Mesajı Okuyun
Old 14-12-2004, 20:37   #23
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

İzmir Barosu eski başkanlarının açıklamasıdır.

Av. Güney Dinç, Av. Sabri Kurt, Av. Çetin Turan, Av. Noyan Özkan, Av. Bahattin Özcan Acar

İZMİR BAROSU BAŞKANLIĞINA

13.12.2004

Baro Yönetim Kurulu tarafından 7.l2.2004 tarihinde: "1996 tarihli İzmir Barosu Komisyon Çalışma İlkeleri kararı gereğince komisyon çalışmalarının Genel Kurul'la birlikte başka bir karara gerek kalmaksızın kendiliğinden sona ereceği gerekçesiyle İşkenceyi Önleme Grubu çalışmalarının sonlandırılmasına", "AB. Komisyonu'yla, İzmir Barosu arasında imzalanmış bulunan 'İşkencenin Önlenmesinde Hukukçuların Rolü' projesi sözleşmesinin 12. maddesi gereğince askıya alınmasına ve yapılacak karşılıklı görüşmelerle bu projeye son verilmesine" ve "İşkenceyi ve hak ihlallerini önlemek için CMUK. - Adli Yardım - İnsan Hakları Hukuku ve Hukuk Araştırmaları Merkezi'nin koordinasyon içerisinde çalışmasına ve bu çalışmanın herhangi bir dış parasal kaynak kullanılmadan yürütülmesine" karar verilmiştir.

Alınan kararın ilk kısmı Baro'nun iç işleyişi, ikinci kısmı dış ilişkileriyle ilgili görünmekte ise de konu itibariyle ikisi arasındaki bağlantı göz ardı edilmeksizin değerlendirildiğinde, kararın uygulanması halinde yaratacağı sorunları son derece sakıncalı ve önemli görüyor, bu nedenle aşağıdaki görüş, öneri ve uyarıları Yönetim Kurulu'nun değerlendirmesine sunuyoruz.

1) İşkenceyi Önleme Grubu Çalışmalarının Sonlandırılması:

a) Öncelikle üyeleri işkenceyle ilgili soruşturma ve kovuşturmaları takip eden, belirli bir eğitim sürecinden geçen ve çalışmaları süreklilik arzetmesi gereken bir komisyonun (grubun) sonlandırılmasında "komisyonların genel kurulla sona erdiği" yolunda bir gerekçeye dayanılması doğru ve inandırıcı değildir.

b) Grubun örgütlenme biçimi, çalışma yöntemi, Baro Yönetim Kurulu tarafından benimsenmemiş olabilir. Komisyon-yönetim kurulu ilişkilerinde esas olan birlikte üretmenin yollarını aramaktır. Bu tür hiçbir çalışmanın içine girmeden, grubu sonlandırma, takip edilen işleri, yapılan tesbitleri, izlenen davaları yüzüstü bırakma ve yılların emeğiyle oluşan birikimi işlevsiz kılmaktır.

c) İşkenceyle ilgili konularda "CMUK - Adli Yardım - İnsan Hakları Hukuku ve Hukuk Araştırmaları Merkezi' nin eşgüdümüyle mücadele edileceği" savı doğru bir eksen üzerinde görünmekle birlikte, eksik bir çözümdür. Elbette sayılan birimlerin eşgüdümü zorunludur ve bugüne kadar bu ilişki kullanılmıştır. Eksiklik bu eşgüdümü sağlayacak birimin (grubun) ortadan kaldırılmasındadır. Grup zaten faaliyetlerini bu eşgüdüme dayalı sürdürmekte ve çalışmalarda gelinen aşama buna dayanmaktadır. Kaldı ki CMUK müdafiileriyle adli yardımdan görevlendirilen avukatların işlevleri farklıdır. 'İnsan Hakları Merkezi' nin konum ve işlevi ise çok daha değişiktir. Özet olarak eşgüdümü sağlayacak, başvuruları alıp derhal olaya müdahale edecek ve adli yardım avukatına katkı sunacak, verileri toplayıp rapora bağlayacak olan grubun sonlandırılması, kararda öne sürülen 'eşgüdüm' iddiasını göstermelik hale getirmektedir.

d) İşkencenin insan hakkı ihlallerinin en acımasızı olduğunu ve bir insanlık suçu olarak kabul edildiğini tartışmak gereksizdir. Bu nedenledir ki siyasi görüşü ne olursa olsun herkes işkenceye karşı olduğunu açıklamaktadır. Hele hukukçu kimliğine sahip bir kişinin ya da hukukçuların oluşturduğu bir örgütün işkenceye sessiz kalması ya da söylemle yetinmesi asla mümkün değildir. Her dönemde hukukun üstünlüğünün sağlanması için etkin ve tutarlı çizgisiyle mücadele etmiş olan İzmir Barosu'nun bu gibi ihlallerde suskun kalamayacağı gibi salt söylemle yetinmemesi gerektiğini sizler de çok yakından biliyorsunuz. Yine bilindiği gibi Avukatlık Yasası'nda 2001 yılında yapılan değişiklik sırasında, baroların niteliklerini belirleyen 76. madde ile Yönetim Kurullarının görevlerini sayan 95.maddenin 21. fıkrasında yer alan " insan haklarını korumak, savunmak ve işlerlik kazandırmak" hükmü, İzmir Barosu'nun önerisi üzerine yasa metnine eklenmiştir. Bu nedenledir ki baromuz tüm hukuk çevrelerinde haklı bir saygınlık kazanmıştır.

Görevi sonlandırılan Grup tam üç yıl önce bu kapsamda kurulmuş, mağdurlara hukuksal destek sağlanmasında, işkence sanıkları hakkındaki soruşturmaların etkinleştirilmesinde, açılan kamu davalarınının takibinde, bu tür davalarda görev alan avukatların eğitimlerinde, önceki yıllarda daha yaygın olan işkence ve kötü muamelenin geriletilmesinde, hatta mevzuatta bulunan birçok engelin kaldırılmasında etkili olmuş, bu etki somut olarak rakamlara yansımış bulunmaktadır.

Bu etkinliğin sonlandırılması, baromuzun önceki faaliyetlerinin reddi anlamına gelecek, İzmir Barosu hakkında yanlış algılamalara neden olabilecek ve yıllardır temel hak ve özgürlüklerle hukukun üstünlüğü için mücadele ettiğimiz çevreleri sevindirecektir.

2) Avrupa Komisyonu'yla imzalanan sözleşmenin feshi kararı:

Avrupa Komisyonu desteğiyle uygulanan 'İşkencenin Önlenmesinde Hukukçuların Rolü' projesinde yer alan etkinliklerin yararını tartışmaya gerek olmadığı gibi temel hak ve özgürlüklerin korunması, geliştirilmesi ve yaşama geçirilmesi için evrensel bir dayanışma gerektiği de kuşkusuzdur.

Olayı doğru değerlendirmek gerekir. İzmir Barosu Avukatlık Kanunu'ndan (m.95/21), aldığı yetkiyle 'işkencenin önlenmesi' kapsamında bir proje hazırlamış, projenin kabulünden sonra da uygulama açısından Avrupa Komisyonu ile bir sözleşme imzalamıştır.

Projenin çok önemli bir bölümü uygulanmıştır.

Projenin tartışması da son Baro Genel Kurulu'nda yapılmış, Yönetim Kurulu çalışmaları oy birliği ile ibra edilmiş, bilanço onaylanmış, yeni bütçe kabul edilmiş, ayrıca yeni dönemde baronun herhangi bir yükümlülük üstlenerek sözleşmeyi feshetmesi yönünde ne bir öneri gelmiş ne de bir karar alınmıştır.

Bütün bunlar son derece açık iken, sözleşmenin bozulması, baromuzun önceki tüm çalışmalarını aklayan baro genel kurulu kararında yer almayan bir nakdi iade olasılığının da gündeme gelmesi riskini beraberinde taşır. Bu aşılabilir ama bundan çok daha önemli olan böyle bir tasarrufun İzmir Barosu'nun hukuk ortamında geliştirdiği tutarlılık ve saygınlıkla bağdaşmayacağı gerçeğidir.

İzmir Barosu hukukun üstünlüğü için verdiği mücadelede sembol olmuş bir kurumdur; her zaman emeği, insan haklarını, demokrasiyi, sosyal devleti, barışı ve bağımsızlığı savunmuş, işkenceye ve emperyalizme karşı çıkmıştır. Çalışmalarında tutarlılık ve süreklilik esastır. Bunun gereği olarak,2000-2002 Baro Yönetim Kurulu tarafından hazırlanan proje, 2002-2004 Baro Yönetim Kurulu tarafından imzalanmış ve uygulanmıştır. Özellikle projeler konusunda on yıldır bu süreklilik korunan bir ilkedir. Bu anlamda ilk projeyi hazırlayan da içinde sayın Nevzat Erdemir'in de bulunduğu (1994-1996 yılları) İzmir Barosu Yönetim Kurulu'dur. 1996-1998 dönemi Baro Yönetim kurulu da bu projeyi uygulamıştır. Bütün bu çalışmalar en büyük karar organını olan Baro Genel Kurulu kararları ile oy birliği ile onanmıştır. Yönetim kurulunun sözleşmeyi fesih kararı, Baro Genel Kurulu'nun bu güne kadar kalıcılaşan üstün iradesi ile çelişmektedir ve onu aşması mümkün değildir.

Bu koşullar altında Yönetim Kurulunuza düşen, İzmir Barosu'nun, üyelerinin büyük çoğunluğunun aktif desteği ile yürüttüğü bu uygulamanın ve genel çizginin dışına düşmeden, baro geçmişini inkar edip karalamadan, önceki yöneticileri küçük düşürmeye yeltenmeden ve anlamsız gerginliklere yol açmadan bu projeyi tamamlamaktır.

Açıklamaya çalıştığımız görüş ve uyarılar çerçevesinde yeniden müzakere edilerek; "İşkenceyi Önleme Grubu'nun sonlandırılmasına ve projenin askıya alınmak suretiyle feshine" ilişkin kararlarınızın kaldırılmasını talep ediyoruz.

Saygılarımızla

Hukuk Yazışma grubuna gelen mesaj alana taşınmıştır.









.