlu değilse de kıymet takdirine ilişkin rapora karşı m.128a maddesinde "tebliğ edilen ilgililer"in rapora itiraz haklarının yasaca kabul edildiği görülmektedir. İcra müdürü raporu hissedara tebliğ ettiğinde, hissedarın rapora itiraz hakkı doğmakta mıdır? Yani zorunlu olmayan tebligat işleminin yapılmış olması, rapora karşı şikayet hakkı vermekte midir? Aşağıdaki kararlar da ortaklığın giderilmesi davasının kararı sonucu yapılan taşınmaz ihalesi öncesi tebliğ edilen rapora hissedarların icra mahkemesinide şikayet davası açtıkları görülmektedir. Ancak bu ihaledeki hissedarlar yasal olarak satış dosyasında taraf olduklarından, haciz işlemi neticesi yapılacak satıştaki hacizli taşınmaz hissedarı olarak kabul edilemezler düşüncesindeyim. Dosyanız haciz yolu ile satılacak taşınmaz ise bence bastırın ve raporun tebliğ edilmemesi yönünde müdürden veya icra mahkemesinden karar almaya çalışın. Aksi halde tebligat yaparsanız, şikayet etmeleri için yasal zemin oluşturmuş kabul edilebilirsiniz fikrindeyim


T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1996/12-699

K. 1996/818

T. 20.11.1996

• SATIŞ YOLUYLA ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ ( Bir Payı Üzerinde Teminat İpoteği Bulunan Taşınmaz - İpotek Borçlusu Paydaşın Alması )

• TAŞINMAZ SATIŞI ( Bir Payı Üzerinde Teminat İpoteği Bulunan - İpotek Borçlusu Paydaşın Alması )

• PAYLI TAŞINMAZ SATIŞI ( Bir Payı Üzerinde Teminat İpoteği Bulunan - İpotek Borçlusu Paydaşın Alması )

• İPOTEKLE YÜKÜMLÜ TAŞINMAZIN SATIŞI ( Bir Payı Üzerinde Teminat İpoteği Bulunan - İpotek Borçlusu Paydaşın Alması )

• DEĞER TESBİTİ ( Bir Payı Üzerinde Teminat İpoteği Bulunan Taşınmaz - Satış Bedelinin Tek Olması Gereği )

• İHALE ( Bir Payı Üzerinde Teminat İpoteği Bulunan Taşınmaz - Satış Bedelinin Tek Olması Gereği )

• SATIŞ BEDELİNİN TEK OLMASI GEREĞİ ( Bir Payı Üzerinde Teminat İpoteği Bulunan Taşınmaz - İpotek Borçlusu Paydaşın Alması )

2004/m.128,133,134

1086/m.35,571

</IMG>
ÖZET : Bir payı üzerinde teminat ipoteği bulunan müşterek mülkiyet hükümlerine tabi dava konusu taşınmaz satış yoluyla ortaklığın giderilmesi sonucu ipotek borçlusu paydaş tarafından satın alınmıştır. Kuşkusuz bu satış Yasa gereği alıcı paydaşın payı üzerinden ipotekle yükümlü olarak yapılmıştır. Pay üzerindeki teminat ipoteği henüz müecceldir. Satıştan bu yeri edinen ve payı üzerinde teminat ipoteği bulunan paydaş alıcının, bunu karşılama durumunda kalıp kalmayacağı bu aşamada henüz belirgin değildir. Kaldı ki yapılan ihalelerdeki satış bedelinin tek olması gereği de temel bir usul kuralıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 15.11.1994 gün ve 1994/610-1088 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 28.3.1996 gün ve 1996/4036-4292 sayılı ilamıyla; ( .... Davacı ile birlikte G.E.'nin beraberce ihaleye katılmış olmaları olgusu tek başına aralarında adi ortaklık akdinin mevcudiyetini ifade etmez. Kaldı ki, Y.E. ihale konusu taşınmazda paydaş olduğuna göre ihale bedelinin süresinde ve tam olarak yatırılmadığından bahisle şikayette kendine düşecek miktarın etkilenmesi söz konusu olduğundan hukuki yarar vardır. Bu nedenle mahkemenin aksine görüşünde isabet bulunmamıştır.
Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 24.11.1992 tarih ve 1992/7-1605 sayılı ilamı ile 16253 ada 3 parsel sayılı taşınmazın üzerindeki ayni ve şahsi yükümlülükleri ile birlikte satışı suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiştir. Taşınmazın, 12761 pay itibariyle 990 payı Y.E., 2450 payı A.G.E. ve 9321 payı ise G.İnşaat A.Ş. adına tapuda kayıtlıdır. G.İnşaat A.Ş.'nin payı üzerinde 5.000.000.000 TL'lik ipotek bulunmaktadır. Mahkemece bilirkişi tapu fen memurundan alınan 2.7.1992 tarihli raporda taşınmazın 10.116.000.000 TL. değerinde olduğu bildirilmiş, satış memurluğunca taşınmaz bu değer üzerinden ve ipotekle yükümlü olarak satışa çıkarılmıştır. 17.5.1994 tarihinde yapılan birinci açık artırmada, ihale 15.100.000.000 TL. ile açılmış, F.A. 15.500.000.000 TL., M.Ş. 21.510.000.000 TL., S.S. 24.220.000.000 TL., G. İnşaat A.Ş. temsilcisi ise 24.226.000.000 Tl. pey sürmüşler. Taşınmaz en çok pey süren G. İnşaat A.Ş.'ye ihale edilmiştir.
Alıcı verilen sürede icra veznesine 6.530.602.820 TL. ödemiştir. Alıcının payına düşen parayı satış bedeline mahsuba hakkı vardır. Burada çözümlenmesi gereken sorun alıcının diğer paydaşların payına isabet eden parayı tam olarak ödeyip ödemediği noktasında toplanmaktadır.
HUMK'nun 571. maddesinde; açık arttırmanın İcra Kanunu hükümleri uyarınca yapılacağı kabul edilmiştir. Satış memurunun Sulh Hukuk Mahkemesi'nce ve üstelik uzman olmayan bilirkişiden aldığı raporla yetinmemesi uzman bilirkişi aracılığı ile taşınmazın değerini takdir ettirmesi, kıymet takdir raporunu ilgililere tebliğ ettirmesi ve bu rapor kesinleştikten sonra satışı yapması gerekirdi. Bu usulsüzlük İİK'nin 134. maddesi uyarınca başlıbaşına ihalenin feshi nedeni ise de, şikayet konusu yapılmamıştır.
Satışta esas alınan değer taşınmazın gerçek değerini yansıtmamaktadır.
İİK'nin 128/2. maddesi hükmüne göre, satış memuru taşınmazın kıymetinin takdirinde taşınmaz üzerindeki mükellefiyetlerin kıymetine olan etkisini nazara almak zorundadır.
İhaleye katılan kişilerin ipotek bedelinden sorumlu olacaklarını hesaba katarak pey sürecekleri de doğaldır.
Taşınmaz alıcı değilde üçüncü bir şahsa ihale edilmiş olsa idi, satış bedelinin ipotek nazara alınmadan tapudaki payları oranında paydaşlara tevzii halinde ipotek borçlusu olan paydaş hem bu miktar borcundan kurtulacak ve hem de payına düşen satış bedelini alacaktı ki bunun kabul edilmesi olanaksızdır. Taşınmazın ipotek borçlusuna ihale edilmesi halinde de durum aynıdır. Bu itibarla satış bedeline ipotek bedelinin eklenmesi ve bulunacak rakamın payları oranında paylaştırılması ve diğer paydaşların paylarına isabet eden paranın depo edilmesi zorunludur. Şikayetçilerin payına düşen para noksan ödendiğinden İİK'nin 133. maddesi uyarınca ihalenin İcra Müdürlüğü'nce feshedilmesine karar verilmek gerekirken şikayetin yazılı gerekçe ile reddi isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
KARAR : Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
1- Dava, şikayet yoluyla ihalenin feshi istemine ilişkindir.
Mümeyyiz davacı vekili, mahkemenin lik direnme kararının yeni gerekçeye dayalı olması itibariyle Hukuk Genel Kurulu'nca yeni hüküm kabul edilerek inceleme yapılmak üzere Dairece gönderme kararı almasını ve Dairece verilen bozma kararını takiben dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesinden sonra, reddi hakim isteğinde bulunmuştur. Gerek reddi hakim dilekçesinde ileri sürülen hususlar, gerekse tüm dosya içeriğine göre hakimin bitaraflığından şüpheye düşürücü ve kanaat verici bir husus bulunmadığı cihetle ret edilen hakimin HUMK. 35. maddesi hükmünü gözeterek reddi hakim isteğini ret etmesi tamamen doğrudur. Bu itibarla reddi hakim isteğinin reddine dair kararın esasla birlikte temyizi nedeniyle bu yöne değinen temyiz itirazı ret edilmeli ve ret isteğinin reddine ilişkin hüküm onanmalıdır.
Reddi hakim isteğinin reddine ilişkin kurulan hükmün Hukuk Genel Kurulu'nda öncelikle ele alınıp oybirliği ile ret kararı onanmak suretiyle çözüme bağlanmasından sonra işin esasına yönelik temyiz itirazlarının tetkikine geçildi.
2- Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtları, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, bir payı üzerinde teminat ipoteği bulunan müşterek mülkiyet hükümlerine tabi dava konusu taşınmaz satış yoluyla ortaklığın giderilmesi sonucu ipotek borçlusu paydaş tarafından satın alınmıştır. Kuşkusuz bu satış Yasa gereği alıcı paydaşın payı üzerinden ipotekle yükümlü olarak yapılmıştır. Pay üzerindeki teminat ipoteği henüz müecceldir. Satıştan bu yeri edinen ve payı üzerinde teminat ipoteği bulunan paydaş alıcının, bunu karşılama durumunda kalıp kalmayacağı bu aşamada henüz belirgin değildir. Kaldı ki yapılan ihalelerdeki satış bedelinin tek olması gereği de temel bir usul kuralı bulunmasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : 1- Yukarıda açıklanan nedenlerle mümeyyiz davacının reddi hakim isteğinin reddine dair mahkemece kararın onanmasına oybirliğiyle,
2- Davacı vekilinin esasa yönelik temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 20.11.1996 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava şikayet yoluyla ihalenin iptaline ilişkindir. Satış, ipotekle yükümlü olarak yapıldığından, ipotek tutarının satış bedeline eklenip eklenmeyeceği ve ihale bedelinin nasıl taksim edileceği uyuşmazlık konusu olmuştur. Gerçekten 3 ortaklı müşterek mülkiyet konusu taşınmazda, ortaklardan birisinin hissesi üzerinde müeccel borca ilişkin teminat ipoteği vardır ve taşınmazın bu ipotekle yükümlü olarak satışına karar verilmiştir. İhale sonunda taşınmaz, hissesi ipotekle yükümlü ortak tarafından satın alınmıştır. Taşınmazdaki pay oranları eşit değildir.
Hissesi üzerindeki ipotekli borçtan, esasen bu hissedar sorumludur. Bu sebeple, ipotekten doğan yükümlülüğün, diğer hissedarlara intikal ettirilemeyeceği ve ihale sonucu diğer hissedarlara yapılacak ödemelerde, bu olgunun göz önünde tutulacağı belirgindir.
Bundan ayrı olarak, İcra İflas Kanunu m. 128/2 uyarınca ipoteğin kıymete etkisi nazara alınmalıdır. Zira ipotekli taşınmazın, ipotekli olmayan taşınmaza kıyasen değeri azalacaktır. Müşterisi ve pey süreni azalacaktır. Taşınmaz, bu ipotek nedeniyle bir kıymet kaybına uğrayacaktır. Diyelim ki ipotek olmasaydı kaç liraya satılabilecekti? Bu yön bilirkişiye tespit ettirilmeli, ihale bedelinin bu kıymeti karşılayıp karşılamadığı saptanmalı, iddia edildiği gibi karşılanmamış ise, aradaki fark kadar, hissedarların eline eksik para geçtiği ve bu duruma, hissesi ipotekle yükümlü hissedarın yol açması bakımından, bu eksiklikten ipotekle ilgisi olmayan hissedarların sorumlu tutulamayacakları göz önünde tutulup, bu kıymet düşüşünden hisselerine, isabet eden miktarlar, paylaştırmada, ipoteksiz hissedarların payına eklenmelidir. Bu yapılmadığından, ipotekle ilgisi olmayan hissedarlar için eksik ödeme yapılmamıştır. Bu nedenle İcra İflas Kanunu m: 133-134 çevresinde ihalenin feshi gerekir.
Öte yandan, ipotekli borç henüz muaccel olmadığından ve ipotek alacaklısının ve borçlusunun İcra İflas Kanunu m. 153 çevresinde bir talebi de henüz sebketmediğinden, ipotek kaydı terkin edilemeyeceği gibi, esasen ihale ipotekle yükümlü olarak yapılması nedeniyle, satın alan, ipotekli borç muaccel oldukta, bunu alacaklısına ödeyecektir. Bu itibarla, satış bedeline ipotek tutarı da dahil demektir. Paylaştırmada bu hususun da dikakte alınmaması isabetsizdir.
Kararın bu nedenlerle bozulması gerekirken yazılı şekilde direnme kararının onanmasına karşıyım.


T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/6221

K. 2003/9474

T. 28.4.2003

• İHALENİN FESHİ ( Kıymet Takdirine İtirazlar Üzerine Yeniden Keşif Yapılarak Aydınlatıcı Bilirkişi Raporu Alınmadan Eksik İnceleme Yapılması Nedeniyle )

• KIYMET TAKDİRİNİN TEBLİĞİ ( Ayrıca Bildirilmiş Olması Hali Müstesna Olmak Üzere İcra Dosyasındaki Ve Tapudaki Mevcut Adresleri Esas Alınmak Suretiyle Yapılması )

• KESİNLEŞMİŞ KIYMET TAKDİRİ ( Süresinde Şikayet Edildiği Takdirde Kıymet Takdirine İtirazların İhalenin Feshi Davası İçinde İncelenebilmesi )

• DEĞERLER ARASINDA FARK OLMASI ( Taşınmaz Hakkındaki Kıymet Takdiri Farklılığının Giderilmesi İçin Yeniden Keşif Yapılıp Bilirkişi Raporu Alınmasının Gerekmesi )

1086/m.275

2004/m.128,129

ÖZET : Kıymet takdirine itiraz üzerine mercice verilen kararlar kesin olmakla beraber süresinde şikayet hakkının kullanıldığı hallerde İcra Tetkik Merciinin kararının ihalenin feshi istemi sırasında incelenmesi mümkündür. Ayrıca kıymet takdirine itiraz edenin payının taşınmazın tamamına oranla az olması hissedar sayısının fazla olması gibi itirazda dikkate alınması yerinde olmayan nedenlerin ret sebebi sayılması doğru değildir.Yargılama sırasında taşınmazın kıymetini 96.423.800.000.000 TL olarak takdir ederken aynı bilirkişinin 2 yıl 2 ay sonra 51.795.628.625.000 TL saptanması yapılan rapora itiraz üzerine incelemenin mutlaka mahallinde ve teknik bilirkişiler aracılığı ile yaptırılıp değerlendirilmesinin zorunluluğunu açıkça ortaya koymaktadır.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün müddeti içinde temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : İİK.nun 128/2. maddesi gereğince ve satışa hazırlık işlemleri sırasında icra dairesi taşınmazın kıymetini ehil bilirkişiler aracılığı ile tayin ve tespit ettirirken, taşınmaz üzerindeki yükümlülüklerin kıymete olan etkisi de dikkate alınır. Kesinleşen kıymet takdiri, taşınmazın satışı sırasında İİK.nun 129. maddesinde öngörülen ve satışın en az hangi bedelle yapılacağını saptayan önemli bir işlemdir. Kıymet takdirine ilişkin rapor borçluya, haciz koydurmuş alacaklılara ve diğer ipotekli alacaklılara tebligatın yapıldığı icra dosyasındaki, ayrıca bildirilmiş bulunması hali müstesna olmak üzere, tapudaki mevcut adresleri esas alınmak suretiyle tebliğ edilir ( M. 128/2. cümle 2. )
İlgililer, icra dairesinin kıymet takdiri işlemine karşı şikayet yolu ile İcra Tetkik Mercii Hakimliğine başvurarak düzenlenen raporun gerçeği yansıtmadığını ileri sürebilirler. Yasanın öngördüğü bu olanağı kullanmayanlar, kıymet takdirinin usulsüz olduğundan bahisle ihalenin feshini talep edemezler. Ancak, kıymet takdirine itiraz üzerine mercice verilen kararlar kesin olmakla beraber süresinde şikayet hakkının kullanıldığı bu gibi hallerde İcra Tetkik Merciinin kararının ihalenin feshi istemi sırasında incelenmesi mümkündür.
İcra Müdürü tarafından satışa hazırlık işlemleri sırasında bilirkişiler aracılığı ile düzenlenen kıymet takdirine şikayet yolu ile İcra Tetkik Mercii Hakimliğine başvurulması halinde, HUMK.nun 275 ve sonraki maddelerine göre çözümü özel ve teknik bir bilgiye dayanan konularda mercice mahallinde yeniden keşif yapılarak ihtisas sahibi bilirkişiler aracılığı ile İcra Müdürlüğünün kıymet takdirine karşı ileri sürülen itiraz nedenleri incelenip denetlenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
HUMK.nun 571. maddesi gereğince ortaklığın satış yolu ile giderilmesine karar verilen hallerde, satış işlemleri İcra İflas Kanunu hükümlerine göre yapılacağından az yukarıda açıklanan usul işlemleri Sulh Hakiminin atadığı satış memuru tarafından yerine getirilecektir.
Somut olayda satış memuru tarafından yaptırılan kıymet takdirine şikayet yolu ile itiraz edilmesine rağmen mahkemece bu itiraz nedenleri mahalline gidilerek keşif yapılıp denetlenmeden ve bir başka incelemeye gerek görülmeksizin reddedilmiştir.
Mahkemece ret kararında bilirkişi raporunun ( detaylı olduğu ve emsal rayice uygun bulunduğu belirtilmiş, ihalenin feshi ile ilgili gerekçeli kararda ise ( .... her işgalcinin, hissedarın durumları, yaptığı yapının vasfı açık ve net şekilde değerlendirilmiştir. Kıymet takdirine 120 kadar itiraz olmuş, bu itirazlar, raporun içerdiği unsurlar ve arazinin orman ve kısmen çalılık vasfı gözönüne alınarak yapılmış olması, Ömerli baraj havzasının koruma alanının, kaçak yapıların yıkılma kararlarının durumları net bir şekilde açıklanarak değerlendirme yapıldığı için yeniden kıymet takdiri yapılması gerekli görülmemiştir ) denilerek kıymet takdirine itirazın neden inceleme yapılmaksızın reddedildiğine açıklık getirilmiştir.
Yukarıda değinildiği üzere kıymet takdiri, taşınmazın satışa hazırlık işlemleri sırasında ve satış memuru tarafından, Sulh Hukuk Mahkemesinde ortaklığın satış suretiyle giderilmesinin gerekli olup olmadığının araştırılması amacına yönelik olarak yapılan keşifte tespit edilenden ayrı bir işlem olup, mutlaka yeniden yapılmalıdır. Buna yönelik itiraz da ( satış memurunun işlemine karşı şikayet ) HUMK.nun 275. maddesi gereğince özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden mahkemece seçilecek bilirkişiler aracılığı ile denetlenip sonuçlandırılmalıdır.
Kıymet takdirine itiraz edenin payının taşınmazın tamamına oranla az olması hissedar sayısının fazla olması gibi itirazda dikkate alınması yerinde olmayan nedenlerin ret sebebi sayılması doğru değildir. Ayrıca, bilirkişilerin konunun uzmanı oldukları ve bir kitapçığa ulaşan raporun ayrıntılı ve gerekçeli bulunduğu... vs. de itiraz üzerine yeniden inceleme yapılmasını engellemez. Zira itirazın değerlendirilmesi Hakimin bilgisi dışında, özel ve teknik bir bilgiyi gerektirmektedir. ( HUMK.nun 275 md. ).
Dairemizin öteden beri sapma göstermeden uygulanan yerleşik içtihatlarına göre, mahkemece kıymet takdirine itirazın somut olaydaki gibi inceleme yapılmaksızın reddedilmesi bozma nedeni sayılmaktadır.
( 12. H.D. 6.10.1994 tarih, 9861/11789 ) ( 12. H.D. 27.10.1995 tarih, 13451/14631 ) ( 12. H.D. 6.2.1996 tarih, 633/1581 ) ( 12.H.D. 10.6.998 tarih, 6625/7089 ) ( Talih Uyar İcra Hukukunda İhale ve İhalenin Bozulması, 2002 baskı-1. cilt sayfa : 1064, 1258, 1023 )
Dairemizin yukarıda özetlenen uygulaması Hukuk Genel Kurulu'nun oybirliği ile verdiği 17.3.1995 tarih, 1999/12-161 E. 1999/148 K. Sayılı kararı ile de benimsenmiş ve uygulamanın sürekliliği yönünde oluşan içtihatlar böylece devam ede gelmiştir.
Ayrıca, inşaat mühendisi bilirkişi Zafer N. tarafından Sulh Hukuk Mahkemesinde sürdürülen yargılama sırasında düzenlenen 14.10.1999 tarihli raporda taşınmazın üzerindeki muktesatla birlikte toplam değeri ( 96.423.800.000.000 TL ) olarak belirlendiği halde, satış sırasında esas alınması mümkün olmamakla beraber, bu raporun düzenlenmesinden yaklaşık 2 yıl 2 ay geçmesine rağmen bu defa aynı bilirkişinin de bulunduğu kurulca satış memurluğuna hitaben düzenlenen raporda değerin ( 51.795.628.625.000 TL. ) olarak saptanması da rapora itiraz üzerine incelemenin mutlaka mahallinde ve teknik bilirkişiler aracılığı ile yaptırılıp değerlendirilmesinin zorunluluğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Mahkemece gerekçeli kararda anılan farklılığa açıklama getirmek amacıyla yer verilen ( satış memurluğuna sunulan raporun denetime açık ve gerçeğe uygun bir rapor olması, kaçak yapılaşmadan oluşması ve arazinin orman, kısmen çalılık ve Ömerli baraj havzasında bulunması... vs ) hususlar mahallinde yeniden yapılacak keşifte bilirkişiler tarafından tartışılması gerekli ve özel uzmanlık alanına giren konular olup inceleme yapılmadan itirazın reddine gerekçe olamaz.
O halde, taşınmazın kıymet takdirine yönelik itirazlar incelemesiz reddedildiğinden ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken şikayetin reddi isabetsizdir.
SONUÇ : Davacı Deniz Yıldızı Denizcilik A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366. ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 28.04.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.