Mesajı Okuyun
Old 08-02-2007, 12:55   #2
Gamze Dülger

 
Varsayılan


Sayın Meslektaşım,

Sorunuzun cevabı sonuçta ne elde etmek istediğinize ve elinizde ne tür belgeler olduğuna göre farklılıklar içeriyor.Şöyleki;

Müvekkilinizin kardeşe verdiği mal alımına dair vekaletname ile diğer kardeşe verdiği para çekmeye dair vekaletname tek başına hüküm ifade etmiyor.
Bu vekaletnamelerin hangi hukuki işlemlerin yapılması için verildiğine dair yazılı bir belge yok ise mal alımına dair vekaletname hiç kullanılmadığından bir sonucu yok.

Ancak para çekmeye dair vekaletnamenin sonucu olarak para çekilmiş ancak bu bedel müvekkilinize ödenmemiş ise,paranın çekildiği tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte talepte bulunmak hakkına sahipsiniz.Çünkü vekil bu vekaletname gereği para çekmiş ancak asile iletmemiştir.Dolayısıyla vekaletnamedeki görevini tamamlamamıştır.

Bana göre kızkardeşe karşı bir dava hakkınız bulunmuyor.Vekaletnamede açıkça şu ada şu parseldeki arsanın veya meskenin alınması yönünde bir işaret bulunmuyor ise bu vekaletname ile bu alım gerçekleşmediğinden,meskenin vekaleten değil kızkardeşin asil olarak bir alımının olduğunun kabulü gerekir.
Kardeşler arasında olsa dahi,yazılı şekle bağlanmış hususlarda artık tanık da dinletemeyeceğinizden eğer vekaletin tesis edilme amacı yönünden yazılı belgeniz var ise sorunun cevabı da değişecektir.Yani ortada bu vekaletnamelerin aslında para çekilip o para ile vekil edene ev alınacağı hususları var ise belki (biraz zorlama da olsa) tapu iptali davası dahi açabilirsiniz.Ancak bankadan çekilen paranın üzerine ilave para konduğu beyan edildiğinden bu para ile gayrımenkule ödenen para arasındaki irtibatı sağlama ihtimalinizde zayıf görünüyor.
Bu arada bu yazılı belgenin varolması haline münhasır olmak üzere çekilen para ile satın alınan evin değeri (tapuda gösterilen değer) yaklaşık rakamlar ise delil olarak kullanılabilir.

Fakat yukarıda beyan ettiğim gibi yazılı belge olması ihtimalini pek görmüyorum.
Siz erkek kardeşe bankadan çekeline bedelin ödenmemesi sebebiyle çekilme tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsili için tazminat davası açmalısınız.
T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/7661

K. 2004/10588

T. 1.7.2004

• ALACAK DAVASI ( Davalının Murisinden Aldığı Vekaletname İle Bankadan Çektiği Parayı Terekeye İade Etmemesi - Zimmetinde Kalan Paranın Faizini Çektiği Tarihten İtibaren Ödemeye Mecbur Olduğu )

• VEKİLİN ZİMMETİNDE KALAN PARA ( Faizini Çektiği Tarihten İtibaren Ödemeye Mecbur Olduğu - Davalının Murisinden Aldığı Vekaletname İle Bankadan Çektiği Para )

• FAİZ BAŞLANGICI ( Davalının Murisinden Aldığı Vekaletname İle Bankadan Çektiği Parayı Terekeye İade Etmemesi - Zimmetinde Kalan Para/Faizini Çektiği Tarihten İtibaren Ödemeye Mecbur Olduğu )

818/m. 392

ÖZET : Davacı, davalının murisinden aldığı vekaletname ile bankadan para çektiğini, çektiği parayı terekeye iade etmediğini iddia ederek paranın terekeye iadesini ve kendi payının faizi ile tahsilini talep etmiştir. Vekil zimmetinde kalan paranın faizini de ödemeye mecburdur. Dava tarihinden faiz uygulanması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatı tarafından duruşmalı, davacı avukatınca da duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı ile ortak murisleri A.'nın 08.10.2000'de öldüğünü, davalını muristen aldığı vekaletname ile murise ait parayı bankadan çektiğini, terekeye iade etmediğini ileri sürerek paranın terekeye iadesi ve kendi payının faizi ile ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, parayı murise verdiğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı temyizine gelince; davacı davayı murisine tabaen bu davayı açmıştır. Davalı vekil olarak paraları çekmiştir. Borçlar Kanunu 392. madde uyarınca zimmetinde kalan paranın faizini de vermeye mecburdur. Mahkemece bu yön göz ardı edilerek dava tarihinden faiz uygulanması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK.'nun 438/7. maddesi gereğidir.
SONUÇ : Yukarıda birinci bent gereğince davalının temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlere hükmün fıkrasının birinci bendinin hükümden çıkarılarak yerine "davanın kısmen kabulüne, davacı payı tutarı 1.889.141.901.-TL'nin 12.09.2000'den ve 2.245.047.769.-TL'nin 15.09.2000 tarihinden itibaren faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine" sözlerinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin harcın onama harcından çıkartılmasıyla arta kalan 167.347.000.- Liranın temyiz edenlerden davalıdan alınmasına, davacının peşin harcından art kalan 45.800.000.- Liranın iadesine, 01.07.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.