Mesajı Okuyun
Old 12-10-2008, 22:53   #4
üye18332

 
Varsayılan

Sayın Köktaş;

Dediğiniz tarihe en yakın aşağıdaki kararı bulabildim ancak verdiğiniz esas/karar numarası ile ne yazık ki hiç bir karar yok....Daha detaylı bilgi yazarsanız yardımcı olabilirm.
Saygılarımla,

T.C.
YARGITAY
HUKUK DAİRESİ 2


Esas No.1969/7125
Karar No.1970/489
Tarihi23.01.1970
7

43-TÜRK KANUNU MEDENİSİ/481
R

ESMİ VASİYET



ÖZETTANIKLARIN HARİÇTE DÜZENLEDİKLERİ, ONAMA ŞERHİNİ TAŞIYAN YAZI GEÇERSİZDİR.


Dava, resmî şekilde düzenlenmiş vasiyetnamenin şekil noksanı sebebiyle iptaline ilişkindir.
Medeni Kanun’un 481. maddesine göre vasiyet eden kimse vasiyetnameyi okuduğunu ve vasiyetnamenin son arzularına uygun bulunduğunu resmi memur huzurunda iki tanığa beyan eder. Tanıklar bu beyanın huzurlarında vuku bulduğuna ve o kişiyi tasarrufa ehil gördüklerine dair vasiyetnamenin altına yazacakları şerhi imza ederler. Bir işlemin geçerliği için kanunda şekil öngörülmüş ise, bu şekle uyulmadan yapılan sözleşme ve işlem geçerlik kazanmaz ( BK. 11 ). Medeni Kanun’un 5. maddesi delaletiyle Borçlar Kanunu’nun anılan hükmü vasiyetnameler için dahi geçerlidir.
Uyuşmazlık konusu olan vasiyetnamenin tetkikinden anlaşıldığı gibi, Noter, vasiyetçinin arzularını tesbit edip işlemi tamamladıktan sonra tanıklar, el yazılariyle yazılmış olup vasiyetçinin arzularını belirten belgeyi imzalayıp Notere vermişlerdir. Her şeyden önce bu ifadeler Noter tarafından tesbit edilmemiş, vasiyetnamenin altına yazılmamış, muhteva Noter tarafından tasdik edilmemiş, hatta imzalar dahi onaylanmamış olduğuna göre bu yazılar hiç bir suretle vasiyetnameye dahil bir işlem olarak kabul edilemez. Kaldı ki; şahit beyanlarının Notere ne suretle ve ne zaman tevdi edildiği bile belli değildir. Bu bakımdan vasiyetname usulüne uygun olarak düzenlenmemiştir.
RESMİ VASİYET ( Türkçe Bilmeyenlerin Tanıkları )
Türkçe bilmeyenlerin vasiyetinde tanıklık yapanların onama şerhinde vasiyetin, vasiyetçinin arzusuna uygunluğunu hangi şekilde öğrendiklerini belirtmeleri zorunludur.
Vasiyetnameyi düzenleyen Noterin, Fransızca bildiğinden söz ederek vasiyetçinin son arzularını Fransızca olarak vasiyetname metnine geçirmesi ve vasiyetçiye okumuş olduğunu beyan etmesi, vasiyetçinin de Noter tarafından Fransızca tesbit edilen vasiyetnameye Türkçe tercümesi dahi yazılmış son arzularının kendisine okunduğu ve hazırlanan metni uygun gördüğü yolundaki iradesini ifade eylemiş bulunması, Türkiyede düzenlenmiş resmi bir vasiyetname için yeterli olmayıp, bu onaylama iradesinin vasiyetçi tarafından tanıklara Fransızcadan tercüme edilerek mi, yoksa Türkçe mi, anlatıldığı yolunda, tanıkların onama şerhinde bir açıklama olması gerekir. Medeni Kanunumuz’un 481. maddesinde vasiyetçi tarafından yapılan irade bildiriminin tanıkların şerhinde yer almasını zorunlu kılan hükmün anlamı budur. Türkiyede yapılmış resmi vasiyetname metnine, Fransız diliyle düzenlenmiş bir ölüme bağlı tasarruf formülünün -muteberiyet için hiç de lüzumlu değilken- geçirilmesi, tanıklarca yapılacak onama şerhinin dahi vasiyetçi tarafından açıklanan iradenin kendilerine hangi dilde intikal ettirildiğini belirtmesi zorunluğunu ister istemez doğurmaktadır. Aksi halde, Türkçede başka dil bilmeyen tanıkların onama şerhini kontrol etmek ve onların tanıklık ettikleri konuyu en basit bir ölçü ile öğrenip öğrenmediklerini ve resmi belgenin ciddiyet derecesini anlamak imkânsızlaşır.
Eğer vasiyetnameden, tanıklarca nasıl olupta anlaşıldığını kestiremiyorsak, ölenin beyanını onların gerçekten öğrenip onadıkları sonucunu çıkaramayız. Ayrıca bu işlemin ciddi ve emniyet verici şartlar altında yerine getirildiği de kabul olunamaz. O halde geçerli bir onama şerhinin varlığından söz edilemez. Daha doğrusu, vasiyetnamenin 481. maddedeki şekle uymayan yönü işte burasıdır. Tanıkların onama şerhinin ciddi olması temel kuraldır ve Noter huzurunda vasiyetçi tarafından vasiyetname metni hakkında yapılacak beyanın, resmi dil olan Türkçeye çevrilmesi ve Türkçe olarak tanıkların öğrenmelerinin sağlanması geçerlik şartıdır.






T.C.
YARGITAY
HUKUK DAİRESİ 4


Esas No.1970/11815
Karar No.1971/1685
Tarihi23.02.1971


818-BORÇLAR KANUNU/31


EVLAT EDİNME
İKRAH
HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE


ÖZET1- DAVACI İKRAHA DAYANARAK DAVALIYA VERDİĞİ BELGENİN İPTALİNİ İSTEMİŞTİR. DAVACI TANIKLARI DAVALININ BABASI DAVACIYA; SENİ DÖĞERİM, ÖLDÜRÜRÜM GİBİ SÖZLER SÖYLEDİĞİ VE DAVACININ BU ETKİ ALTINDA BELGEYİ DÜZENLEDİĞİNİ SÖYLEMİŞTİR. BELGE 7.11.1964 GÜNLÜ OLUP DAVA 29.12.1966 GÜNÜNDE AÇILMIŞTIR. BORÇLAR YASASININ 31. MADDESİNE GÖRE, DAVANIN KORKUNUN KALKTIĞI GÜNDEN BAŞLAYARAK BİR YIL İÇİNDE AÇILMASI GEREKTİR. BU SÜRE HAK DÜŞÜRÜCÜ BİR SÜRE OLUP MAHKEMECE RE'SEN GÖZETİLMESİ GEREKİR. DAVACI BU SÜREYİ GEÇİRDİĞİNDEN DAVANIN BU YÖNDEN REDDEDİLMEMESİ BOZMAYI GEREKTİRİR.
2- Tanıkların sözleri göz önünde tutulduğu takdirde ikrah için Borçlar Yasasının 30. maddesinde gösterilen unsurlar da gerçekleşmemiştir. Bu yönün düşünülmemesi kabul şekli bakımından bozmayı gerektirir.