Mesajı Okuyun
Old 10-11-2009, 16:50   #18
av.sebahattin

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım davanın özeti aşağıdadır:



3. kişi ile banka arasında 01.10.2001 tarihinde kredi kartı sözleşmesi, müvekkille de garantörlük sözleşmesi imzalanıyor. Müvekkile ve asile icra takibine geçiliyor. Dosya 3 kez düşürülüyor ve 2007 yılında yeni esas alıyor. Müvekkilin çalıştığı kuruma maaş haczi gelmesi ile dosyaya müdahale ediyoruz. İcra dairesine “Müvekkilimiz kefildir. Kefilin sorumluluğu mahduttur. Bu yüzden tüm dosya borcuna itiraz ettiğimizi” belirtiyoruz. Daha sonrasında banka sözleşme asıllarının büromuza gönderilmesi için yazı yazıyoruz, fakat talebimize cevap verilmiyor. Ardından tüketici mahkemesinde dava açıyoruz. İlgili sözleşmeler dava dosyasına celp ediliyor. Dosyadaki evraklar kısaca şöyle:
*Asilin ve garantör (müvekkil)’in 01.10.2001 tarihinde imzaladıkları sözleşmeler. Hiçbir sözleşmeye limit yazılmamış, limitler boş bırakılmıştır.
*Bankanın diğer tarafların imzası bulunmayan “Jest Kredi Kartı Formu” yazısı 11.10.2001 tarihlidir. Ve “Garantörsüz olarak 500,00TL limitle kredi kartı verilmesi uygun görülmüştür” ibaresi yazılıdır.
*Bankanın asile ve müvekkile gönderdiği 977,00TL tutarında ihtarnamesi.
*Müvekkilin kendisinin kefil olduğunu, kefil olduğu 200,00TL tutarın 4822 Sayılı yasanın Geçici 1. Maddesine göre faizlerin terkin edilmesi halinde borcu ödeyeceğine dair ihtarnamesi.
*Dosya bilirkişiye gönderilmiş, bilirkişi raporunda özetle: Bankanın temerrüt tarihine göre ve 500,00TL ‘yi baz alarak hesaplama yapmıştır. Sözleşmenin kefalet sözleşmesi olduğunu belirtmiştir.
* Bilirkişi raporuna itirazlarımız kısaca: limitlerin yazılı olmadığı, jest kredi kartı formunun, bu kredi kartına ait olup olmadığının dahi belli olmadığını, sözleşmelerin düzenlenmesinden 10 gün bankanın kendisi tarafından tanzim edildiğini, bu işlemden müvekkilin haberinin dahi olmadığını, bu yüzden buna formdaki miktara dayanılamayacağını, garantörlük sözleşmesinin kefalet sözleşmesi olduğunun kabul edilmesine rağmen değerlendirmenin kefalet hükümlerine göre yapılmadığını, müvekkilin çektiği ihtarnamenin ise kefalet sözleşmesindeki amir hükümleri tek taraflı irade açıklaması ile bertaraf edilemeyeceğinden, limitin buna göre dahi hesap edilemeyeceği, bu nedenle itirazlarımızın göz önünde bulundurularak Ek Rapor alınmasını talep ettik.

Sayın mahkeme ise önceki yazımda da belirttiğim gibi aynen şu şekilde ara karar vermiştir:
GD
1- Yargıtay 13. HD’nin 10.02.2005 Tr 2004/14559-2005/1961 sy kararı gereğince davacının kefalet miktarı ve kendi temerrüdünden sorumlu olacağı belirtildiğinden buna göre bilirkişi (X)’in dava tarihi itibariyle dava açıldığından hesaplamanın dava tarihi itibariyle yapılmasına, bu konuda ek rapor alınmasına, ek 100,00TL bilirkişi ücreti, rapor tebliğ ve çağrı giderinin davacı vekili tarafından yatırılmasına, incelemenin 16.11.200…günü sat 10:00 da yapılmasına
Bu nedenlere duruşmanın 22.12.200…. günü, saat 11:00 bırakılmasına karar verildi.


Takdir ve görüşlerinize sayın meslektaşım.?