Mesajı Okuyun
Old 27-12-2010, 20:27   #1
Av.Muhammet Aydın

 
Varsayılan Gereği Düşünüldü dendiğinde ayağa kalkma konusuyla ilgili başvurumuz

Aşağıda devam eden dilekçe başlığından da anlaşılacağı üzere tüm Baro Başkanlıklarına(istisnasız) ve Barolar Birliği ve Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürüğüne posta yoluyla gönderilmiştir.Bilgilerinize ve yorumlarınıza açıktır.
TÜM BARO BAŞKANLIKLARI/BAROLAR BİRLİĞİ VE ADALET BAKANLIĞI’NA
(ayrı ayrı gönderilmiştir)

KONUSU :Görüş bildirme talebimiz hk.

Samsun ilinde son zamanlarda duruşmalarda; dikkatten kaçması veya gürültüden duyulmaması sebeplerinden mahkemelerce “GD/” denildiğinde ayağa kalkmayan yada hemen kalkamayan avukatlara karşı mahkeme hakimlerince ayağa hemen kalkılması hususunda bazen gurur kırıcı şekle varan ikazların yapıldığı, avukatların hemen tamamının mahcup bir şekilde özür dileyerek derhal ayağa kalkması durumlarının sıklıkla meydana gelmeye başladığı görülmüştür.

Oysa Samsun ili Vezirköprü ilçesinde bir kısım avukatın yıllardan beri uyguladığı şekliyle ayağa kalkmanın zorunlu olduğu haller dışında avukatların ayağa kalkmadığı, bu konuda mahkemelerde olumsuz bir durum yaşanmadığı, devamında konuya benzer bir durum karşısında İstanbul Barosunun, avukatların yasal zorunluluk dışında ayağa kalkmak zorunda olmadıklarına yönelik yorumu ve Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün benzer bir durum karşısında yapmış olduğu tespitler üzerine hem bu husustaki uygulama farklılıklarına dikkat çekmek ve hem de bu farklılıkların anlayışla karşılanması gerektiği düşünceleri ile son 1 aydır bir kısım avukatlar olarak hep beraber ve özellikle de şahsım Samsun ili Bafra ilçesinde duruşmalarda yasanın zorunlu kıldığı durumlar haricinde ayağa kalkmamaktayızdır. Devamında mahkeme heyet ve hakimlerinden büyük bir çoğunluğunun bu tutumumuzun en doğal hakkımız olduğunu beyan ettikleri ve hatta duruşmalarda diğer avukatlara da ara kararlarda avukatların ayağa kalkma zorunluluğu olmadığını söyledikleri izlendiği gibi geri kalan bir kısım mahkemelerin ise sadece durumu mahkeme zabtına geçirmekle yetindiği tarafımızca görülmüştür.

Bu şekilde durumun zapta geçirildiği duruşmalarda tarafımdan hemen hepsine benzer mahiyette kelimelerle ve katiplerin oluşturduğu kısa yollarla “ CMK ve HMUK’ta avukatların ayağa kalkmasının zorunlu olduğu haller dışında İstanbul Barosunun ve Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Müdürlüğünün sunduğum yazısı da dikkate alınarak ayağa kalkmanın zorunlu olmadığını düşünüyoruz. Mahkememizin ayağa kalkmamızın hukuki gerekçesini belirtmesi veyahut da ayağa kalkmamız hususunda ara karar tesis etmesi halinde ayağa kalkacağımızı beyan ederiz.” şeklinde beyanım tutanağa geçirilmiştir.Ancak talebe rağmen mahkemelerimiz bu hususta ki yasal normu tutanağa geçirmediği ve de şahsımın ayağa kalkması doğrultusunda bir ara karar tesis etmediği görülmüştür.
Bunun yanında;hakimlerimizden az bir kısmının, ayağa kalkmanın bir teamül olduğu, bu konuda avukatların zorlanamayacağı ancak ayağa kalkmanın ayrıca bir saygı tezahürü bulunduğu yönündeki yorumları da olmuştur. Bu yorumlar üzerine biz de kendilerine bir kısmı da tutanaklara geçecek şekilde; kesinlikle durumun ne şahsen ne de makam olarak bir saygısızlık olarak algılanmamasını, aksine savunma makamını bağımsız bir şekilde temsil eden avukatlığın, olması gereken hukuka ulaşmada öncü bir rol oynadığını, hukukun üstünlüğünün sağlanmasında müvekkilin haklarını savunduğu gibi yeri geldiğinde yargılama erki içindeki kendi yerini de sorgulayıp savunmak zorunda kalabildiğini, mesleğin saygınlığını arttırıcı olduğunu düşündüğümüz durumlarda en doğru tutumu sergilemeye çalışmanın görevimiz olduğunu belirtmişimdir.

Devamında en kısa anlatımıyla ceza yargılamalarında silahların eşitliği prensibi gereği eşit durumda olduğumuzu düşündüğümüz savcılık makamı ile savunma makamının karşılaştırılmasını, savcıların beyanlarında ve ara kararlar da istedikleri takdirde rahatlıkla oturabildiklerini bu şekliyle şahsımın tercihinin de aynı doğrultuda değerlendirilmesini, savcılık makamının oturarak konuşması tutumunun saygısızlık olarak görülmediği gibi şahsımın da ara kararlarda ve konuşurken ayağa kalkmamasının aynı şekilde bir saygısızlık olarak algılanmaması beyanlarımı tekrarlamışımdır. Bun yanında hattı zatında çoğu Ağır Ceza Mahkemelerinde yapılan sanık savunmalarında mahkeme heyeti ile göz teması kurabilmek,hitabeti vücut dilimizle pekiştirmek, belagat sağlamak ve kısmen de bu şeklide konuşmaya alışmanın verdiği rahatlıkla ayağa kalkarak savunma yapmanın bir kısım meslektaşlarımız için fiili bir zorunluluk olduğu da belirtmişimdir. Ancak en fazla 1 dk süren icra ceza duruşmalarında bir de 10-15 dosyanın olması halinde her 30 saniyede bir ayağa kalkmak ve oturmak zorunda kalındığı,bir anlık dikkat dağılması halinde hakim,katip ve hatta mübaşirlerden uyarı işitmenin meslek onurunu zedelediği ve dışarıdan da hiç hoş görülmeyebileceği gibi bazen de bu sıkıntılardan kurtulmak devam eden duruşmalar boyunca hiç oturmamanın tercih edilmek zorunda kalındığını değerlendirmişizdir.

Bu bağlamda yargının kurucu unsuru olan avukatlığın,hakimlik ve savcılık gibi sadece cüppe giyilerek yapılabilen özel bir meslek olduğu,kamu hizmeti yönü ile devlet düzenin bir parçası olmakla beraber, serbestlik yönüyle de düzenin parçası olma özelliğini kaybetmeksizin sistemi eleştirebilirliği ve gelişime zorlayabilirlinin kanunca da tanındığı bir gerçektir. Kendisine hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumak görevi verilmiş barolarımızın yanın da bu görevi bir adım daha ileri götürerek bu kavramlara işlerlik kazandırmak görevinin de Barolar Birliğine verildiği yasal normdur. Aynı şekilde barolara mesleğimizin düzenini,ahlakını ve saygınlığını da savunma ve koruma görevi verilmiş paralel olarak Barolar birliğine de Baro mensuplarının genel menfaatlerini ve meslekin ahlak, düzen ve geleneklerini korumak görevi yüklenmiştir.Ayrıca Barolar Birliğine kanunların avukatlara tanıdığı hakların gerçekleşmesine ve yüklediği görevlerin tam ve şerefli bir şekilde yerine getirilmesine çalışmak şeklinde avukatların hukuk sistemindeki yerlerinin tam, doğru ve şerefli bir şekilde tayin ve tespiti görevinin de yüklendiği ortadadır.

Tüm bu anlatılanlar ışığında avukatlarında; ya bu kurumlar içerisinde bulunmak suretiyle veya en azından mesleğini yaparken ve yaşarken avukatlığın ve avukatların hak ettiği saygınlığı korumak adına bir kısım görevlerinin bulunduğu düşünmekteyimdir. Şahsımın tüm çabası; mesleğin normatif manada net olmayan kısımlarının meslek şerefine en uygun bir şekilde doldurulması ve bu farklılıkların anlayışlı bir bakış açısı ile mesleğin bir adım ileri getirilmesinde bakanlık,barolar ve barolar birliğinin dikkatinin celbini sağlamaktır.

İş bu kere Bakanlığımız Ceza İşleri Genel Müdürlüğünden ve ülkemiz tüm Baroları ve Barolar Birliğinden ayrı ayrı CMK ve HMUK’ta zorunlu olunan haller dışında avukatların duruşmalarda beyanda bulunurken veya ara kararlar da ayağa kalkmak zorunda bırakılıp bırakılamayacağı noktasında görüşlerinin uygulama farklılıklarına anlayışla bakılabilmesini teminen istenmesi gerekliliği hasıl olmuştur.

Yine savunma hakkının kutsallığı ve korunması bağlamında 5237 sayılı kanun 149/3 gereği şüphelinin ifade alma ve sorgu süresince müdafiinin yanında olma hakkının bulunması bağlamında duruşma salonlarında sanıkların müdafilerinin yanında oturma hakkının bulunup bulunmadığı ve bulunması halinde pratikte bu durumun nasıl sağlanması gerektiğine ilişkin görüşlerinizin de bildirilmesini talep ederim.

Gereğiyle bu konudaki görüşlerin yayınlanması ve/veya tarafıma gönderilmesini arz ve talep ederim.


Av.MUHAMMET ABDÜSSAMET AYDIN
1001 NOLU SAMSUN BAROSU AVUKATI


ADRES :
TEKEL CD. VAKIF İŞH. K:2 BAFRA/SAMSUN
0362 532 33 33 - 0 536 483 83 93

Gereği için :
1-ADALET BAKANLIĞI CEZA İŞLERİ GENEL MÜDÜRÜĞÜ
2- TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANLIĞI
3-TÜM DİĞER BARO BAŞKANLIKLARI