EŞEK OLURUZ, İT OLURUZ, KURT OLURUZ, AĞAÇ OLURUZ,
YA ADAM OLMAK!
Yöresel fıkralarda geçer.
Adamın biri köyden şehre eşeğiyle inecek bir kamyona biner. Eşek kasaya konur, köylü şoför mahalline oturur. Şehre geldiklerinde köylü şoföre ücret sorar. Şoför “Senin için 10 lira eşek için 5 lira alalım” deyince. Köylü “Niye benim eşekten ne farkım var ki” der.
** ** **
Adam mobiletle kırmızı ışıktan geçerken trafik polisi durdurur. Neden kırmızıda geçtiğini sorar. Adam pişkince “İt kırmızı ışıktan geçince durdurup ceza yazabiliyor musun” der. Trafik polisi “hayır” deyince adam bu kez,“Ağam o zaman beni bugün itten say” der.

** ** **
Adam köyde kumar oynar evdeki tek koyunu kumarda kaybeder. Karısı duyunca çok kızar “Gözü kör olasıca, kumara verecek koyunumuz mu var. Bizi perişan ediyorsun.” Adam pişkin pişkin sırıtır. “Ya hanım ne bağırıyorsun farz et ki ben kurdum, koyunu yedim.”
** ** **
Adam yolun ortasından giderken arkadan minibüs korna çalar bakar ki adam aldırmıyor.”Kenara çekilsene be adam.” diye bağırır şoför. Adam istifini bozmadan cevap verir. “diyelim ki ben bir ağacım, kenarımdan dolaş gitsene”

Mizah bizim nelere güldüğümüzü gösterdiği gibi hayata bakış açımızın da ipuçlarını verir.
Çıkarımız elverdiği zaman eşek oluruz, it oluruz, kurt oluruz, ağaç oluruz, diğer yandan birileri bu sıfatı yakıştırdığı zaman da çılgın oluruz. Bu ülkede eşek olan, it olan, kurt olan, ağaç olan gemisini daha rahat yürütüyor. Bu ülkede adam olmaksa çok bedel istiyor. Her şey kendine uygun bulduğu zeminde yetişir.